Çevresel estetikten yoksun şartlarda doğup büyüyen ve yetişkin olan Sevgili Peygamberimizi güzele ve güzelliklere sevdalı bir yüce şahsiyet olarak görüyoruz.
O, ”Allah güzeldir güzelliği sever.”[1]buyurarak güzelliği hayatın merkezine oturtuyordu. “Allah bütün sözler, davranışlar ve işlerin güzelleştirilmesini görevleştirdi.”[2]buyurarak da güzelliğe yönlendiriyordu. Üstelik güzelliği meşru savaştaki öldürmeye ve kurban kesimine kadar hayatın tüm alanlarına kadar yaygınlaştırıyor ve amaç gösteriyordu.
Hayatı boyunca en çok yaptığı duâ ile de Rabbinden daima güzellik istiyordu:
“Rabbimiz! Bize dünya hayatında güzellikler ver. Âhiret hayatında güzelliklere erdir ve bizi ateş azabından koru.”[3]
Onun giyim, söz, davranış. iş ve ilişki güzelliğine yönlendirici pek çok öğütlerine muhatabız. Bunun sebebi Kur’ân’dı. Kurân’ın getirdiği ölçülerdi.
Allah’ı en güzel vasıfların sahibi olarak niteleyen Kur’ân, O’nun gökleri ve yeri güzel şekilde yarattığını açıklıyordu.[4]
Rabbimizin insanları en güzel biçimde ve hangilerinin en güzel içerikte ameller yapacağını denemek için halk ettiğini bildiriyordu.(Mülk 2)
Kur’ân, Allah’ın kitabı olarak kendisini sözlerin en güzeli olarak niteliyor, yasaları en güzel olanın Allah olduğunu duyuruyordu.[5]Kur’ân Allah’ın rızasına erdirecek işlere Hasene/güzellik adını veriyordu (Neml 89) ve Cenneti de güzellikler yurdu olarak da şöylece tanıtıyordu:
“Rabbinin emirleri ve yasaklarına uyarak hayatını güzelleştirenlere güzellikler yurdu el olarak el-Hüsna/Cennet vardır…”[6]
Bu bölümü Peygamberimizi de güzelliğe yönlendirmiş âyetlerle taçlandıralım:
“Ey Peygamber! Sen kullarıma en güzelşekilde konuşmalarını söyle…” (İsra 53)
“…Rabbiniz tarafından size indirilmiş olan kuralların en güzellerineuyun.” (Zümer 55)
“Kötülüğü, en güzelyol ve yöntemle savmaya çalış…” (Müminûn 96)
“Allah yolunda harcayın, kendi elinizle kendinizi mahvetmeyin ve güzel işleryapmaya çalışın, Gerçekten Allah güzel işler yapanları sever.” (Bakara 195)
“Zulümden kaçındıkları sürece geçmiş vahyin mensupları ile en güzel şekilde tartışın …” (Ankebût 46)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi