islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4888
EURO
36,2725
ALTIN
2.958,62
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

ÖRTÜNMENİN AMACI KADINI TOPLUM HAYATINDAN DIŞLAMAK MIDIR? IV

ÖRTÜNMENİN AMACI KADINI TOPLUM HAYATINDAN DIŞLAMAK MIDIR? IV
9 Eylül 2023 10:00
A+
A-

Yukarıda değinildiği üzere amaç, yaratılış sebebimiz olan ibadetin, giysiye ilişkin olanını yerine getirerek Rabbimizin egemenliği önünde eğilmek, Cennetlerine girebilmektir. Bu ana gaye çizgisinde içgüdüleri aklın ve İslâm’ın kontrolüne alarak özgün bir şahsiyet oluşturmak, aileyi koruyarak genel ahlâka katkı sunmaktır.

Kadını toplum hayatından dışlamak, Allah’ın iradesine karşı çıkmaktır. Kadınların rûhî ve bedenî duyarlılığı sebebiyle ilgi duymadıkları alanlar vardır. Ama Kur’ân ve Sünnet yasalarıyla erkeklere açık, fakat kadınlara kapalı alanlar yoktur. İstisnalar da pek azdır.

Erkeklerin yükümlü kılındığı namaz, zekât ve hac gibi görevlerle, içki, kumar ve zina gibi yasaklarla onlar da yükümlüdür. Erkekler gibi onların da eşlerini seçme, özel şartları içinde boşanma ve ekonomik görevleriyle uyumlu mîras alma hakları vardır. Onların da üretime katılma, ticaret yapma, siyasi ve hukukî yönden kendilerini ve diğer Müslümanları temsil ve tasarrufta bulunma hakları, gereğinde savaşlara katılma görevleri vardır.

Hz. Peygamberin uygulamalarına aykırılıkla kadınların İslâmî kurallara bağlı olarak yapabilecekleri sosyal atılımları bir tarafa, Cuma ve Bayram namazlarına katılımlarını bile engelleyen yaklaşımlar, İslâm’ı değil sahiplerini bağlar. İnsanı en güzel kıvamda erkek ve kadın olarak yaratan ve onlara müşterek görevler yükleyen Allah’ın ve bütün insanlara gönderilmiş Elçisinin kadınlar aleyhine ayırım yapması mümkün müdür?

İslâm’ın kadınlar için ev merkezli bir toplum hayatını önerdiği söylenebilir. Bu da düşünebilen insanlığın büyük bedeller ödeyerek kavrayabildiği bir hakikattir.

Birilerinin İslâm adına, diğerlerinin de laiklik adına haklarını ve hürriyetlerini kısıtladığı İslâm kadını,İslâmî çizgiden ödün vermeden ayağa kalkmaya çalışmalıdır.

c- Kadın giyimi ile ilgili üçüncü âyet Nûr sûresinin 60. âyetidir.

Kadın giyiminin iman temelli ahlâkî bir konu olarak değerlendirilmesi gereğine işaret eden bu âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

Evlenme ümidi kalmamış yaşlı  kadınların sözleri ve davranışlarıyla kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla siyablarını çıkarmalarında sorumlulukları/günahları yoktur.Ancak her şeye rağmen (siyablarını çıkarmayarak)iffetli davranmaları kendileri için hayırlıdır.Allah her şeyi çok iyi işiten,çok iyi bilendir.”

SİYAB kelimesi Kur’ân’da elbise anlamındaki sevb’in çoğulu olarak geçmektedir.

Siyabını tertemiz kıl.” anlamındaki Müddessir sûresinin 4.âyetiyle, “ …Öğleyin istirahat için siyablarınızı çıkardığınız vakit…”anlamındaki Nûr sûresinin 58. âyetinden hareketle Siyab’ı kişinin günlük çalışmalarında ve insanlar arası ilişkileri sırasında giydiği elbise anlamına geldiğini söyleyebiliriz.Buna göre yaşlı kadınların elbiselerini çıkarmalarını iki şekilde anlayabiliriz.

a-İnsanların, öğleyin istirahat halinde iken    giydikleri çalışma elbiselerini çıkardıkları gibi onlar da elbiselerini namahremler(evlenebilecekleri) yanında çıkarabilirler.

b-Onlar,diğer genç kadınların namahremler arasında giymekle yükümlü oldukları hımarı da içine alacak şekilde Cilbablarını çıkarabilirler. Ancak çıkarmamaları daha ahlâkîdir.

