Savaş esiri cariye ile hiç bir şatta ve hiç şekilde nikah kıyılmaksızın ilişkiye girilemez.
İslam Hukukunun ana kaynakları Kur’ân-ı Kerim’dir ve onun sözlü ve fiili açıklaması olan Hz. Muhammed’in Sünnet’idir. Bu temel kaynakların hükümleri değişmez ve değiştirilemez niteliklidir ve bağlayıcıdır.
Bir de bu kaynaklardan hareketle İslam bilginlerinin içtihatları vardır. Bunlar değişken olup dönemseldir ve bu içtihatları kabul etmeyenler için bağlayıcı da değildir.
İslam Hukuku Âbidevidir
Bir bütün halinde değerlendirildiğinde âbidevi olan İslam Hukuku’nda Kurân ve Sünnet ile çatışan içtihatların varlığı da bir hakikattir.
Mesela ergenlik öncesi çocukların evlendirilmesini onaylayıcı içtihatlar Kur’ân ve Sünnet ile çatışıcı içtihatlar arasındadır. Bir de savaş esiri kadınlar olan cariyelerin İslami devlet yönetimince savaşçılara dağıtılması halinde kişinin kendisine ayrılan cariye ile nikah kıyılmaksızın cinsel ilişkiye girilebilir olmasıdır. Bu tür içtihatlar da Kur’an ve Sünnet’e aykırıdır.
Büyük ölçüde tarihi dönem yönetimlerinin ekonomiyi önceleyen etkisiyle Kuran ve Sünnet’in ortaya koyduğu hükümlerle içtihatlar birbirine karıştırılmıştır ve sonuç olarak yapılan hataların yıkıcı etkileri Amerika’nın yönlendirdiği İŞİD uygulamalarına kadar yanılgılara gerekçe oluşturmuştur.
İslam açısından Oda tv haberleri güvenilir değilse de aşağıda sunulacak haberi doğrudur.
“ Fatih Ahlak ve Maneviyat Derneği’nden bir hocanın “Cariye” konusu ile ilgili videosu tartışmalara neden oldu. Videoda hocanın “Cariye ile nikahsız beraber olabilirsin” sözleri gündem oldu.
“Kendi cariyen olduğu zaman nikahsız beraber olabiliyorsun”
Videoda hocaya “Hocam cariye her neyse bayan olarak, onunla da nikah kıyılır mı?” sorusu soruldu. Hoca da bu soruya şu cevabı verdi:
“Kendi cariyenle nikah kıyamazsın, cariyenle beraber nikahsız beraber olabiliyorsun zaten, ancak başkasının cariyesini sevdiysen o kişiden rica edersin, sana verirse ya satın alırsın veya nikahlarsın ama başkasının cariyesidir nikahlarsan o şekilde olur, yoksa başka türlü olmaz, kendi cariyen olduğu zaman nikahsız beraber olabiliyorsun. “ 27 Aralık 2022 Odatv.com
Yorumumuz
Klasik fıkıh kitaplarımızda bilgiler maalesef böyledir.
Biz uzun bir sürede ve yorucu bir çalışma ile hazırlamış olduğumuz Kur’ân ve Sünnet Işığında Cariyeler ve Sömürülen Cinsellikleri isimli kitabımızda doğruları açıkladık.
Özetlersek cariyeler mal gibi alınıp satılamaz. Günümüzde satışa çıkarılan sporcular örneğinde oldu gibi onlar için İslam Devleti’nin belirlediği özgürlük bedelleri üzerinden devir işlemleri yapılabilir.
Kişi, başkasının yönetimine bırakılmış cariye ile velisi olan o kişinin izniyle ama mehiri cariyenin bizzat kendisine vermesi koşu ile evlenebilir. (Nisa 4/25
Kişi, savaşçı mücahid olarak kendisine ayrılan cariye ile asla cinsel ilişkiye giremez ve onunla ancak velisi olan devlet yönetimin izni ile fakat mehir vermeksizin de evlenebilir. Cariyenin özgürlük bedeli mehir yerine geçer.
Bu arada adı geçen 320 sayfalık kitabımızın çok kısa bir özetini vermiş olalım:
KİTABIMIZIN ÖZETİ
[Kurduğu “Savaş Esirliği Sistemi” ile gücü kırılan ve stratejik hedefleri tahrip edilen düşmandan esir alınmasını onaylayan İslâm, esirlerin de karşılıksız veya Fidye karşılığı bırakılmasını emretmiş, onların öldürülmelerini ve köleleştirilmelerini yasaklamıştır.
İnsan üzerinde ilahlaşma olan kölelik mütekabiliyet/bire bir karşılık verme yoluyla yasallaştırılamayacağı gibi, tutsaklar da uzun süre esirler olarak tutulamazlar. Çünkü İslâm, özgürlük fidyelerini veremeyecek esirlerin özgürlüklerine kavuşturulmaları için İslâm Toplumu’nun resmi vergisi olan Zekât gelirlerinden fon ayırmış, onlarla özgürlük sözleşmesi yapılmasını (Kitabet) emretmiş, özgürleştirici cezalar ve kefaretler belirlemiştir.
Kur’ân, nikâh şartını getirerek esir kadınlar olan cariyelerle odalık yani nikâhsız eş olarak ilişkiye girilmesini haram kılmıştır. Kişi Kur’ân’ın belirlediği şartlarla kamuya ait olan ve şahısların yönetimine bırakılan cariyelerle evlenebildiği gibi ilgili kamu yönetiminden izin alarak kendi cariyesiyle de evlenebilir.
Cariyeler mal değil Allah’a kullukla yükümlü insan oldukları için alınıp satılamazlar. Dönemimizdeki sporcu satışları benzeri yalnızca devir işlemleri yapılabilir. Sınırlı istisnaları dışında temel hakları da yürürlüktedir.
Kitabımızda geleneksel kabullerimizle çelişip çatışan gerçeklerin Kur’ânî ve Nebevî temelleri ortaya konulmaktadır.”]
Bu kitabımız Arapça ve Fransızca’ya tercüme edilmiştir
Ali Rıza DEMİRCAN