Analiz

ÖLMEMEK GİBİ BİR ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ YOK

İnsan ölümü hiç aklına getirmek istemese de bir gün, “Her nefis ölümü tadacaktır” ilahi emrine muhatap olacak. Bunu bilmesine rağmen insan, hiç ölmeyecekmiş gibi sanki bu dünyada baki kalacakmış gibi debdebeli hayatına devam ediyor. Sevgi ve merhametten uzak sekülerizmin dayattığı bu hayat, emin olun ki bir gün gelecek ve bizim için de son bulacak. Sonra… Bizim pekte aklımıza getirmediğimiz ya da getirmek istemediğimiz ahiret hayatı başlayacak.

Yüce Rabbimiz bizleri bu konuda şöylece uyarmaktadır:

 “O gün bazı yüzler aydınlanacak, bazı yüzler de kararacaktır. Yüzleri kararanlara gelince (onlara denilecek ki:) “İman ettikten sonra küfre mi girdiniz? Kâfir olmanıza karşılık azabı tadın (bakalım)!” (Âl-i İmran 106)

Artık bu dünyadan göçüp gittikten sonra, “ben özgür yaşamak istedim, benim aslında dedem de hacıydı, hatta babaannem başını bile örterdi” gibi mazeretlerin arkasına sığınamayacağız. “Ama Laiklik vardı ben onun için dine yönelmedim, din işi ayrı devlet işi ayrıydı” hiç mi hiç diyemeyeceğiz. Desek bile bunlar, Allah’ın huzurunda mazeret olarak kabul edilmeyecek.

Dünyada yaptığımız ya da yapmadığımız bütün işlerden sorguya çekileceğimiz hesap gününde, azalarımız bile dile gelerek bizim aleyhimize şahitlik yapacaklardır. Bu konuda da yüce rabbimiz; “Gün gelecek, dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları bütün kötülükleri tek tek bildirerek, aleyhlerinde şahitlik edecektir.” (Nur,24) buyurmaktadır.

Bu girişten sonra, her Müslümanın şu soruyu kendisine sorması gerekir, notumuzu da buraya düşelim:

“Özgür yaşam adı altında şeytanın esaretine girmiş bizler, bu dünyada pekte farkına varamadan işlediğimiz, gıybet, göz zinası, el zinası bilumum işlediğimiz haramlar gibi günahlarımızın, bu dünyada ve ahiret hayatımızda aleyhimize olduğunu görmekten bile aciz olduğumuzu ne zaman anlayacağız?”

Bu kadar hengâme içinde anlayabilir miyiz bilmiyorum…

Ama anlamak zorunda olduğumuzu çok iyi biliyorum…

Bir tarafta televizyon ve diziler, diğer tarafta internet… Bunlar yetmiyormuş gibi spastik bir eğitim sistemi ve ateist ve deist yetişen bir nesil…

Dünyalıklar uğruna yetiştirirken pekte önemsemediğimiz deist ve ateist nesil, bir veba gibi toplumun bütün hücrelerini sardığında çok geç olacak.

Filanca futbolcunun hayatı ve attığı goller kadar imanın şartlarını ve gerekliliğini bilmiyoruz… Falanca şarkıcının konserlerini ve hayatını bildiğimiz kadar, Peygamberimiz (sav)’in hayatıyla ilgilenmiyoruz… İşin en kötüsü de bütün bunları, özgürlükler ve modernizm kılıfına büründürerek yapıyoruz. Dolayısıyla da modernizmin ne olduğunu da bilmediğimiz ortaya çıkıyor..

Yüce Rabbimiz, bu tür insanları bizler için bakınız ne de güzel tanımlayıvermiş:

“Bunlar öyle kimselerdir ki ahiretlerini dünya hayatı karşılığında satmışlardır. Onlardan azap hafifletilmeyecek, onlara yardım da edilmeyecektir.” (Bakara 86)

Pekiyi kim bu ahiretini dünya hayatı karşılığında satanlar?

Hafazanallah, bu kimseler içinde biz de var mıyız?

Aslında Müslümanların kendi kendini test etmesi gereken noktada burasıdır.

Tabii ki de Müslümanlık kiloyla ölçülen bir şey değildir ama her Müslüman’ın “benim Müslümanlığım ne kadar gelir kaç okka çeker?” diye muhasebe yapması gerekir. Her Müslüman bunu yaparken de dünya ve dünyalıklara ne kadar tamah ettiğine dönüp bakmalıdır.

Bu muhasebeyi yani nefs muhasebesi yapacak olan herkese mihmandar olabilecek, kendi kafasında ki terazisini dirhem şaşmadan doğru tarttırabilecek muhteşem bir ayeti sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Kadınlara, oğullara, yüklerle altın ve gümüş yığınlarına, iyi cins salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere olan düşkünlük isteği insanlara câzip gösterildi. Bunlar, dünya hayatının geçici birer metâından ibarettir. Asıl varılacak güzel yer, Allah yanındadır.” (A’li İmran 14)

Buyurun size nefis muhasebesi yapabileceğiniz ayeti kerime… Hadi şimdi bu ayeti kerimeden yola çıkarak soralım:

“Bizler çoluk çocuğumuz için dünyalıklarını ve geleceklerini düşündüğümüz kadar ahiretlerini de düşünebiliyor muyuz? Dünyanın geçici metaları bizim hayatımızın neresinde? Çocuklarımızın ve kendimizin hayatının merkezine Kur’an ve sünneti alabildik mi?

Yoksa benim dedem de hacıydı, babaannemde başını örterdi, ama şimdi özgürlük var” gibi saçma sapan sözlerle kendimizi avutmaya devam mı ediyoruz?”

Unutmayalım, bir gün gelecek ve ölmemek gibi bir özgürlüğümüzün olmadığını anlayacağız! Güya özgürlükler içinde yaşadığımızdan dolayı da, ölmemek gibi bir özgürlüğümüzün olmadığını anladığımızda çok zorlanacağız çoook! Çok pişman olacağız çoook!

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN

 

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

6 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

7 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

11 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

12 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

13 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

13 saat ago