islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

NEREDE DURMALI?

NEREDE DURMALI?
14 Ekim 2023 11:00
A+
A-

Habertürk yazarı Oray Eğin’in okunmaya değer hakşinas değerlendirmeleri.

New York Üniversitesi hukuk fakültesi öğrencisi Ryna Workman önceki gün başkanı olduğu öğrenci grubuna bir mesaj attı. İsrail-Hamas savaşına gönderme yaparak “Bu muazzam can kaybının tüm sorumluluğu İsrail’e aittir,” diye yazdı. “Devlet destekli şiddet rejimi direnmeyi gerekli kılmıştır, Filistin direnişini kınamayacağım.” Türkiye’de olsa şaşırtıcı gelmeyebilir böylesi bir çıkış, hatta alkışlanır da. Ama New York Times’ın haberine göre bu mesaj Workman’a pahalıya mal oldu. Mezuniyetten sonra çalışmayı planladığı hukuk firması “değerlerimizle doğrudan çatıştığı” gerekçesiyle teklifini geri çekti. NYU da öğrencinin görüşlerinin okulu yansıtmadığına dair bir açıklama yaptı.

Hafta sonu Harvard’da da bir grup öğrenci yaşanan şiddetten dolayı İsrail’i sorumlu tutan bir mektuba imza attı. Önemli bir fon yöneticisi yöneticilerin mektubu imzalayanların kim olduğunu öğrenmek istediğini açıkladı; yanlışlıkla onlara iş teklifi yapmamak için. Harvard’ın başkanı Hamas’ı kınadığı açıklamasını yaparken kimi öğrencilerin bildiriye bilmeden imza atmış olabilecekleri de konuşuldu. Kampüsteki öğrenciler tepkiler üzerine mektuptan imzalarını çekmeye başladı, kimi öğrenci grupları özür diledi ya da pişmanlıklarını dile getirdi.

Bu gibi basit örnekler Amerika’da İsrail aleyhinde söz alanların mutlaka bedelinin ödeyeceği şeklinde yorumlanabilir. Amerikan devleti ne de olsa koşulsuz şartsız İsrail’in arkasında, değil mi? Oysa İsrail-Hamas savaşında Amerikan kamuoyunda belki de daha önce hiç görülmediği kadar serinkanlı ve objektif yaklaşımlar var.

KARA HAREKATINA KARŞI

New York dünyanın İsrail’den sonra en büyük Yahudi nüfusuna sahip şehri. Ama bu gerçek kentteki Yahudi nüfusunun İsrail’in her yaptığını desteklediği anlamına gelmiyor. Hamas’ın daha İsrail kurulmadan önce o bölgedeki kibbutz’larda yaşan, tarımla uğraşan masum insanları ve bir müzik festivalini hedef alması haklı olarak tepki çekti ve dünya kamuoyunu birleştirdi. Bu katliamı kınamamak doğaya aykırı.

Ancak bu başta Amerikalı Yahudiler olmak üzere tüm kamuoyunun İsrail’e açık çek verdiği ve Netanyahu’nun daha düne kadar görevde olan aşırı sağ kabinesinin her adımının onaylandığı anlamına gelmemeli. New York’taki Yahudi nüfusunun büyük bölümü zaten geleneksel olarak İsrail’e eleştirel yaklaşır; Hamas’ın saldırısının ardından doğal bir kenetlenme oldu ama bu Gazze’deki masum insanların yok sayılması anlamına gelmiyor.

New York Times’ın dış politika konusunda en etkili iki yazarı Tom Friedman ve Nicholas Kristof peş peşe Gazze’ye kara saldırısının ne kadar yanlış olacağını yazıyor. İkisi de başta Netanyahu olmak üzere Filistin halkını küçümseyen hatta hakaret eden İsrailli siyasileri eleştiriyor. Friedman’a göre Başkan Biden asla ve asla İsrail’in kara harekatına destek olduğunu söylememeli. Kristof ise şu anda Gazze’ye yapılan müdahaleyle Vietnam arasında bağlantı kuruyor ve “1968’de Amerikan Ordusu’nda bir binbaşının dediği gibi ‘kenti kurtarmak için yok etmemiz gerekti,’ yaklaşımını tekrarlamamalıyız,” diyor.

