Mirat Haber Ajansı
Son araştırmalara göre, Balkanlardan Baltık Denizi’ne uzanan Orta Avrupa’da aşırı kuraklıkların çok daha sık görülmesi muhtemel. Küresel sera gazı emisyonları güçlü bir şekilde artarsa, kuraklık yedi kat daha kuvvetli gerçekleşebilir. Kuraklıktan etkilenmesi muhtemel mahsul alanları da artacak ve hızla yükselen CO2 seviyeleri bu yüzyılın ikinci yarısında Orta Avrupa’da neredeyse ikiye katlanarak 40 milyon hektardan fazla tarım arazisini yok edecek. Orta Avrupa, 2018 ve 2019’da kaydedilen en büyük ve en zararlı kuraklığını yaşadı. Dönem, kıtada kaydedilen en sıcak üç yaz döneminden ikisini yaşadı. Yazlar da ortalamadan çok daha kuruydu ve bölgenin yarısından fazlası şiddetli kuraklık koşullarına maruz kaldı. Bu iki yıllık aşırı kuraklık boyunca nehirler ve su yolları kurudu, mahsuller yitirildi ve yangınlar arttı. 1949 ve 1950’de kayıt altına alınan diğer kuraklık, üçte bir daha küçük bir alanı etkiledi.
Almanya, Avusturya, Polonya, Macaristan, Çekya, Slovakya, İsviçre, Slovenya gibi ülkeleri ilgilendiren bulgular, gelecekteki karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik önlemlerin alınmasının, Avrupa genelinde birbirini takip eden daha sık kuraklık olayları riskini azaltabileceğini göstermektedir. Dünya genelinde sera gazlarını azaltmak için çabaları arttırmak ve aynı zamanda iklim değişikliğine uyum stratejileri ile uğraşmak gerekiyor. Uzmanlar, sera gazlarındaki güçlü düşüşlerin, bu tür aşırı kuraklıkların sıklığını çok alt düzeye düşüreceğini söylüyor. Çalışma, bir kez daha, ekosistemlerin işlevselliğini korumak ve gelecek nesillere su temini sağlamak için acil iklim eylemi ihtiyacını vurgulamakta.