islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4764
EURO
36,4423
ALTIN
2.951,48
BIST
9.375,01
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

ÖRTÜNMEK İSLAM’IN GEREĞİDİR VE CİHADDIR

ÖRTÜNMEK İSLAM’IN GEREĞİDİR VE CİHADDIR
18 Ağustos 2023 10:30
A+
A-

İslâm Dini ferdî, ve içtimaî/sosyal ahlâkı yücelten, hayatı fazilet ölçüleri içerisinde düzenleyen Hak Din’dir. 

Bu özellikleri sebebiyledir ki O, evlilik dışı cinsî iliş­ki olan zinayı ve zinaya götürücü fiilleri yasaklamıştır. Çıplaklık, arzulu bakışma ve âşıkdaşlık/flört gibi cinsî arzuları tahrik edici ve kalpleri şehevî heyecanlarla karar­tıcı davranışları haram kılmıştır.

Yazımızda/Hutbemizde cinsî duygulan taşıran, ruh güzelliği­ni gölgeleyen ve gayr-ı meşru münasebetlere yönelten bir ilâhî haram olarak çıplaklığı mevzu edineceğiz.

İSLAM AHLÂK DİNİDİR

İslâm ahlâk dinidir. Peygamberimizin bildirisine göre İslâm ahlakının özü ise Allah’tan, meleklerden ve insanlardan haya etmek; utanmaktır. Haya; insanda yaradılıştan var olan ve Yüce Dini’mizin inanılması gerekli esaslarına imanla güçlenen ve gelişen bir iç duygusu; utanma hissidir.

Çıplaklık, yaratılış düzenimize ve de dinimizin düs­turlarına göre açık bir hayâsızlıktır. Hayvanlara ve hayvanlaşmış insanlara has bir aşağılıktır.

Hayayı/Utannayı billurlaştıran İslâm Dini’nin çıplaklık konusundaki ölçülerini Peygamberimiz şöyle açıklamak­tadır:

Çıplaklıktan sakının. Zira Allah, kendisinden utanılmaya bütün insanlardan daha lâyıktır.

Aman çıplaklıktan korunun. Çünkü yanınızda an­cak tuvalete girdiğiniz ve bir de cinsi temasta bulundu­ğunuz zaman sizden ayrılan (amellerinizi tespitle vazi­feli gözcü ve koruyucu) melekler vardır. Onlara saygılı ve hayâlı olunuz da çıplaklıktan sakınınız.»

«Sizden biriniz yıkandığı zaman açıkta yıkanmasın. Bir şeyle örtünsün.»

«Sizden biriniz karısıyla cinsî münasebette bulun­duğu zaman da örtünsün..»] (1)

Manaları sunulan hadîslerden anlaşılacağı üzere İs­lâm Dini çıplaklığı yasaklamaktadır. Yalnız olduğumuz zamanlarda dahî Allah’tan ve meleklerden haya etme­miz öğütlenmektedir.

ÇIPLAKLIK İLKELLİKTİR

Çıplaklık tarihi asırlarda olduğu gibi asrımızda da İman Medeniyeti’nden yoksulluğun belirtisidir. İman Medeniyetinin düzeni olan İslâm’ın insanlar arası iliş­kilerde yasakladığı çıplaklık şüphesiz vücudun tama­mının açığa vurulması anlamındaki çıplaklık değildir.

İslâm Dininin diğer insanların bakışlarından korunmasını; örtülmesini istediği vücut organlarının açı­ğa vurulması çıplaklıktır ve biz müminlere haramdır.

a – Erkekler için göbek ve diz kapakları dahil gö­bekten diz kapaklarına kadar olan yerler örtülmesi ge­reken yerlerdir.

b – Kadınlar ve buluğa/ergenliğe  ermiş kızlar için örtülmesi gereken yerler eller ve yüz dışındaki bütün vücuttur.

