Sevgili kardeşlerim! Rabbimizin özellikle kadınlarımızın örtünmeleri ile alakalı ikinci ve örtünme şeklini daha bir belirginleştirici emri Nûr sûresinin 31. ayetindedir.
Nûr 31 İle Örtünme Buyruğu
Sevgili kardeşlerim! Rabbimizin özellikle kadınlarımızın örtünmeleri ile alakalı ikinci ve örtünme şeklini daha bir belirginleştirici emri Nûr sûresinin 31. ayetindedir. Bu ayetin ilk bölümü örtünmeye ilişkindir. İkinci uzun bölümü ise kimlere karşı örtünüleceği ve kimlere karşı örtünülmeyeceğini açıklamaktadır. Bu ayetin bizler için birinci derecede önemli olan kısmı ilk bölümüdür. Bu bölümde şöyle buyrulur.
“Ey İslâm’a muhatap olan kişi’! İman eden kadınlara bildir/açıkla: Onlar bakışlarını kontrol altına alsınlar; korkutucu bakmamaları gibi cinsel arzu ile de bakmasınlar.Onlar ferçlerini de korusunlar. Doğal olarak kendiliğinden görünür kısımları dışındaki vücut organları güzelliklerini açığa vurmasınlar.”
Kadınlar da Cinsel Odaklı Bakabilir
Biz hep erkeklerin cinsel odaklı bakabileceğinden hareketle konuşmalarımızı yapıyoruz. Oysa Rabbimiz burada mü’min kadınlara da cinsel arzuyla bakmamalarını ve ferçlerini korumaları emir buyuruyor.
Korunması emredilen Ferc, üreme organları ve yakın çevresidir. Yani onlar üreme organları ve yakın çevresini açığa vurur / gösterir ve görülür olmaktan, zinadan ve lezbiyenlikten korumakla yükümlüdürler.
Sevgili kardeşlerim! Örtünme ilgili bu emrin ‘söyle, bildir, açıkla” ifadesiyle başlaması insanları İslâm’a davet eder konumda olan her Müslüman’ın bu konuda görevli olduğunu gösterir.
Örtünme Emri Mü’min Kadınlaradır
Örtünme emri Mü’min kadınlaradır. Çünkü Allah’a ve ölüm ötesine inanan, Kur’ân’ın Allah’ın kitabı olduğuna iman eden ve Kur’ân’daki hayatımıza yön verici emir ve yasaklarnı kabullenen onlardır. Müslüman olmayan kadın elbette örtünme emrini yerine getiremez. Onun için emir Müslüman kadınlara veriliyor. Müslüman kadınlar eğer bu örtünme emrini yerine getiremiyorlarsa çok anlamlı ve kritik bir konumda olduklarının lütfen kavrasınlar.
Kadın Allah’a, ahiret hayatına ve Kur’ân’ın Yaradan’ın kitabı olduğuna inanmıyorsa tesettür emrini uygulaması olası değildir. Onun iradesini İslâm’dan, iffetten, onurdan yana kullanması fevkalade güçtür. Yaşadığımız seküler toplumda onlardan bu iradeli tavrı bekleme hakkımız yok. Ama mü’min kadınlardan, kızlarımızdan bekleme hakkımız vardır. Mümin kadınlar babaları, kardeşleri ve kocaları olarak bizi küçük düşürmemelidir. Aslında onların bizi küçük düşürmesi de önemli değil. İslâmi ölçülere riayetle giyinmeyen kadın kendini küçültür, kendi asaletine darbe vurur.
Örtülmesi Gereken Organlar
İslâm bilginlerinin Kur’ân ve Sünnet’ten anladıklarına göre kadınlar için örtülmesi gereken yerler Yüz, Dirseklerin yarısına kadar eller ve Topuktan küçük bir karış yukarısına kadar ayaklar dışında bütün vücuttur.