 B- Erkeklerin Giysisi

Nûr sûresinin 30.yetiyle erkekler Ferc’lerini; ön ve arka organlarıyla yakın çevresini, kabul gören daha açık bir anlatımla göbekle diz arasını korumakla yükümlü oldukları için onların elbiselerinin, anılan bölgeyi örter nitelikte olması gerekir. Farz olan budur. Kadınların duygu sapmalarına sebebiyet vermeyecek şekilde giyinmeleri ise, haramlara yönlendirici olmama kuralının gereğidir. İslâm’la çelişmeyen örf de belirleyici unsurlardandır.

KADIN VE ERKEK GİYSİSİNDE MÜŞTEREK ŞARTLAR

a- Giysinin Giyenin Cinsiyetine Uygun Olması

Giyimin maddî şartlarından biri de Elbisenin örtülmesi gereken yerleri örtmesi gereği kadar, içinde yaşanılan toplumun örfüne göre, erkeğin giydiği elbisenin kadın elbisesine, kadının giydiği elbisenin de erkek elbisesine benzememesidir, bir diğer anlatımla karşı cinsler arasında benzeşmeye sebep olmamasıdır. Çünkü Peygamberimiz, «Kadın elbisesi giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadına Allah lanet etsin.» buyurarak Kur’ân çizgisinde yaratılış düzeni ile çelişen bu uygulamayı yasaklamıştır.11

Kadın giysileri gibi erkek elbiselerini içine alacak bir diğer mühim şart da elbiselerin canlı varlıkların resimleri ve motifleri ile desenli olmamasıdır

b- Elbisenin Yasak Kılınmayan; Helal Maddelerden Olması

Elbisenin helal maddelerden yapılmış olması,Kur’ân’ın genel bir ifadeyle yasakladığı ölü hayvan derileriyle, Sünnet’in yasak kapsamına aldığı yırtıcı hayvan derileri dışındaki maddelerden üretilmiş olmasıdır.12 Erkekler için getirilen bir diğer şart da onların giysilerin tabîi ipekten yapılmış olmaması ve altın takılar ihtiva etmemesidir. Çünkü Peygamberimiz, Kur’an doğrultusunda israf ve lüks türü haramlardan korunması gereken erkek yaratılışı ile çelişkili görerek ipek ve atın kullanımını erkeklere yasaklamıştır.

-Allah şanını artırsın- O, şöyle buyurmuştur:

Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helâl, erkeklerine haram kılınmıştır.”

“Dünyada ipek giyen kimse Ahiret’te giyemez.” 13

Peygamberimiz bir diğer hadislerinde altın yüzük takmayı da ateşten kora parmak sokmak olarak vasıflandırmıştır.

Bu sebeple meselâ mü’min tabiî ipekten üretilmiş gömlek giyemez. Altın yüzük, manşet ve kolye takamaz.

Ancak, erkek elbiseleri için yakalara, kollara ve diğer bölümlere ipekten süs yapılabilir.14

Harama konu elbiselerden kaçınmadıkça giyimde meşruluğa ve güzele ulaşılamaz.

c- Elbisenin Sadelik İçinde Güzel Olması

İslâmî giyimin maddî şartlarından biri de sadelik içinde güzel olması, bir diğer ifadeyle giyilen elbisenin vücuda uygunluğu ve renkleri arasında uyumluluğudur.

Vücuda oldukça büyük gelecek bir giysi ile renkleri canlı ve birbirine zıt olan giysinin güzel bulunmayacağı, muhatapların gözlerine dokunacağı, bakışları yoracağı ve hafife alınma nedeni olacağı bir gerçektir.

Bu sebeple vücuda uygunluğun ve renkler arası uyumun önemsenmesi gerekir. Giyimde örtünme yanı sıra güzellik de amaçlanmalıdır. Çünkü Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de bize, giysileri güzelleşmemiz için verdiğini açıklamaktadır

“Ey Âdem oğulları! Size açığa vuramayacağınız yerlerinizi örtmeniz ve güzelleşmeniz için nimet olarak giysi maddeleri ve onları kullanma bilgisi verdik…”15

Güzelleşmenin amaç edinilmesi gerektiği içindir ki Rabbimiz süs manasına da gelen zînet sözcüğünü elbise anlamında kullanarak kültür ocağı ve ibâdet yeri olan camilere süs nitelikli elbiselerle gidilmesini emretmiştir. 16

Kur’ân çizgisine uyarılarda bulunup öğüt veren Peygamberimiz de giyimde sadelik içeren bir güzelliği amaçlanması gerektiğine fiili örnekler vermiş, yönlendirmelerde bulunmuştur.

Hz. Ebul – Ehvas isimli sahâbi anlatıyor:

Döküntü bir elbise giyinmiş olduğum halde Hz. Peygamberin yanına geldiğimde Hz. Peygamberle aramda şu konuşma geçti:

— (Ya Ebul – Ahvas!) Senin malın var mı?

— Var Ya Resûlallah!

— Ne gibi malların var?

— Allah’ın bana verdiği deve, at, koyun, keçi… benzeri mallarım var.

—  (Ya Ebul – Ahvas!) Allah sana mal verdiği zaman, verdiği mal nimetinin izleri üzerinde görülsün.17

Elbisenin güzelleştirilmesi lüzumunu Peygamberimizin aşağıdaki emirlerinden daha açık bir şekilde öğreniyoruz:

«(Ey Mü’minler!) Sizler mü’min kardeşlerinizin yanına gidecek, ilişkiler kuracaksınız. Bu sebeple beraberinizde götürdüğünüz eşyanın bakımı ve temizliğine önem veriniz. Elbiselerinizi düzene sokup güzelleştiriniz ki insanlar arasında bir benek gibi dikkat çekenlerden olunuz. Şüphesiz Allah çirkinliği ve çirkinliğin benimsenmesini sevmez.» 18

Elbisenin sadelik içinde güzel olması konusunun özellikle kadınlarımız tarafından yanlış değerlendirilmemesine bilhassa değinmek isteriz.

Onlar giyimle ilgili açıklanan Kur’ân ve Sünnet’e uygunluk şartına özenle uyacaklar, giyimlerinde dişiliği değil İslâmî kişiliği ön plana çıkaracaklardır. İslâmî anlamda elbisenin sadelik içinde güzellik vasfını taşıması ile kadının dişiliğini belirginleştirici süs olma vasfını taşıması, ayrı ayrı şeylerdir.

Hiç şüphesiz cinsel bakışların kadın üzerinde odaklanmasına neden olacak giysiler giyilmesi haramdır.

Aşağıda sunacağımız hadis de, Nûr sûresinin 31.âyeti doğrultusunda haramlığın delilini vermektedir

Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor.

«Hz. Peygamber (s.a.) Mescit’de oturuyorken Müzeyne kabilesinden süslü elbiseler içinde alımlı ve çalımlı bir şekilde yürüyen bir kadın çıkageldi.

Bu kadını gören Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

— Ey insanlar! Kadınlarınıza (bakışları celbedecek ve onları hafif meşreb kadınlardan zannettirecek) süslü elbiseler giymeyi ve alımlı çalımlı bir eda ile mescitlere girip çıkmayı yasaklayınız…» 19

Sözü, Peygamberimizin konumuzu özetleyici öğütleri ile bağlayalım:

— Dinliyor musunuz, dinliyor musunuz, dinliyor musunuz? Giyimde sadelik îmandandır.»

İsrafa düşmeksizin, kibire/büyüklük duygusuna kapılmaksızın yiyiniz, giyiniz ve de tasadduk ediniz.  20

d- Elbisenin Kâfirlerin Elbisesine Benzememesi

İslâmî ölçülere göre giyinmenin maddî şartlarından biri de elbisenin Budistler, Yahûdiler, Hıristiyanlar ve Materyalistler benzerleri İslâm dışı topluluklardan birine ait özel giysilerden biri olmaması veya onlardan biri olunduğu çağrışımını yaptıracak derecede benzememesidir.

Çünkü Peygamberimiz, «İnançta, amelde, kılık-kıyafette bizden başkasına benzemek isteyenler bizden değildir.» buyurmuştur.. 21

Örtünme Emrine Aykırılık Nasıl Bir Günahtır?

Allah’ın ve Peygamberi Hz. Muhammed’in emirlerine uymak ibadet olduğu gibi aykırılık da günahtır. Örtünme Rabbimizi emrettiği ve Peygamberimizin açıkladığı bir emir olduğu için bu emre aykırılık da günaha girmektir.

