Dr. Vehbi KARAKAŞ
Yıllar önce kaleme aldığım bir makalenin başlığı şu idi: “Ormanlar değil, imanlar yanıyor.”
Bu makale ile demek istemiştim ki: İmanlar yandığı için ormanlar yanıyor. Çabuk olun önce imanlardaki yangını söndürün. İmanlardaki yangını söndürürseniz, ormanlarınız yanmaz. Çünkü ormanı yakan insanın imanı yanmamış olsaydı, ormanı yakmayacaktı.
İmanı ona diyecekti: Allah’tan kork, milyonlarca canlının hayatına kıyma. Kimseler seni görmese de her yerde hazır ve nazır olan Allah seni görüyor. Allah’ın kameraman melekleri yaptığını kaydediyor. Allah’ın kitapları, incitme ki incitilmeyesin, diyor. Allah’ın peygamberleri, merhamet etki merhamet göresin, diyor. Ahirete iman esası: Yakma ki cehennemde yanmayasın, etrafına cenneti yaşat ki ebedî cennette yaşayasın, diyor. Kadere iman esası hür iradenle yaptıklarının ve yaktıklarının hesabını vereceksin, diyor.
Eğer ormanları yakanların imanları yanmamış olsaydı, imanın bu altı esası onlara işte bunları söyleyecek, ormanı yakma cinayetinden onları vazgeçirtecekti. Öyleyse her şeyden önce imanlardaki yangını söndürmek lazım. Bu da ancak imanla ve güzel ahlakla, şefkatle ve merhametle terbiye edilmiş eğitim ve öğretimlerle mümkün olacaktır. Eğitimimiz bu iman ve bu ahlakla eğitilsin de daha fazla canlar, civanlar, ormanlar ve yürekler yanmasın.