islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5031
EURO
36,4292
ALTIN
2.955,81
BIST
9.302,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Öleceğiz…

Öleceğiz…

Gün gelecek herkes, “Her nefis ölümü tatacaktır”[1] ilahi emrine muhatap olacak. Bu dünyadan hepimiz göçüp gideceğiz.

Pekiyi nereye gideceğiz? Tabiki de Ahiret hayatına, rabbimizin huzuruna…

Lakin insan, bu yalan dünyanın yalanları içine öyle dalıyor ki, ölüm gerçeğini unutuveriyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi bir hayat sürüyor ve ölümü aklına bile getirmiyor. “Hayat ile ölüm arasında ince bir çizgi vardır” denilir ki, her insan hayatı boyunca bu ince çizgide yaşar. Bu ince çizginin idrakiyle yaşayanlar, hayatlarında din ve dini değerler noktasında hassas davranırlar. Çünkü inandıkları Allah onlara, dünyanın bir nevi “Oyun ve eğlenceden ibaret ve geçici olduğunu” bildirmektedir. 

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, Corona virüsü sebebiyle aşırı derecede ölüm korkusu çeken insanlarımız var. Hâlbuki Korona virüsü ve diğer hastalıklar noktasında yapacağımız tek şey; cüz-i irademiz ile tedbirlerimizi alacağız ve kendimizi küll-i iradenin rahmet ve mağfiretine bırakacağız. Meselebu kadar basit!

Ölüm korkusunu iç dünyasında biraz daha genişleterek, İslam’i motif taşıyan herşeyden korkan insanlarımız bile var. İslami değerlerin camiye hapsedilmesi gerektiğini düşünen insanların, minarelerden yükselen ezan ve dua sesinden korkmaları ve buna menfi tepki göstermeleri bunun en bariz örneğidir. Ancak şunu ifade etmekte de fayda var ki, “kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmak gerekiyor.”

Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, inançsız veya inancı zayıf insanlarda, psikolojik olarak yaşlılık ve ölüm korkusu hastalıkları daha fazla görülmektedir. Bu doğaldır. Ateist olduğu bilinen Freud bile ilk metinlerinde ve araştırmalarında ölümden bahsetmezken, hayatının sonlarına doğru, “Yaşam ve ölüm içgüdüleri” konusunda fikirler öne sürmüştür.

Ölüm gerçeğini Üstad N.Fazıl Kısakürek pek de güzel özetlemiş:

Ya İslam ile yükselir, ya inkâr ile çürürsün,

Yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün.

***

Ölüm, Mevlana’ya göre, aşığın maşuğa kavuştuğu vuslat gecesi…

Tabi, ölümü vuslat olarak görebilmek için, yüce rabbimize âşık olmamız gerekiyor. Aşk ile yanmamız için de Allah (cc)’nun emir ve yasaklarına kulak vermemiz, hayatımızı İslam kriterlerine göre dizayn etmemiz icap ediyor. Diğer bir deyişle Müslüman’ım diyen insanların “Hayata uymak değil, hayatlarını Hakka uydurmak” gibi bir görevi de ortaya çıkıyor.

Bu konuda yanlış anlaşılmaya sebep olmamak adına, hadisi şerifler ile devam edelim. Zira bu sözlerimiz, dünya ve dünya nimetlerinden el etek çekmek anlamına gelmez. Bu konuda şöyle buyuruyor iki cihan güneşi Peygamberimiz (sav):

“Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışın”[2]

Dünya ve ahiret dengesini kurabilmemiz için, bizlere yol gösterici mükemmel bir hadisi şerif.

***

Bu fakir 32 yıl gibi bir süre, imam hatiplik görevinde hizmet vermeye çalıştı. Çetele tutmadım ama bir görevli olarak,  yüzlerce cenaze defnettiğimi söyleyebilirim. Allah hepsine rahmet eylesin! Naçizane düşüncem odur ki, herşeyin hayırlısını istediğimiz gibi, Müslümanlar olarak, ölümün de hayırlısını istememiz en güzelidir.

Ölümün de hayırlısını istemek…

“Ölümün de hayırlısını istemek mi olurmuş, ölüm ölümdür” diyenlere şu hikâyeyi anlatmak isterim. Biraz kara mizah olacak ama…

İdam mahkümunu darağacına çıkarmışlar. Cellât, biraz sonra idam edilecek mahküma son sözlerini sormuş. İdam mahkümündan gelen cevap ilginç:

“Allah daha beterinden saklasın.”

Bu cevap karşısında cellât, biraz da alaycı bir tavır ile “Biraz sonra öleceksin! Bundan daha beteri ne olabilir ki?” demiş.

Bu konuşmalar devam ederken cellât, bir taraftan da yağlı urganı ölüm mahkümunun boynuna geçirmiş. Tam idam gerçekleşeceği sırada, karşıdan atını koşturarak gelenbir ulak bağırıyormuş:

“İdamı durdurun! İdamı durdurun!”

Çaresiz durdurmuşlar idamı. Başta mahküm ve cellat olmak üzere alana toplanan herkes, meraklı bir şekilde haberciye bakıyor, ne diyeceğini merek ediyorlarmış. Ulak’ın cümleleri ise, idam mahkümunun son sözlerini teyit eder şekilde olmuş. Ulak:

“Alınan karara göre, bundan sonra idam cezaları kazığa oturtularak infaz edilecek!”

***

Değerli Dostlar!

Ölüm denilen hayatın kaçınılmaz gerçeği, kabul etsek de etmesek de birgün kapımızı çalacak. Ve bizlerin kapıyı açmama gibi bir lüksü olamayacak!

Vefatımızdan sonra, eşimiz dostumuz, çoluk çocuğumuz, sevdiklerimiz, üzülecek ve ağlayacaklar. Belli bir süre yokluğunuzu hissedecekler…

Ama geride kalanlar için hayat devam edecek. Belki de unutulacağız. Hatta ölümümüzden 50-100 sene sonra, unutulduğumuz bile unutulacak.

Biz faniler, unutulsak bile bizi hiçbir zaman unutmayacak olan rabbimiz Allah (cc) var. Yaşadığımız bu dünyada, “Sırat-ı Müstakim” çizgisinde yaşar, iyi ve salih bir kul olma yolunda gayret sarf edersek, ahiret hayatının ilk mekanı olan kabirde, yalnız kalmayız.

Yazımızı, Peygamberimiz (sav)’in hadisi şerifleriyle bitirelim.

“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur”

“ölüyü (Mezara kadar) üç şey takip eder. Ailesi, malı ve Ameli. Bunlardan ikisi geri döner, birisi Onunla kalır. Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır”

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN


[1] Ankebut suresi 29/57

[2] Feyzül-Kadir, C. 2, s. 12 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.