Şüphesiz kadınların ve kızların eller ve yüz dışındaki bütün vücutlarını örtme mecburiyeti, namahrem/ yabancı er­keklere karşıdır.

Yabancı erkekler ise kadının bekârken veya dul iken kendisiyle evlenebileceği erkeklerdir.

Rabbimiz Kur’ân’ın Nur Sûresi’nin 31. âyetinde şöyle buyurmuştur:

«Ey Peygamber! Mümin kadınlara d söyle: Gözle­rini (haramdan) sakınsınlar, ırzlarını  korusunlar. (Yüz ve eller dışındaki) süs­lerini; (saç, boğaz, gerdan, kol, bacak ve kulak gibi tabiî olan güzelliklerini) açığa vurmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstüne koyup boyunları­nı örtsünler...»

Mevlâmız Ahzab Sûresi’nin 59. âyetinde ise şöyle buyurmuştur:

«Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle: (Toplum içine çıktıklarında; yaban­cı erkeklere muhatap olacaklarında) vücutlarını baştan aşağı örtecek örtülerini üstlerine salsınlar. Onların (inançlı ve namuslu olarak) tanınmalarına ve (bakışla; dille ve elle) incitilmemelerine en uygun olan tutum budur…»

Müslüman kadınların vakarlarım korumaları ve toplum ahlâkına katkıda bulunmaları için emrolundukları örtünmenin önemini vurgulayan hadislerinde Pey­gamberimiz şöyle buyurmuştur:

«… Kadın erginlik çağına eriştikten (balığa olduk­tan) sonra ondan yüz ve ellerinden başka bir yerin gö­rülmesi Helâl değildir.” (2)

Peygamberimiz mevzuumuzla ilgili diğer bir hadîslerinde de şöyle buyurmuştur:

« Cehennem’e gireceklerden iki sınıf insan vardır ki onları henüz görmedim. Onlar, giyi­nik (olan, fakat giysileri kollan bacakları, saçları ve gerdanları örtecek genişlikte olmadığı, vücudun içini gösterecek şekilde ince olduğu için) çıplak (gibi)dirler. Başları da (saçlarına yaptıkları işlemlerden saçlarına verdikleri şekillerden dolayı) deve hörgüçleri gibidir.

Onlar (Hak çizgisinin dışına) çıkıcı ve çıkarıcıdırlar. Onlar (cezalarını çekmeden doğrudan ) Cennet’e giremezler. Cennet’in kokusunu’ da alamazlar. Oysaki Cennet’in kokusu çok uzak mesafelerden alınır.» (3)

Dinimizin örtünme emrini uygulamış olmaları için Müslüman kadınların ve kızlarımızın aşağıda özet­lediğimiz şekilde giyinmeleri lâzımdır.

«Eller ve yüzün dışındaki vücudun bütün organla­rım örten, vücudun tabii rengini ve çizgilerini göster­meyecek şekilde kalın ve bol olan, gayr-ı müslim kadın­ların kendilerine has olan giysilerini andırmayan, top­lum örfüne göre erkek elbisesine benzemeyen, dikkatle­ri çekecek şekilde de süslü olmayan…»

Evet, kadınlarımız ve kızlarımızın böyle bir elbise giymesi lâzımdır. Bu elbise çarşaf, bol ve uzunca bir manto veya bir başka şekilde  olabilir.

ÖRTÜNME AHLAKÎ ÖLÇÜDÜR

İslâm Dininin emrettiği şekilde örtünme mümin kadınların yegâne değil fakat ana namus ölçüsü ve if­fet kriteridir.

Dinimizin yasalarına uygun olarak örtünmeme manasında çıplaklık ile namus bütünlüğü ve kalp temizliği manasına iffet arasında orantılı alâkalar vardır.