Bu 3 bölüm görülebilir ama bu 3 bölümün dışındaki vücut bölümlerinin örtülmesi Ku’anî emrin gereğidir. Zamanımız kısıtlı olduğu için ayrıntılara inmeksizin ifade edeyim:
Aziz Peygamberimiz şeffaf elbise ile kendisinin huzuruna gelen baldızı Esma’ya mübarek yüzlerini çevirmişler ve ona Müslüman bir kadının ergin olduktan sonra yüz ve elleri dışındaki vücut organlarını açığa vurması helal değildir, buyurmuşlardır.
Bildiğiniz üzere evrensel ibadetimiz olan le kadınların yüzlerinin açık olması Aziz Peygamberimizin buyruğudur. Peygamberimiz hiçbir şekilde yüzün kapatılmasına ilişkin bir emir vermemişlerdir.
Kur’ân-ı Kerim’de Hz. Musa’nın Hz. Şüayb’ın kızları ile ilgili söyleşisi ve Aziz Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma’ya ve eşi Ümm-ü Seleme’ye olan talimatlarının özeti yüzün görülebilir, dirseklerin yarısına kadar ellerin ve topuktan küçük bir karış yukarısına kadar ayakların açığa vurulabilirliğini göstermektedir. Çünkü İslâm hayat dinidir. İslâm’ın örtünme emrindeki amacı ahlâkidir, hayatı zorlaştırmak değildir. Şekil önemlidir ama asıl amaç da ahlâkidir.
Sevgili kardeşlerim ayetin devamında;
“O Mü’min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar.” buyrulur.
Bütün dünya toplumlarında ve bugünkü tahrife uğratılmış Tevrat’ta da örtünme emri vardır, İslâm öncesi Mekke’sinde de de vardı. Tarihi süreçte bütün özgür hür kadınlar başörtüsü takarlardı ama başörtüsünün uçlarını arkalarına atarlar, boyunlarını gerdanlarını ve göğüs çatallarını açığa vurarak bugünün sözüm ona modern kadınları gibi göğüslerini korumazlar, sakınmazlardı.
Rabbimiz bu emrini vererek Müslüman kadınların başörtüleriyle hem saçlarını hem boyunları, gerdanları ve de göğüs çatallarını örtmelerini emir buyurmaktadır.
Humurun Anlamı
Ayette başörtüler anlamına Humurkelimesi kullanılmaktadır. Humur Himar kelimesinin çoğuludur. Himar başörtüsü anlamına gelir. Birtakım insanlar Müslümanları yanıltmak için Himarın başörtüsü anlamına gelmediğini ileri sürüyorlar. Çünkü Hımar’da baş kelimesi geçmiyor diyorlar. Baş anlamına gelen bir sözcükle kullanılmadığı için Himara baş örtüsü denilemeyeceğini ileri sürenlere anlayabilecekleri Türkçemizden örnekler vererek hatırlatma yapalım. Kavuk, kalpak, sarık, takke, tülbent, yazma, yemeni vb.’de de baş sözcüğü geçmemektedir. Şapka, bere ve kasket gibi yabancı kökenli kelimelerde de baş sözcüğü geçmemektedir.
İnanırsınız veya inanmazsanız, kabul edersiniz veya etmezsiniz, uygularsınız ya uygulamazsınız ama bilinmelidir ki İslâm’da baş örtüsü dahil örtünme emri vardır. Bu konuda cezayı içeren zorlayıcı bir buyruk da yoktur. Çünkü Yaradan mesela zinaya ceza getirmiş, hırsızlığa ceza getirmiş ama örtünmemeye bir ceza getirmemiştir. Evet İslâmî esaslara dayalı toplumda haramlara karşı tavır konulur, haramlardan kaçınılması yolunda yoğun bir bilgilendirme ve yönlendirme yapılır ama bu ayrı bir konudur.
Sevgili kardeşlerim! örtünme emri namahremlere yani kendileriyle evlenilebilecek olan erkeklere karşıdır. Şimdi bakıyorsunuz kadınlar, camilere ve kabristanlara başlarını örterek giriyorlar. Cami duvarlardan ve halılardan müteşekkildir. Kabristanlarda da ölüler yatıyor. Duvarlara, halılara ve ölülere karşı örtünme yükümlülüğü yoktur. Örtünme yükümlülüğü yabancı erkeklere, yani kendileri ile evlenilebilecek erkeklere karşıdır. Bir de Kur’ân’ı dinlerken hemen başörtülerimize bürünüyoruz. Kur’ân-ı Kerim’e karşı da örtünme yükümlülüğü yoktur.
Açıklamaya çalıştığımız Nûr 31 ile örtünme emrini verirken ayetin sonlarına doğru şöyle buyrulur:
“Kadınlar vücut güzellikleri dikkat çeksin diye ayaklarını sertçe vurup halhallarını hareket ettirmesinler.”
Halhallar ve Yüksek Topuklu Ayakkabılar
Tarihi dönemlerde de halhallar vardı. Şimdilerde cinsel cazibeyi artıran yüksek topuklu ayakkabılar var. Sevgili kardeşlerim mesele sadece örtünme değildir. Örtünmenin amacı İslâmi kimlikli ve şahsiyetli olmaktır. Yaradan’ın buyruklarına itâatkâr olmaktır. Dişilikleri değil kişilikleri ön plana çıkarmaktır. Kur’ân-ı Kerim’de Libasü’t-Tekva denilen bir kavram vardır. Giyim ile alakalı bu kavram Araf Suresi’nin 26. ayetinde geçer. Takva elbisesi daha hayırlıdır buyuruyor Rabbimiz. Yani önce Takva elbisesi giyilecek onun üzerine de maddî elbisesi giyilecek.
Peki Takva ne demektir? Takva, İslâmi ölçülere göre imandır, İslâmi ölçülere göre yaşam tarzıdır. Fizik elbiseyi Takva elbisesi üzerine de giymeliyiz. O zaman örtünme ahlakiliği tam olarak sağlar.
Sevgili kardeşlerim bağlantıyı iyi kuralım Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de zinayı yasaklarken bize “Zinaya yaklaşmayın.”buyuruyor. Örtüsüzlük de zinaya yaklaştırıcı bir unsurdur. Bunun gibi Kur’ân-ı Kerim’de işveli konuşma da Ahzap Sûresi’nin 32. ayetinde yasaklanmıştır, ayrıca alımlı, çalımlı, cinsel bakışları vücut üzerinde odaklaştırıcı yürüme tarzı da Ahzap 34’de yasaklanmıştır. Peygamberimiz tarafından da erotik kokular sürünerek erkeklerin arasına çıkmak, gözlerden ırak beraberlikler de yasaklıdır… Estetik ameliyatlar da yasak kapsamındadır.
Örtünmenin amacı ahlâkî olduğu için, giysi vücudu örtücü, vücudun tabii rengini yansıtmayacak şekilde kalın olacak.
Nûr 60 İle Dolaylı Örtünme Emri
Ahzab 59 ve Nûr 31 ile yüz, eller ve ayaklar dışında bütün organların örtülmesini emrediliyor. Nûr 60 ile ise yaşlı kadınlara bir istisna getiriliyor:
“Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların, sözleri ve davranışları ile kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla Siyab’ını (günlük iş elbisesi veya cilbablarını) çıkarmalarında bir sorumlulukları/günahları yoktur. Ama Siyab’ını çıkarmayarak iffetli davranmaları kendileri içi gerçekten hayırlıdır. Allah her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilendir, ”
Yaşlı kadınların günlük elbiseleri veya cilbablarını çıkarmaları ahlaki mahsurlar doğurmayacak olsa da Siyab’ını çıkarmayarak iffetli davranmaları kendileri içi gerçekten hayırlıdır.
