Geçen cuma günü, kahvaltı yaparken, TV’de canlı olarak sabah programı yapan ilahiyatçı hocamız Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nu seyrettim. Telefon bağlantıları yapılıyordu…
Arayanların hepsi dertli kadınlardı…
Bir kadın, kız kardeşinin kocası tarafından öldürüldüğünü söylerken ağlamaya başladı, sebebi kadının boşanmak istemesiymiş…
Sonra yaşlı bir kadın aradı, memleketimizin başka bir diyarından…ikinci evlilik yapmış kendisinden yaşlı bir erkekle…hamileyken ikinci kocasının çocukları tarafından dövülmüş ve düşük yapmış…kocası içki içiyormuş ve kendisini dövüyormuş…ayrıca birinci evlilikten olan kendi evlatları dahî evlerine almıyorlarmış…kadın çaresiz…
Arayanların ekseriyeti artık ibadet, namaz, oruç gibi dinî içerikli sorular sormaktan ziyade aile hayatlarına, akraba ilişkilerine ve hayat şartlarına dönük sıkıntılarını dile getiriyor…toplumsal bozulmanın somut tezahürleri açıkça hissedilebiliyor, görülebiliyor…
Soruları rikkat-i kalp ile dinleyen Nihat Hocamız, telefonun diğer ucunda çaresizlikten dolayı derdini anlatan kadınların sosyal sorunlarına belki bir çözüm bulabilirim diye kendilerine samimi sorular soruyor, ama yüz ifadesinden de anlaşılacağı üzere o da durumdan mustarip ve duanın ötesinde elinden başka bir şey gelmiyor…
İlahiyatçılarımın birçoğu maalesef ne İslâm’ın sosyal siyaset, sosyal güvenlik ve sosyal hizmet boyutunu, ne de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin anayasada dahî yerini almış sosyal devlet modelini ve eksik de olsa uygulamalarını biliyor….bilmedikleri için de sosyo-ekonomik soru ve sorunlara somut olarak sosyal çözümler sunamıyor…
Gerçi İslâmî cemaatlerin ve Diyanetin binlerce vakfı var…Ama bunlardan birçoğu sosyal sorunlarımızın giderilmesine dönük hizmetler sunamıyor….sahipsiz ve şiddet gören yaşlılarımız ve kadınlarımız, İslâmî vakıflara bağlı korumalı yurtlara sığınamaz mı? Kendi başına geçinmek zorunda olan kadınlarımıza korumalı işyerleri açılamaz mı? Diyanete bağlı imamlarımız, cami dışında mahallelerinde bozulan aile ilişkilerinin düzeltilmesinde bir katkısı olamaz mı?
Peki, devletin aile ve yaşlı dostu sosyal politikaları ne âlemde? Yaşlıların, ahir ömürlerinde her türlü sosyal riske karşı korunmaları, hem aile fertlerinin, hem de bu yeterli olmadığında sosyal devletin bir görevi değil midir? T.C. Devletinin “1 Ekim Yaşlılar Günü”ne yönelik etkinliklerinin dışında yaşlı dostu sosyal politikaları nelerdir diye sosyal politikalardan sorumlu genç bayan Bakanımıza bir sorsak acaba ne cevap alırdık? Herhalde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu konuda daha çok kafa yorması gerekecektir. Biz, kendilerine yardımcı olmak ümidiyle bu bağlamda bazı temel ilkeler doğrultusunda yaşlı ve aile dostu sosyal politika konseptimizi sunalım.
Sosyal Devletin Yaşlı ve Aile Dostu Sosyal Politikaları
Aile içinde yaşaması gereken yaşlılar, sosyal yapımız içinde kültürel mirasımızın koruyucusu olarak bir zenginliktir ve sosyal sermaye için vazgeçilmez bir unsurdur. Bundan dolayı da sağlıklı yaşlanmanın yanında aktif ve kaliteli bir hayat modeli yaşlıların da temel hakkı olmalıdır. Yaşlılar, insan kaynakları açısından önemli bir potansiyeldir. Bundan ötürü sosyal politikanın bir parçası olan sosyal hizmetler, yaşlı insanlara ihtiyaç duydukları kaynaklara ulaşmalarında ve problemlerini mümkün mertebe kendi gayretleriyle çözme hususunda etkin bir biçimde destekçi olmalıdır.
Yaşlı hizmetlerinde hedef, insan onuruna yakışır sağlıklı ve kaliteli yaşam ile fonksiyonel bağımsızlık düzeyi artmış bir yaşlılık döneminin aile içinde sağlanmasıdır. Bunun için bütün bakıma muhtaç yaşlı, engelli ve hastalar, benimsedikleri sosyal çevrede ve aile ortamında yaşama hakkına sahip olmalıdır.
Sosyal güvencesi olmayan özellikle yalnız ve kimsesiz yaşlıların hayat standartları yükseltilmelidir. Aile içinde yaşayan yaşlıların ekonomik özgürlükleri sağlanmalıdır. Sosyal devletin yanında yerel yönetimler, bakıcı aile fertlerine bakım yükünü, haricî profesyonel bakım hizmetleri ile hafifletici tedbirlerin ötesinde sosyo-ekonomik destek sağlamalıdır.
Yaşlılar, gerek konut içinde, gerekse konut dışında fizikî yönüyle güvenli bir ortamda yaşayabilmelidir. Uygun fizikî çevrenin oluşturulmasında yerel yönetimler ve özellikle belediyeler kendileri sorumlu hissetmelidir.
Yaşlılar, yaşlarından dolayı hiçbir surette, hiçbir şekilde ve hiçbir alanda ayrımcılığa ve kötü muameleye tâbi tutulmalı ve uğramamaları için güvence altında olmalıdır. Yaşlı danışma veya toplum merkezlerinde yaşlılar ve yaşlı olmayanlar için ortak sosyo-kültürel programlar düzenlenmelidir.
Sosyal Devletin ASDEP Projesi Etkin Hâle Getirilmelidir
Kamusal sosyal yardım ve hizmetlere ihtiyacı olan aile ve yaşlıların objektif kriterlere göre tespiti, bilgilendirilmesi, sosyal yardım ve hizmetlerden, diğer kamu hizmetlerinden yararlandırılması, hayat şartlarını iyileştirilmesi ve sürecin tüm aşamalarında ailelere rehberlik edilmesini sağlaması düşünülen güzel bir projemiz vardı: Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP).
ASDEP kapsamında bugüne kadar 1 milyonun üzerinde hane ziyareti yapılmış olduğunu öğrendim. Güzel ama yeterli değil. Buradan ne gibi sonuçlar elde edebildi? Sorunlu ailelerin tespiti yapıldı da sonrası ne oldu? Yeni sorunlu aileler neden tespit edilmiyor? Bari İl Sosyal Politikalar Müdürlüklerinde çalışan sosyal hizmet elemanlarımız, Nihat Hatipoğu’nu arayan kadınları tespit etsinler de onlara acil yardım götürebilsin. ASDEP personel sayısı hızla artırılmalıdır ki, riskli aileler biran evvel tespit edilsin ve gerekli sosyal müdahalelerde bulunulsun. İhmal edilen her geçen gün her an patlamaya hazır bir sosyal bomba riski taşımaktadır.
Onun için, nasıl ki İçişleri Bakanlığı her mahalleye bekçiler görevlendirmeye yönelik projesini istikrarlı bir şekilde yürütüyorsa sosyal politikalardan sorumlu Bakanlık da ASDEP projesini etkin bir şekilde devam ettirmeli ve her mahalleye sosyal destek elemanları istihdam etmelidir. Her mahallede aile hekimliği sistemine uygun olarak birinci basamak niteliğinde sağlık ocaklarına bu sosyal hizmet elemanları entegre edilebilir. Nasıl ki sağlığı bozulmuş insanlarımız, aile hekimine gidiyorsa ailevî ve psiko-sosyal yönden zor durumda olan çaresiz insanlarımız da aynı binada bulunan “sosyal hekime” (ASDEP personeline) müracaat etmek suretiyle sorununu giderebilmelidir.
Velhâsıl
Dertli insanlarımızın bütün dertleri ile dertlenebilmek, çaresizlik içinde başvuracak bir kurum/kişi arayan aciz insanlarımızın derdini giderebilecek acil stratejik çareler üretmek, sosyal devletimizin başlıca görevidir. Sosyal devlet, aile ve yaşlı dostu sosyal politikalarını ne kadar ciddiyetle hayat geçirirse Nihat Hatipoğlu Hocamızı sosyal meselelerinden dolayı arayan kadınların sayısı da o nispette azalacaktır.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…