“ÖNCELİKLER FIKHI”NDAN “DENGELER FIKHI”NA

Abdullah Yıldız

İki haftadır Yusuf el-Karadavî’nin Öncelikler Fıkhı” kitabından yaptığımız paylaşımlar şu noktaya geldi: ‘Öncelikler kıstasını belirlemedeki bozulma sonucu ümmetimiz, büyük şeyleri küçültmeye, küçükleri büyültmeye, önemsizi önemli görmeye, önemliyi basite almaya, ilkin yapılması gerekeni sona, sonda yapılması gerekeni başa almaya, farzları ihmal edip nafilelere düşkünlük göstermeye, küçük günahlardan korunma konusunda dikkatli olurken büyük günahları önemsememeye başladı… Bütün bunlar ümmeti öncelikler fıkhına şiddetle ihtiyaç duyar hale getirdi… Konu doğru anlaşılırsa ümmetin aklı ve kalbi tatmin olacak, basireti aydınlanacak ve böylece iradesi işlerin en hayırlısına yönelecektir.’

Üstada göre Öncelikler Fıkhı’nın Dengeler Fıkhı (Fıkhu’l-muvâzenât) ile yakın irtibatı vardır: “Dengeler Fıkhı”nın dayandığı en önemli unsurlar: 1-maslahatlar, menfaatler veya meşru nimetler arasında denge kurmak; 2-mefsedetler, zararlı şeyler, yasak olan şerli şeyler arasında denge kurmak; 3-çatışma halinde maslahatlar, mefsedetler veya meşru nimetler ve şerli şeyler arasında denge kurmaktır.

1Maslahatlar, usûl-i fıkıh alimlerince zarûriyyât, hâciyyât ve tahsîniyyât şeklinde üç temel aşamadır:

Zarûrî maslahatlar; kendileri olmadan yaşama imkânı bulunmayan şeylerdir.

Hâcî maslahatlar; kendileri olmadan da yaşanabilen ancak zorluk ve meşakkat çekilen hususlardır.

Tahsînî maslahatlar ise hayatı güzelleştiren ve süsleyen şeylerdir. Örfte buna kemâliyyât adı verilir.

Dengeler fıkhı ve buna bağlı olarak Öncelikler fıkhı, zarûriyyâtı hâciyyâta ve elbetteki tahsîniyyâta; hâciyyâtı da tahsîniyyâta ve mükemmilâta takdim etmemizi gerektir.

Âlimlerimize göre zarûriyyât beş tanedir: Din, can, nesil, akıl ve mal. Bazıları bunlara ırzı da eklerler. Din, zarûrî maslahatların ilki ve en önemlisidir; diğerlerinin tamamından önce gelir. Can da diğerlerinden önceliklidir. Maslahatlar arasında bir denge sıralaması yapıldığında şöyle denilir: Kesin olan maslahat zan ve şüpheye dayalı olanın, büyük olan küçük olanın, toplumunki ferdin, çok olan azın, devamlı olan arızî, geçici ve bitecek olanın, esas ve öz olan şekil ve ayrıntı kabilinden olanın, ileride gelecek güçlü maslahat halihazırdaki zayıf maslahatın önüne alınır. Resûlüllah (s.a) Hudeybiye barışında, öz, esas ve geleceğe yönelik maslahatları bazı şeklî ve itibarî maslahatlara tercih etti; ilk bakışta Müslümanların zararına olduğu hissini veren bazı şartları kabul etti: “Muhammed’ur-resûlüllah” imzası yerine “Muhammed b. Abdullah” ile yetindi. Böylece İslam davetini yaymak ve dünya liderlerine ulaştırmak için zaman kazandı…

2Mefsedet ve zararlı şeyler de farklılık arzeder. Buna göre, zarûrî bir maslahatı işlevsiz bırakan bir mefsedet, hâcîyi işlevsiz bırakanla, hâcîyi işlevsiz bırakan da tahsînîyi işlevsiz bırakanla aynı değildir. Kezâ mala zarar veren mefsedet cana zarar verenle, bu ikisine zarar veren de din ve inanca zarar verenle aynı değildir. Mefsedetler hacim, sonuç ve tehlike bakımından da farklıdır. Buradan hareketle İslam hukukçuları, bunların en önemli hükümlerini tespit eden bazı kurallar oluşturdular: “Zarar ve mukâbele bi’z-zarar yoktur”, “İmkân nisbetinde zarar giderilir”, “Zarar kendi gibi ya da kendisinden büyük bir zararla giderilmez”, “İki zararın en hafifi ve iki şerrin en ehveni işlenir”, “Daha büyük zararı defetmek için daha küçük olana katlanılır”, “Genel zararı defetmek için özel zarara katlanılır”

3-Bir işte maslahat ve mefsedet veya zarar ve menfaat birlikte bulunursa bunlar arasında karşılaştırma yapıp gâlip ve çoğunluk olana itibar etmek gerekir. Çünkü bir şeyin çoğunluğu o şeyin tamamının hükmünü alır. Bir şeyde bulunan mefsedet, menfaat ya da maslahattan fazla veya gâlip olunca, mefsedeti gâlip olduğundan, taşıdığı az menfaat dikkate alınmadan o şeyin yasaklanması gerekir. “Sana şarap ve kumar hakkında sorarlar. De ki: “Onların ikisinde de hem büyük kötülük hem de insanlar için bazı yararlar vardır ancak yol açtıkları kötülük sağladıkları yarardan daha büyüktür.” (Bakara, 2/219)

Bir şeydeki menfaat daha büyük ve galip olunca, taşıdığı az mefsedet hesaba katılmayıp o şey câiz ve meşru sayılır. Konuyla ilgili bazı kurallar: “Mefsedeti bertaraf etmek maslahatı elde etmeden önce gelir”, “Büyük maslahat yüzünden küçük mefsedet bağışlanır”, “Devamlı maslahat sebebiyle sonradan ve geçici mefsedet bağışlanır”, “Şüpheli olan mefsedet dolayısıyla kesin olan bir maslahat terk edilmez” (s.53-55). Dengeler fıkhı pratik hayatta özellikle de siyaset-i şer‘iyye konusunda büyük önemi haizdir.

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

2 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

2 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

6 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

7 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

8 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

8 saat ago