ÇIPLAKLIK ARTTIKÇA İFFET VE HAYA AZALIR

Bu sebepledir ki dünyamızın bütün ülkelerinde İslâmî inançtan yoksun iffetsiz kadınlar kadınlık cazibe­sini artırmak için çıplaklığa yönelirler. Fitnelerini vü­cutlarını teşhir ederek yayarlar.

İnsanların cinsî zaaflarından yararlanmak isteyen sömürücüler de kadının çıplak vücudunu sermaye edi­nirler.

Vücudun tabiî güzelliklerini ve cinsî yönden çekici uzuvlarını açığa vurmak kuşkusuz kokuşmuş bir top­lum geleneğinin, gayr-ı İslâmî bir aile terbiyesinin ve­ya bir iç bozukluğunun sonucudur.

İslâm’la çatışan açık giysilerini kadınlık cazibesini artırmak ve dişi olarak ilgi görmek amacıyla giymedik­lerini ileri süren kadınlarımız iddialarında samimi ise­ler neden Allah’ın rızasını kazanarak Cennet’e girmek, biz babaları, kardeşleri ve eşlerini de ızdıraptan kurtar­mak istememektedirler.

Bizler kabul etsek bile onların iyi niyetli olmaları, şehvet dolu bakışlara muhatap olmalarına, cinsî duy­guların tatmin aracı görülmelerine engel olabilir mi?  Toplum ahlâkının zedelenmesine mani olabilir mi?

Onlar, artık İslâmî örtünmenin kadının kadınlık manasına aranması bulunması ve erişilmesi gereken bir enginlik kazandırdığını, kadının açıldığı zaman imanını zaafa uğratmakla beraber kadınlık manasını da kaybet­tiğini anlamalıdırlar.

ÖRTÜNMENİN AMACI AHLÂKİDİR

İslâmî örtünme ahlâkî bir gaye taşıdığı içindir ki karın, göğüs, sırt ve baldırlar dışındaki vücut organ­larının babalar, kayınpederler, amcalar, dayılar, kardeş­ler, süt kardeşler, kardeş çocukları, öz veya üvey oğul­lar ve erkeklik duygusundan yoksun yaşlı hizmetçiler tarafından görülmesi dinimizde yasaklanmamıştır.

ÖRTÜNME İMAN ALAMETİDİR

İslâmî örtünme iman alâmetidir. Ruhumuz gibi vücudumuz üzerinde de Allah’ın hâkimiyetini kabul edişin belgesi olan bir ibadettir. Örtünme; çağımızın zulüm egemenliğine karşı ka­dınımızın cihadı, örtü de hürriyet bayrağıdır.

Yazımızı/Hutbemizi İslâmî hayayı destanlaştıran bir örnekle bitiriyorum.

İslâm saflarında savaşırken şehit düşen oğlu hak­kında sormak için örtülerine sımsıkı sarılmış olarak Hz. Peygambere gelen Ümmü Hallâd isimli Müslüman ka­dına Ashab-ı Kiramdan bir zat şöyle der:- (ölen) oğlundan sormak için böyle örtülerine bürünmüş olarak mı geldin? (Hayret!)

O da kısa ve Müslümanca şu cevabı verir:

Oğlumu kaybetti isem hâyâmı kaybetme­dim.» 4

Not. Bu yazı yaklaşık 45 yıl önce İstanbul Süleymaniye Camii Minberinden okunmuştur. Üslüp harfiyen korunmuş, yalnızca ara başlıklar konulmuştur.

1.Sırasıyla bak. İbn-ü Mâce, Hn. 1920; C. Sağir, 1/116; Kurtubî, 19/248; İbn-u Mâce, Hn. 1921; Kurtubî, 19/245.

2.cİbn-ü Kesîr,Tefsirül-Kur’ânil-Azim, 2/283; et-Tac, 3/168.

  1. et-Tac, 3/179.
  2. Ebû Davud, K.Cihâd B. Fezl-i Kıtalir-Rum… Avnûl-Mabud, 11/165.

 

 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.