Sevgili kardeşlerim gariptir, yaşlı kadınlarımız kendilerine dinimizce müsamaha gösterilirken İslâmî ölçülerine uygun giyiniyorlar. Ama asıl ölçülere uygun giyinmesi gereken kızları ve torunlarına her halde söz geçiremiyorlar. Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Erkek Giysisinin Ölçüleri
Nur Sûresi’nin 30. âyet-i erkek giysisi ile ilgilidir. Şöyle buyrulur:
“Ey yükümlü insan! Mü’min erkeklere söyle cinsel arzulu bakmaktan bakışlarını korusunlar ve ön ve arkalarını gösterir, açığa vurur olmaktan ve de zinaya düşmekten korusunlar. Bu onlar için daha temiz olmaya uygundur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
Sevgili kardeşlerim erkekler üreme organları ve yakın çevresini yani uyluklarını, diz kapakları ve göbek arasını örtmekle yükümlüdürler, farz görevleridir. Ama kadınları cezbedecek giysi ve erotik kokular kullanmaları erkekler için de günaha sokacak derecede sakıncalıdır.
Sevgili kardeşlerim zamanımız 45 dakika idi ve doldu. Müsaadenizle erkek ve kadın giysisine ilişkin maddî ve manevî şartları kısaca arz ederek sohbetimizi bitirelim.
Elbise örtücü, sık dokulu ve geniş olmalı. Vücudun doğal rengini ve organların doğal hacmini belli etmemeli.
Müslüman kadınlar artık gâvur kadınlarını taklit ede ede benzeşmenin ötesine geçtiler, aynileşme felaketi yaygınlaşmaya başladı. Toplum örfüne göre kadın kadınca giyinmeli. Erkek de erkekçe giyinmeli. Dıştan bakıldığında bu ayırt edilebilir olmalı. Elbise sade olmalı, ama temiz ve sadeliği içinde güzel olmalı. Elbise İslâm dışı toplulukların giysilerini andırmamalı. Mesela Müslüman kadının giysisi Rahibe giysisini andırmamalı. Rahibeler neden örtülüdür biliyor muyuz? Örtünme emri Hz.Musa ve İsa gibi bütün Peygamberlerin tebliğlerinde var. Sadece Kur’ân’la tebliğ edilmedi.
Elbiseler Halâl kazançla alınmalı. Bakın bu konu üzerinde durmuyoruz, elbise helâl kazançlarla alınmalı.
Eğer Mesela rüşvet, faiz, içki, kumar, fuhuş işletmeciliği, aldatma ya da işe hakkını vermeme kazanç haramlaştırlır da bu haram kazançlardan elbise alınırsa giyilen bu elbiseler içinde namazlar da kabulü şayan olmaz, dualarında kabul edilmez.
Bakınız Peygamberimiz ne buyuruyor.
“Kişi dua ettim de kabul olunmadı diyor. Nasıl edilsin ki? Yediği haram, içtiği haram.”
Bir insan haram işleyerek topluma zulüm ederken yaradan katında derece kazanabilir mi?
Allah beni de sizi de korusun sevgili kardeşlerim elbise büyüklük duygusuyla giyilmemeli. Kibre götürücü marka düşkünlüğü yaygınlaştı. 20. Asrın putlarından biri de markalar oldu. Marka arabalar, giysiler ve telefon gibi aksesuarlar. Yani sırf ben üstünüm, ben farklıyım, ben yüceyim dedirtmek için giyiniyoruz. Marka düşkünlüğü için paralar harcıyoruz. İslâmi hassasiyetlerimizi yitirdik.
Yüce Rabbimden cümlemiz için dinimizin emirlerini ve yasaklarını uygulamada her birimize hassasiyet bahşetmesini niyaz ediyor sizlere kulca yaşamanızı sağlamanıza katkı verecek namaz emrini bir kez daha hatırlatıyorum benim aziz, güzel, sevgili kardeşlerim…
NOT: Bu yazı aynı başlığı taşıyan bir televizyon programımızın deşifresinin tashih edilmiş şeklidir.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi