Geçenlerde bir televizyon programında Ebubekir Sifil ve Caner Taslaman’ı karşı karşıya getirmişler. Medyada özellikle mesele din olduğunda ve rijit tartışmalar kendisini gösterdiğinde reytingin artacağı beklentisinden olsa gerek, biri gelenekselci biri de modernist olarak bilinen iki ismi seçme işi özellikle yapılmış görünüyor. Görüşler, tartışmalar bir yana programa damgasını vuran şey “deve sidiği” olmuş. Doğrusu ben programı seyretmedim (zaten bu tür programların hiçbirini seyretmiyorum) ama ertesi gün internette haberler arasında dolaşırken rastladım.
Habere göre Taslaman, Hz. Peygamber’e nispet edilen bir hadise dayanarak, “rivayetçi” olduğu yargısından hareketle Sifil’e kendisinin programa getirdiği deve sidiğini içmesini istemiş. Bu haberi okuduğum andan itibaren yapılan hareketin bende oluşturduğu iticiliği anlatamam. Burada kimin haklı olduğu hiç önem taşımıyor. Önemli olan dinin nasıl bir dil ve düzeyde tartışıldığı.
İslam düşüncesinin aktüel tartışmalarında çok kaba bir biçimde iki ana kategori görünür. Bunlar gelenekselci ve modernist yaklaşımlar şeklinde tesmiye edilir. Gelenekselciliği savunanlar, sözgelimi Fazlurrahman gibi modernist olarak nitelendirdikleri şahsiyetlere saldırırlar. Kendilerini modernist olarak görenler de gelenekselcilerin ele alınacak tarafını bırakmazlar. Bunun en tipik göstergelerinden birisi; bugün takım tutar gibi Gazali ya da İbn Rüşd tarafını savunmak olarak tecelli ediyor.
Doğrusu İslam düşüncesiyle ilgilenen birisi olarak, bu kategoriden herhangi birisi içine sığdığımı düşünmüyorum. Bir kere geleneksiz, kapsamlı, tutarlı ve sağlam bir İslam düşüncesi üretmenin imkanı yoktur. Batı’da bugün söz söyleyen ilim adamı ve filozoflar, tezlerini Aristo’ya kadar geri götürecek bir gelenek içinde konuşmaya özen gösterirler. Ancak gelenek aynıyla tekrar edilemez. Bizim gelenekselcilerin de en büyük yanılgısı budur. Onlar geleneği aktararak, problemi halledeceklerini düşünmektedirler. Dolayısıyla bugün için tüm geleneğimizin yeniden kritik edilerek bugünde karşılıklarının aranması sağlıklı bir yol olacaktır. Dinin kurucu metinlerinden olan Sünnet’in burada daha çok projeksiyon geliştirme fonksiyonunun altı çizilmelidir. Bundan sonra geçmiş ulemanın yazdığı metinlerin, yeniden eleştirilerek ve kritik edilerek değerlendirilmesi esas olmalıdır. Ayrıca gelenekselcilerin bir handikapı da, bugünün dünyasını anlama noktasında zorlanmalarıdır. Zira on birkaç yüzyıldır meydana gelen değişimler ve farklı alanlardaki birikimler, bugünü ciddi olarak anlamayı ve anlamlandırmayı; arkasından dinle bu anlam dünyası arasında ilişkiler kurmayı gerektirmektedir.
Bir kısım modernist yaklaşımların handikapı, geleneği tamamen atlayarak bugünü inşa etmeye çalışmalarıdır. Modernistlerin üç türlü problem vardır. Birincisi, bizim bugün üzerinde durduğumuz İslam düşüncesi, tarihin içinden süzülerek gelen ve bizim düşünce dünyamızı etkileyen birikimlerdir. Bu birikimleri yok sayamayız; zira düşünce bir birikime dayanır. İkincisi, geleneği yok saydığımızda, bugünü inşa edeceğimiz merkez de kaybolmaktadır; buradan anlaşılacağı üzere düşünce boşlukta üretilmez. Üçüncüsü, kendi kavramlarını üretme noktasında zorlanmaktadırlar.
Şimdi televizyon programı üzerinden konuşacak olursak, dini bu dil ve düzey üzerinden tartışmanın en başta İslam’a zarar verdiğinin bilincinde olmak gerek. Sifil’in tüm yaklaşımlarını haklı buluyor değilim; kendisinin daha çok evrensel düşünce dünyasına dikkatini yöneltmesi faydalı olacaktır. Ama Taslaman’ın böyle bir icraata imza atması hiç uygun bir hareket görünmüyor. Üstelik Taslaman kökten bir ilahiyatçı olmadığından, geleneksel birikimlerle mesafeli bir görüntü de vermektedir. Geleneksel ve modernist yaklaşımları ayrıca geniş olarak tartışmak gerekiyor ama şöyle bir cümleyle bitirelim:
Olmadı Caner Taslaman
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…