Bu objektif ve nispeten yeni yaklaşım Amerikan solunun etkisi. Özellikle Amerikan solunda İsrail’e yönelik sert eleştiriler, Hamas’ın saldırısının İsrail’in süregelen politikaları yüzünden gerçekleştiğine dair çok yorum var. Tıpkı öğrencilerin bildirileri gibi bu çıkışlar tepki çekiyor, zaman zaman karşılığında ufak bedeller de ödeniyor. Ama daha önce bu gibi itirazların dillendirilmediğini dahi göz ardı etmemek gerekiyor.

Başkan adayı da olan senatör Bernie Sanders de İsrail’in Gazze kuşatmasının “uluslararası hukukun çok ciddi ihlali”olduğunu söyledi. Sanders’ın Politico’ya konuşan eski dış politika danışmanı ve Center for International Policy yöneticisi Matt Duss da “ilerici solda herkesin güvenli ve saygın yaşamaları gerektiğine dair bir anlayış olduğunu” vurguluyor. “Beyaz Saray ve Amerikalı yetkililerden gelen açıklamalar fazlasıyla tek taraflı. İsrail’in elbette kendini savunma hakkı var. Filistinlilerin de var. Hamas’ın yaptığı korkunç, açıkça kınıyoruz. Ama Filistinlilerin onlarca yıldır işgal ve abluka altında olduğunu vurguluyoruz. Hamas’ın yaptığını haklı kılmıyor, ama bu şiddetin nereden çıktığını anlamamız gerek.”

AHLAKİ PUSULA

New York Times yazarı Kristof bu savaşta ahlaki pusula bulmaktan söz ediyor. Hamas’ı kınayıp İsrail’i de eleştirmek çok zor bir pozisyon olmasa gerek. Amerikan solu doğru bir yerde duruyor ama aslında hiç kimse bu mesafeli pozisyondan çok hoşnut değil galiba. Zira İsrail eleştirileri yer yer Hamas’ı halkı bulmaya dahi varıyor—ABD’de bile.

New York Times’ın bir başka yazarı Bret Stephens geçenlerde Manhattan’da bizzat katıldığı Filistin yanlısı bir gösterisinin Dünya Kupası’nı kazanan takımın taraftarları gibi Hamas’ın katliamını kutlayan insanlarla dolu olduğunu yazıyor. Alexandria Ocasio-Cortez gibi solun önde gelen isimleri bu söylemleri kınasa da Stephens gibi sol düşmanlarına yetmiyor. Solun objektif duruşunun Hamas hayranlığının sokaklarda dillendirilmesine neden olduğunu söylüyorlar.

Kimilerinin hassas çizgiyi aştığı ortada. Ama buna rağmen Amerika’daki radikal sol sayesinde zamanında koşulsuz şartsız İsrail’i destekleyenler—akademisyenler, köşe yazarları, uzmanlar—şimdi kendilerini objektif bir yerde durmaya mecbur hissediyor. En ileri demokraside bile sol siyasetin kuvvetlenmesi, içinden güçlü figürler çıkarmasının ne kadar hayati olduğu bu gibi krizlerde ortaya çıkıyor. Simgesel bir kazanımın ötesinde bu sol için.

Sözde Türkiye’de sol gelenek ABD’dekinden daha kuvvetli ama karikatürleşen TİP ya da sağa teslim olan CHP bu duruşu sergileyemiyor. İşin ironik tarafı Amerikan solu hükümeti biraz daha itidalli davranmaya çağırırken, Türkiye’de kendine muhalefet diyenler serin kanlı duruş sergileyen hükümeti gaza getirmeye çalışıyor.

 

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.