Sohbeti Kur’an Olanın Yolu Aydınlık Olur:
Gerçek güç ve kudretin Allah’a aid olduğunu unutturup veya yüzeysel hatırlamalarla geçiştirerek kendi güç, otorite ve iktidarlarını insanlara zoraki dayatma ve zulümle hissettirmeleri ve benimsetmelerinin son derece haksız bir yönetim biçimi olduğu;
İnsanın nefsine hoş gelen dünyalığını kolaylaştıran; insanları yönetme ve idare etme aracı olan gücü, elinde bulunduran otorite sahiplerinin ve parasal zenginliğin insanları kendilerine sorgusuz-sualsiz, itirazsız, muhalefetsiz yönetmeleri asla hoş görülmediği; Bu yetki ve imkanların ancak Allah Resulünün örnekliğinde Kuranda bahsedildiği biçimde kullanılması gerektiği;
Güç, para ve yetki kazanımı ve kullanımı nefislere hoş geleceğinden zan ve tutku ağırlıklı olacağı;
Güç, para ve yetki kazanımı ve kullanımında talimatçı bir sistem değil istişari bir sistem kurularak ortak aklın çalıştırılması ve uygulanması gerektiği;
Talimatçı otoriter bir sistem için dinden delil aranmaması gerektiği, aksi halde Dindenmiş gibi sunulan delillerin uydurma olacağı;
Yetki, para, makam, güç ve otorite paylaşımlarınızda güçlünün yanında yer alıp da zayıfları “Allah kayırsın” mantığının berbat bir tercih olduğu;
Aklı ve vicdanının değil de canlarının istediği gibi davranan yeryüzünde ki güç, otorite ve para hakimiyetini uhdesinde bulunduranların insanlık için kıymet ifade eden paylaşımlarının berbat olacağı;
Vahye akla vicdana aykırı Allah’ın delillendirmediği hususlarda Atalarınızdan devraldığınız veya kendinizce belirlediğiniz hal, hareket ve düşüncelere kutsallık yüklenilmemesi gerektiği;
Ataları veya kendileri tarafından vahye, vicdana ve akla aykırı ancak nefislerine hoş gelen ve zandan ibaret bir takım isimler belirleyerek kutsallaştırıp Allah’a kavuşturacağını iddia etmenin doğru olmadığı;
İnsanoğlunun beklentileri olan bir varlık olduğu, her beklentisinin de gerçekleşmeyeceğini bilerek yaşaması gerektiği;
İnanmamanın sadece inkar etmekten ibaret olmadığı;
Ahirete iman edenlerin, gayb alemi ile ilgili olarak haddi aşarak tahminden öte gitmeyen Kuranda bildirildiği kadarından daha fazla bir takım tasvirlerde bulunmaktan kaçınmaları gerektiği;
Açık bilgi gerektiren hususlarda insanların tahmin de bulunmaması gerektiği;
Bilimsel dayanağı olmayan her şey tahmindir. Tahminin de insana ve insanlığa hiçbir fayda sağlamayacağı;
İnsanoğlu için en kolay iş tahminde bulunmaktır; Tahmin ise insana özellikli bir kıymet kazandırmayacağı, ilme yönelinmesi gerektiği;
Allah’ı anma ile ilgili nasihat dinlemenin, öğüt almanın kişinin menfaatine olacağı;
Hatalı bir düşünceden dönmenin Allah’ı anmak olduğu;
Dünya hayatına kendisini kaptırmanın, Allah’ı ve ahreti unutmaya neden olabileceği;
Allahsız bir dünya hayatını tercih eden insanların kendi halleriyle baş başa bırakılması gerektiği;
Dünya hayatını sorunsuz yaşayanların aksine sorunlu yaşayanların sıkıntıları süresince Yaratıcısını hatırlayacağı;
İnsanoğlu için yaşamın sadece Dünya hayatından ibaret olduğuna inananların kendi hallerine bırakılması gerektiği;
Kişi elde ettiği bilgi ile yanlışa da doğruya da yönelebileceği;
İnsanoğlunun ulaştığı bilgi; geleneklere, atalarının dinine, şahsi tutumlarına aykırı olmasına rağmen, vahye, akla ve vicdana uygun bilgiden yana tercihini yapmayan kişinin yanlış yolda olacağı;
Yeryüzünde ulaşılacak en yüksek bilgi ve bilimin insanoğlunun zihninde ki düşüncenin ve fikriyatın doğruluğunu veya yanlışlığını tespit edemeyeceği, bu tespitin ancak Allah cc tarafından kesin olarak bilinebileceği;
