Akşam yemeğimi yiyip çayımı içerken, TV kanalının birinde ki haber midemi bulandırmaya yetti.
Haberde İstanbul’da bir mesire alanından etrafa saçılan çöp görüntüleri yer alıyor ve piknikçilerin ormanı kirlettiğinden bahsediliyordu.
Tiksindim..
Yanlış anlamayın çöplerden değil…. Bunu yapan insanlardan tiksindim ve bir anda insanlığımdan utandım… “İnsanım” diyen hiç kimsenin bunu yapamayacağını düşündüm.
Oksijen üreten ve nefes almamıza yarayan, sıcak günlerde serinlemek için gölgesini aradığımız, yağmurların yağmasını sağlayan ve sayamayacağımız birçok faydası olan bu güzel ormanlara çöp yığınları bırakmak, insanlıktan nasibini almamak demektir.
İstanbul’da ki ormanlar ve mesire alanları böyle de diğer bölgelerde ki farklı mı? Maalesef farklı değil. Konu açılmışken, bu konuda ki onlarca hatıramdan bir tanesini sizinle paylaşmak istiyorum.
Ormanları seven ve zaman zaman da pikniğe ve kampa giden biri olarak, yolumuz Kütahya enne barajına düştü. Girişte görevliler bize büyük bir çöp poşeti verince sevinmiştim. Öyle ya ormanları temizlemek ve temiz tutmak ve medeniyetin göstergesiydi.
Mesire ve kamp alanı olarak mükemmel özelliklere sahip olan enne barajı, oraya vardığımızda oldukça kalabalıktı. Biz çadırımızı kurarken, akşam olması ve güneşin batmaya başlaması sebebiyle insanlar yavaş yavaş alanı boşaltmaya başlamışlardı.
Bizler arkamızı döndüğümüzde ise, insani duygular taşıyan hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir görüntüyle karşılaşıvermiştik. Her taraf çöp doluydu… İnsanlar, görevlilerin verdiği büyük poşetlere çöpünü toplayıp 50 metre uzaklıktaki çöp konteynerlerine atamamışlardı.
Bendeniz yine tiksindim, yine sinir kat sayım arttı…
Zira yüce rabbimizin bizler için yarattığı bu güzellikleri kirletmek demek, Allah’a isyan etmek demekti. Ormanları kirletmek demek, insanın kendi kendine ihanet etmesi demekti
En’am Suresinin 99. Ayeti kerimesinde yüce rabbimiz ne kadar da güzel buyurmuş:
“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.”
Ormanları kirleten ve hatta kundaklayan gafillere bir hatırlatmamız olacak. “Ormanlar yok olursa, insanlık yok olur”
Şaban Doğan
MİRATHABER.COM
ORMAN İSTANBUL MESİRE KAMP ALANI