Kur’ân günahları Kebâir, Hatîat-Seyyiat ve Lemem olmak üzere üç kısma ayırır. Peygamberimiz, büyük günahları, haksız yere insan öldürmek, zina yapmak,yemin ederek zimmete mal geçirmek, faiz almak, namaz kılmamak, zekât vermemek ve benzerleriyle örneklendirir. Bu sebeple örtünme emrini çiğnemeyi orta derecede Seyyiat-Hatîat türü günah olarak değerlendirebiliriz. Açıkladığımız Nûr sûresinin 31. âyetinin sonunda “Siz ey mü’minler! Hepiniz topluca tövbe edin/ günahlardan dönüp Allah’a yönelin.” buyrulması örtünme emrini yerine getirmemenin haram bir tavır olarak günah olduğunu göstermektedir. Örtünme sürekli bir ibadet olduğu gibi örtüsüzlük de sürekli bir günahtır

Giyimin maddî şartlarını, giysinin Kur’ân ve Sünnet buyruklarına göre başı ve vücudu örtecek ve ten rengini ve organların biçimini kapatacak şekilde sık dokulu ve geniş, giyinenin cinsiyetine uygun, helal kılınan maddelerden yapılı, sadeliği içinde güzel, bâtıl din ve ideoloji mensuplarının giysilerine aykırı olması şeklinde özetleyebiliriz.

Giyimin Manevi Şartları

İslâmî ölçülere göre giyinmenin yukarıda açıkladığımız maddî şartları yanı sıra manevî şartları da vardır. Bunları elbiseyi helâl kazançlarla almak ve kibirden korunarak giyinmek şeklinde açıklayabiliriz.

Elbiseyi Helâl Kazançla Almak        

İslâm, kazançları helâm ve haram olmak üzer ikiye ayırır. Yenilen gıdalar gibi giyilen elbiselerin de mutlaka katıksız helâl kazançlarla alınması gerekir.

Faiz, içki-kumar-fuhuş işletmeciliği, emeği sömürü, rüşvet ve aldatma gibi insanlara zarar verici çizgide sağlanacak haram kazançlarla alınacak giysiler, dıştan kaliteli ve güzel görünseler de gerçekte lekelidirler, giyilemeyecek ölçüde pistirler. Maddi pisliklere bulaşmış elbiselerle insanların beğenisi kazanılamayacağı gibi onlarla da kazanılamaz. Haram kazançlı giysilerle kabul olunur ibadet de yapılamaz.

-Allah şanını yüceltsin.- Peygamberimiz bu gerçeği bir hadîslerinde şöylece açıklamıştır:

«Üzerinden çıkarıncaya kadar haram kazançla alınmış elbise giyen kişinin namazı ve orucunu Allah kabul etmez.»1

Haram giysilerle erdemli halk ve de Hak katında çirkinleşenler nasıl güzelleşebilirler.

Elbiseyi Kibirden Korunarak Giyinmek

İslâmî ölçülere göre giyinmenin manevi şartlarından biri de elbiseyi kulca ve şükür duyguları içinde kibirden korunarak giymektir. Giyimi ibadet haline dönüştürecek de budur.

Ali Rıza Demircan

 

1- Nûr30, Mümtehine 12, Kasas 23.

2-Ebu Davud, Libas 34, Müslim, Hac 409, Tirmizi, Hac 18.

3-Taberi, Nûr 31, Ebu Davud Hn.1119, Avnül-Mabud 11/177, Tirmizi Libas 8.

4- Rağıb, El-Müfredat Hamere maddesi.

Baş anlamına gelen Re’s sözcüğü ile kullanılmadığı için Hımar’a başörtüsü denilemeyeceğini ileri sürenlere, anlayabilecekleri Türkçe’mizden hatırlatma yapalım.

Kavuk, kalpak, sarık, takke, tülbent, yazma, yemeni ve benzerlerinde de baş sözcüğü geçmemektedir.

Şapka, bere ve kasket ve gibi yabancı kökenlileri de baş sözcüğü ile kullanmıyoruz.Baş örtüsü türlerini içine alan Arapça Nasîf, Milhafe ve Lisam …gibi sözcüklerde de Re’s takısı yoktur.

5-Taberi Nûr 31, Ebu Davud Libas 33.

6- Müslim Libas 123, Tac 3/179.

7-M.Zevaid 5/136, Ebu Davud Libas 36.

8-Maide 5, Bakara 221.

9-Buharî, Cihad 65.

10-Araf 26.

11-Ebu Davud, Libas 15.

16- Maide 3, Ebu Davud, Libas 43.

17-Buhari, Libas 15, Tirmizi, Libas 1.

18-Fethül-Kadir 8/91.

15-Araf 26.

16-Araf 31.

17-Et-Tac 3/162.

18-Ebu Davud, Libas 25, Müsned 4/179-180.

19-İ.Mace Hn. 4001.

20-M.Mesabih, Hn. 4345.

21-Tirmizi Hn. 2696.

22- Nisa 31, Necm 32.

 

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.