İnsan kendi zihninde ki düşünce ve fikriyatın yanlışlığını veya doğruluğunu Kur’an-i bilgiye sorgulatmak suretiyle aklını ve vicdanını kullanarak bilebileceği;
Yeryüzü ve semavatın mükemmelliği ve ihtişamının Allah’tan ayrı ve gayrı düşünülmemesi ve anılmaması gerektiği;
Yeryüzü ve semavatın mükemmelliğini, muhteşemliğini düşünürken ve bilimsel keşifleri ortaya çıkarırken mutlaka Yüce Allah’ın da birlikte anılması ve O’na dayandırılması gerektiği;
Hangi ortam da olursa olsun nerede yapılırsa yapılsın kötü davranışların karşılığı kötülükle, güzel davranışların karşılığı da güzellikle karşılık bulacağı;
Kişinin ilmi ve bilgisinin kaynağının Allah’tan cc ayrı ve gayrı düşünerek kendisine ait olduğunu zannetmenin ahmaklık olduğu;
Toplumu rahatsız eden çirkin davranışlarda bulunmayan diğer bir deyişle elinden dilinden belinden çevresine zararı dokunmayan kimselerin mutlaka ufak tefek kusurları ve günahları olabileceği ancak bu tip kimselerin Allah’ın affına uğrayacağı;
Topluma faydalı işler yaparken kişilerin mutlaka hafif kusur ve günahları işleyebileceği bu yüzden hiç kimsenin kendisini bu manada temize çıkarmaması gerektiği ancak Allah’ın engin bağışlamasının içerisinde yer alabileceği;
Kendisine ölüm gelmeden ve ailesine, topluma ve şahsına zarar verici hal ve hareketleri, işleme kabiliyetini henüz kaybetmeden tekrar yapmamak üzere vazgeçmesi halinde bu durumun Müslüman’ca bir tavır olduğu;
Ahlaksız davranışların sürekli yapılmasına “büyük günah”; İşlenen bir ahlaksız davranışın hemen akabinde tekrar işlememek üzere vazgeçilenin de “ ufak tefek günah” olduğu;
İnsanoğlunun yaratılışta boş bilgisiz ancak ilerleyen yaşlarda kendi çabalarıyla aklını kullanarak bilgi yüklenmeye hazır bir şekilde yaratıldığı;
Ufak tefek gibi görünen, hafife alınan yanlışların (günah) insan hayatında süreklilik arz ettiği takdirde büyük günah olarak değerlendirilebileceği;
Günahlardan sakınanları ancak Allah cc bileceğinden bu dünya da hiç kimsenin, etrafına günahsız bir kişi olduğunu hal veya sözle dahi imada bulunmaması gerektiği;
İşlenen günahlar için sıcağı sıcağına bir daha yapmama kararı ile birlikte pişmanlık duygularıyla o anda Allah’tan bağışlanma dilenmesi gerektiği;
Kusursuz insan olamayacağı;
Kuranın “Büyük Günah” tarifinin: Yapıldığında pişmanlık duyulmayan ve vazgeçilmeyen yasakla (haram), yapılmadığında pişmanlık duyulan tavsiye niteliğinde ki terk edilen hal ve hareketler olduğu;
Fiiliyata geçmesi bakımından son derece riskli olan zihinsel olarak tasarı halinde ki kötü düşüncelerden kaçınılması gerektiği;Alışkanlık haline getirilen güzel hal ve hareketlerin, kötü duyguların zihinde yoğunlaşmasını önleyeceği;
Kişi zihninde yoğunlaşan kötü duyguların sevk ettiği doğrultuda harekete geçtiği an veya o fiilleri işleme esnasında vazgeçerse karşılık olarak bu dünya da az bir zararla atlatabileceği Ahirette de Allahın bağışlamasıyla karşılaşabileceği;
Nefislerin günahlardan kaçınmakla temiz kalacağı veya işlemeye gücü olduğu halde ölüm gelmeden pişmanlık duyup vazgeçmekle Allah’ın affına sığınarak temizleneceği;
Necm Suresi tefsir okumalarımdan zihnime yansıdı.
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.
En doğrusunu Allah cc bilir.
Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İlgili Kur’an Suresi okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.
* Ön bilgilendirme: Bu yazıyı okurken “Necm Suresi düşünsel okumalarım esnasında zihnime yansıdı.” cümlesini her paragrafın akabinde olduğu varsayılarak okunması tavsiye olunur.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi