<>.theiaStickySidebar:after {content: ""; display: table; clear: both;}
Netenyahu diyor ki, “Ne Kuzey’de, ne de Güney’de ‘İslam Hilafeti’nin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz”. Peki Doğu’da bir “İslam İmameti”nin kurulması hakkında ne buyurulur!?
Biliyorsunuz, Osmanlının devamı olarak ve oradan tervarüs edilen Hilafet yasaya göre, Türkiye Cumhuriyetinin şahsı manevisinde mündemiç bulunuyor. Yani zannedildiği gibi, Hilafet kaldırılmadı, hilafet tüm hak ve sorumlulukları ile TBMM ve “Cumhuriyetin şahsı manevisi”nde temsil ediliği için ayrıca bir makama gerek görülmedi. Dini vakıflar Vakıflar Genel Müdürlüklerini, din hizmetleri Diyanet İşleri Başkanlığına, din eğitimi de MEB’e bağlandı.
Hamas‘ı “canavarlar” olarak nitelendiren Netanyahu, 22 Nisan 2025 tarihinde yaptığı bir konuşmada, İsrail‘in “Ortadoğu’nun çehresini değiştirdiğini” ifade etti ve özellikle “Akdeniz kıyısında bir hilafetin kurulmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Bu açıklama, Hamas‘ın ateşkes şartlarını reddetmesi ve İsrail‘in Gazze‘deki operasyonlarını sürdürme kararının ardından geldi.
Üzgünüm, utanç içindeyim, bu açıklamaya karşı ne TBMM’den, ne Beştepe’den, ne Dışişleri Bakanlığından, ne de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir açıklama gelmedi. Ne de herhangi bir partiden. İslam dünyasından, Türk dünyasından, Arab dünyasından, Afrika Birliğinden de bir tepki gelmedi. Önümüzdeki günlerde, bu Netenyahu Bakü’yü ziyaret edecek. Sahi “Dostumuz” Azerbaycan bunu nasıl yapabilir. Çünkü bu adam UCM tarafından savaş suçlusu olarak hakkında yakalama emri olan biri. Hele Hilafet açıklamasından sonra bir İslam ülkesi nasıl böyle bir şey yapabilir. Azerbaycan “yönetimi” ile bizim de ilişkilerimizi gözden geçirmemiz gerek. Hatta bu yönetimin İslam konferansına üyeliğinin gözden geçirilmesi gerek.
23 Nisan’da, Hilafet ve Saltanatı ihya için açılan 1. Meclisin açıldığı gün, aynı konuda FKÖ Başkanı Mahmud Abbas Hamas‘ı “köpek oğulları” olarak nitelendiren bir açıklama yaparak “rehinelerin serbest bırakılmasını, silahsızlanmayı ve Gazze’nin kontrolünün Filistin Kurtuluş Örgütü’ne devredilmesini” talep etti. Böylece kendileri İsraille anlaşıp bu defteri kapatacaklar. Bu olay Netenyahu ve Abbas’ın işbirlikçi olduğunu göstermiştir. İsrail=FKÖ dosttur, kardeştir. Filistinle. Yapılan ticaret, İsrail’le yapılan ticarettir. Bugünkü Abbas yönetimi Gazze’ye bir ekmek ve bir bardak su bile vermemektedir. Abbas’a göre Hamas “İsrail’e Gazze’deki saldırılarını sürdürmesi için ‘mazeretler’ verdiğini” iddia ediyor. Bu kişi 15 Ağustos 2024’de TBMM Genel Kurulu’nda konuşma yapmıştı. Bu konuşma, Filistin Konulu Olağanüstü Oturum kapsamında gerçekleşti. Abbas’ın konuşması 46 dakika sürdü ve ayakta alkışlandı!?. Bizi garantörü yapmak istedikleri Filistin devleti(!?)nin başına bunu geçireceklerdi. Abbas’ı davet etmek hangi “sivri zekalı”nın aklı ise, işte bugün geldiğimiz nokta ortada.
İsrail’le ticaret yapmıyoruz, Filistin’le ticaret yapıyoruz” söyleminin içinde gizli foya da bu açıklama ile ortaya çıkmış oldu. Filistin Ulusal Ekonomi Bakanı Muhammed el-Amur, 4 Kasım 2024’te yaptığı açıklamada, “Filistin’in Türkiye’nin İsrail’e ticaret yasağından muaf tutulmasını talep ettiğini” doğrulamış, Türkiye‘nin Filistin‘e ihracatı desteklediğini ve bu ticaretin Filistin halkının ihtiyaçlarını karşıladığını belirtti. Evet, bu yolla Türkiye’den İsrail’e ticaret FKÖ üzerinden geçirilerek aklanmış (!?) oluyordu. Böylece bu oyun da deşifre edilmiş oldu. TBMM Kürsüsünden konuşturulan adamın aslında Netenyahu’dan farkı olmadığı, hatta ikisinin de zihniyet ikizi oldukları da bu açıklama ile bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Evet, Türkiye’de, “ABD Himayesi”nde “Ekümenik bir Rum Ortodoks kilisesi” kurulabilir..
Evet, Irakta, Arab şiası tarafından (Eğer kendilerinin sözü dinleyecek olurlarsa tabi, geçmişte Şerif Hüseyini İngilizlerin halife yapmak istemesi gibi gibi) Kutsal Şia devleti de kurulabilir.
Evet, Türkiye’de, “Musevi Karay Birliği” de kurulabilir.
Evet, Türkiye’de, CHABAT’ın sponsorluğunda “Hazara, Rus, Ermeni, Gürcü, Türk, Fars, Arab, Kürd Yahudi Birliği” de kurulabilir. Zaten bu adamlar önce KKTC’ye yerleştiler, ardından Türkiye’deki ergen yaştaki, yerleşik erkek Yahudi nüfusundan daha fazla Yahudi göçü gerçekleştirildi ve ilk seçimde Türk Hahambaşılığını ele geçirmeleri söz konusu. Bu heyet daha önce de Beştepe’yi ziyaret etmişlerdi hatırlanırsa. “İslam Ülkeleri Hahamlar Heyeti“, Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı (Alliance of Rabbis in Islamic States / ARIS) üyeleri olarak 22 Aralık 2021’de Beştepe ziyaret etmişlerdi. CHABAT’ın ayarladığı buluşmaya “İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyeleri”n den oluşan bir “Heyet-i temsiliye” olarak İstanbul, KKTC, Azerbaycan, İran, Özbekistan, Arnavutluk, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Uganda ve Rusya’dan hahambaşılar ve hahamlar katıldı. Görüşmede Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulunmuştu . Bu buluşma, İslam dünyasındaki hahamların bir araya geldiği ilk zirve olarak dikkat çekti ve İsrail basınında da geniş yankı buldu. Erdoğan, bu kabuldeki konuşmasında İslamofobi ve Antisemitizmle mücadeleye birlikte vurgu yaparak, Türkiye ile Yahudiler ve İsrail arasındaki ilişkilerin her zaman güçlü olacağını ifade etmişti . Bu yolun başında daha önce de 27 Şubat 2019’da Trump’un damadı, CHABATçı Yahudi/Siyonist, Dahlan senaryosunun arkasındaki isim Jared Kushner‘ın Erdoğan ile görüşmesi gerçekleşmişti. Ardından 15 Nisan 2019’da Berat Albayrak‘ın Trump ile Görüşmesi gerçekleşti. Aslında bütün bunlar aynı senaryonun puzzle’leriydi.
Yukarıda zikrettiğim oluşumlar gerçekleşirse Musevi+Yahudi nüfusu 25 Milyondan 100 Milyona çıkartılabilir. “Büyük İsrail”e giden yolda, Fırat’ın Doğusu’nda kalan ARZ-I MEV’UD coğrafyası içinde Anadolu toprakları da İsrail’e verilebilir bu akılsızlıkla. (Fıratın doğu SDG’ya, Kudüsünde doğusunda bir yer de FKÖ’ye, babalarının toprağını taksim ediyorlar sanki!). Abbas mantığı ile, “İsrail’e saldırı için mazeret oluşturmamak için vermemiz gerekecek” bu akılla!. Tabi Türkiye de aynı şekilde, Suriye’de askeri üs kurmaya da tevessül etmemeli, sonra “dostumuz Abbas”(!?) bize kızabilir. Dostumuz Trump(!?) da, bize Rahib Bronson’u hatırlatabilir!
İsrail şimdi Fransa’yı yanına alıp, komşu devletlerin sınır, rejim ve iktidar yapılarını yeniden oluşturmak istiyor. ABD Türkiye’yi yanına alarak BOP ile bunu gerçekleştirmek istiyordu. Yeni senaryoya göre Türkiye’ye Suriye topraklarında askeri tesis kurma izni vermeyecekler. Ama biz, 100 yıl önce tek devlet olduğumuz, din kardeşlik, akrabalık ilişkileri ve Ankara anlaşmasından doğan vasayat hakkımıza rağmen 300 Km uzaklıkta Suriye topraklarında askeri tesis yapamayacağız, ama onlar 2400 km uzaklıkta Azerbaycan’da askeri üs kurabilecekler. ABD 10.000 km uzaktan gelip, Suriyede, bölgede bizim ülkemizde üs kurabilecek ama biz kuramayacağız. (Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa). Biz de Suriye’deki varlığımızla ilgili olarak Bakü’de Aliyev’in arabuluculuğu ile İsrail’le masaya oturacağız ve İsrail heyetindekilerde bizimkilerin gözünün içine bakarak Türkiye’nin Suriye’de askeri tesis bulundurmasını kırmızı çizgileri olarak gördüklerini söyleyecekler.
Sahi bu toplantıyı hangi akıllı kim düzenledi. Buna kim karar verdi!.
Daha bitmedi. İsrail Şam’ı da istiyor. Zaten Şam’ın 15 km yakınına kadar gelmiş. Şam’ı, SSCB dönemindeki Berlin gibi bölmek istiyorlar. Batı Şam İsrail Kuzey Batı Şam Lazkiye, Güney Şam Kürdistan, Kuzey doğu Şam Sünni bölgesi. Babasının malı nasıl olsa!. Gazze yetmiyor, Sina’yı, Batı Şeria’yı, işgal topraklarındaki öbek öbek Filistin yerleşim bölgeleri, Cebel-i Dürz, Golan tepeleri Litani Irmağının güneyi artık İsrailin. İsrail buradan hem SDG’ya, hem de FKÖ’ye silah’tan arındırılmış bir Filistin armağan edecek. Allah korusun bunun da garantörü biz olacağız. Bizden istedikleri bu. Aslında Sünni’lerin Şamdan tamamen çekilip, Haleb cıvarı’nda kalmasını istiyorlar. Zaten Suriye ve Filistinden tehcir edilen Diasporayı ne Suriye’de, ne de kurulacak Filistin’de istiyorlar.
Hatırlarsanız İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 9 Mart 2022 Ankara‘ya gelmiş, ve Beştepede törenle karşılanmış idi. Herzog‘un uçağında İbranice, Türkçe ve İngilizce olarak “barış“, “gelecek” ve “ortaklık” kelimeleri yer alıyordu. Tersinden okursanız “Ortak geleceğimiz için barış” mesajı çıkıyor. Başkenti, Bugünkü Modern Kudüs’ün doğusunda bir yer olan Truva atı, federatif bir Filistin devleti kurulacaktı, Dahlan/Kushner senaryosundaki gibi. Türkiye de bu kukla devletin garantörü yapılacaktı. “Türkiye ile İsrail arasında da bu vesile ile bir dostluk köprüsü” kurulacaktı. İzzeddin el Kassam 7 Ekim 2023’de tam da Ankara’da Abbas’ın adamları ile Hamas yetkililerini kurulacak Filistin devleti konusunda anlaşmaya ikna için düzenlenen toplantılar devam ederken Kassam Tugayları, “Aksa Tufanı” adı verilen geniş kapsamlı bir eylem başlattı. Eylem hakkında İsrail bilgi sahibi olmuş ve Kassam’ın sivil hedeflere saldırarak katliam yaptığı gibi bir haber yayınladıktan sonra karşı harekete geçerek bir hafta içinde Gazze’yi işgal edecek, Gazzeli’ler Sinaya sürülecek. Oradan Hamas ve Kassam üyeleri yakalanıp tutuklanacak ya da infaz edilecek, diğerleri Sina’dan da başta Türkiye olmak üzere diğer ülkelere tehcir edilecekti.
Ama evdeki hesab çarşıya uymadı!. Çatışmalar uzayınca, İslamofobya bitti, tüm dünyada İsrail vahşetine karşı protestolar başladı. MOSSAD Epstein ve Pizza Gate olayı ile ilişkilendirilince, bu Pedefolik, Siyonist Satanistlere karşı nefret çığ gibi büyüdü. Newyork’taki havranın altındaki tünel olayı ile İsrail ve Siyonizm karşıtlığı kitlesel bir nefrete dönüştü. Bu günlere bu şekilde gelindi.
Şimdi Netenyahu ABD, AB, İngiltere ve Fransa’yı bir emrivaki ile arkasına alarak Epstein korkusu ile sessizliğe gömülen İslam ülkelerinin yöneticilerinin sessizliğine bu işi bitirmek istiyor.
İslam dünyası zillet içinde Mekke ve Medine’nin banliyölerinden satanist artistlerin konserlerinde dans edenleri izliyorlar. Bu irtidat aslında her yerde var. Biz de Adana’da Karnaval düzenlemiyor muyuz. Şeytanın ordularının kuşatmaları altında çember daralıyor. Tehdit altında olsan Sadece Gazze değil, Kudüs, Mekke, Medine, Şam da tehdit altında. Bu saldırıları karşısında kafasını kuma sokan İslam dünyasının yöneticilerine ve onların sırtlarını dayadıkları Satanistlere ve onların peşinden gidenlere Lanet olsun. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!” Selam ve dua ile.
ABDURRAHMAN DİLİPAK
İSLAMİ HABER ‘MİRAT’ -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
İSLAM “HİÇ BİRLİĞİ” ve süslüman hainler varken neye olmasın ÜSTADIM
İnanamıyorum ne kadar güçlü motivasyonları var İnsan öldürmek bunlarda alışkanlık yaptı Bir zamanlar idiamin vardı insan eti yiyordu ve devlet başkanıydı hürmetle