Ortodoks ekonomi; mevcut uygulamada tercih edilen, zihinsel kodlarını batıdan alan, tavşana kaç tazıya tut diyen para ve maliye politikalarının bileşkesidir. Bu kuramlar aktif olarak 1.Dünya savaşından bu yana günümüze kadar devletlerin temel politikaları olarak küresel ekonomi aktörleri tarafından uygulanmış ve uygulanmaya devam etmektedir.
Bu süreç içerisinde ne dünya genelinde kan ve göz yaşı durdu, nede toplumların refah düzeyi arttı. Halkların seçtiği insanlar meğerse halkın seçmesinden önce seçiliyor, vitrine konuyor ve sonra seçilmeleri için gerekli senaryolar uygulanıyor. Sahnede elbette yapay bir kayıkçı kavgası çıkartılıyor, bu kavgayı seyreden halklardan; istenilen doğrultuda istenilen kişilerin seçilmesi sağlanıyor.
Toplumda algı oluşturma ve bu algıyı yönetme konusunda çok büyük paralar harcayarak, toplumsal kutuplaşmalara zemin oluşturuluyor. Bu vesileyle sahnelenen oyunun sürdürüldüğünü görüyoruz. Sonuç her zaman halkın aleyhinde, belli bir zümrenin lehine devlet eliyle gerçekleştiriliyor.
Burada toplumsal barışın gerçekleşmesi için; ekonomik temel kuramların milletin aleyhinde tatbik edilme sürecini gören aydınların, farklı düşünceleri dikkate alınmadan, topluma karşı olan sorumluluklarını büyük bir birlik içerisinde ortaya koymaları gerekir.
Gücünü toplumsal ayrıştırmalardan alan ve adaletsizliğin temel kaynağı uygulamadaki ekonomik para kredi sistemine karşı, bütün aydınlarımızın mücadele etmeleri gerekir. (Bu ifademiz bu minvalde bir davet niteliğindedir)
Bir toplumda tercih edilen ekonomik politikalar çözüm getirmiyorsa, çözümün ilk adımı o ekonomik politikadan vaz geçmek olacaktır.Bir şeyi değiştirmek istediğinizde, öncelikle onu sürdürmekten vaz geçmeniz gerekir. Hem sürdürecek hemde değiştireceğinizi söylemek, hangi gerekçelerle olursa olsun inandırıcı olmayacaktır. Çünkü aldığınız ekopolitik kararlar, yönettiğiniz milletin bütün hayatını etkiler niteliktedir.
Toplumsal bir kalkınmanın temel hareket noktasının, tercih edilen kalkınma modelleri ile gerçek bir kalkınmanın aleyhinde yol alması, tamamen bir tercih meselesidir. Okullarda Ortodoks politikaların öğretilmesi şüphesiz sistem kurucularının, yöneticilerinin en güç aldığı yerdir.
Sistem; kendine sürekli taze kan buluyor, onları kendini savunacak makamlara getiriyor, çözüme odaklı sözde önerilerin, hipotezlerin ötesine geçemeyen varsayımları, reel ekonomiye tatbik ettiriyor.
İç içe kurgulanmış ve bir birine bağımlı çözüm odaklı olmayan Ortodoks kuramları, sürdürülebilir bir bağımlılığı sürekli borçlanma modeli üzerinden gerçekleştirerek, bugün tatbik edilen iktisadi önerileri içerir.
Daha önceki yazılarımızda Yeni Ekonomik Programa değinmiş, temel üç unsurunu öne çıkarmış, bunların uygulanması durumunda, oluşacak tahribatların gerçek manada krize yol açabileceğini ifade etmiştik.
Bizim baktığımız yer, bu programı hazırlayıp hükumetimizin önüne koyan kripto bürokrasinin baktığı yer değildir.Onların önerdiği Ortodoks politik önerilerin saç ayaklarından biri olan sıkı maliye politikası; yatırımları kısacaksın, vergileri arttıracaksın, faizleri arttıracaksın şeklide Yeni Ekonomik Programda yer aldı. Bize göre bu program hükümeti hedef almıştır.
Hükümletimiz bunu aynen uygularsa kendi ayağına kurşun sıkması demektir. Tabi eğer bu program 2021’e kadar söylenildiği gibi uygulanırsa.
Umarız küresel finansın sıkıştırmalarından bir kaçış taktiği olarak; alternatif model çalışmaları için atılan yada atılacak olan adımlara zaman kazandırmak için yapılmış bir hamle olarak karşımıza çıkar.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi