Birinci Dünya Savaşı yıllarının İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un girişimi ve 1917 “Balfour Deklarasyonu” ile İngiliz Hükûmetinin aldığı “Filistin’de Yahudiler için bir millî yurt kurulması” kararı, Müslüman coğrafyanın kalbi Kudüs ve Filistin’de yaşayan kardeşlerimiz için işgal, sürgün, katliam ve gözyaşı anlamına gelen talihsiz süreci beraberinde getirdi. Bu mahut süreç 106 yıldan beri zulüm üstüne zulüm koyarak devam ediyor. O mübarek topraklara Yahudilerin girmesine izin vermeyen ve Siyonist lider Theodor Herzl’i huzurundan kovan Sultan Abdülhamid’in azli ve Cihan Harbi ile Osmanlı Devleti’nin inhitatının ortaya çıkardığı boşluk Siyonist-İngiliz şeytanî planının uygulanmasını kolaylaştırdı…
İşte böyle bir ortamda başladı İzzeddîn Kassâm’ın cihadı: Trablusgarp’ta önce Enver Paşa, ardından Ömer Muhtar ile işbirliği halinde İtalyanlara karşı, Birinci Cihan Harbinde de Fransız işgaline karşı savaşan Kassâm Filistin’de gelişen tehlikeyi görerek Siyonist-İngiliz ittifakına karşı profesyonelce direnişe geçti. İşte onun direniş öğretisi bugün Kassam Tugayları olarak bilinen mücahidler ordusunun esasını oluşturdu.
Muhammed İzzüddîn b. Abdilkādir b. Mustafâ el-Kassâm (1882-1935) Suriye’de Lazkiye’nin liman şehri Cebele’de doğdu. Babası medresede müderris ve şeriat mahkemesinde üye idi; aynı zamanda Kādirî tarikatının o bölgedeki mürşidi olarak tanınıyordu. İzzeddin on dört yaşında iken kardeşi Fahreddin ile birlikte Kahire’ye Ezher’e gitti: 1909’a kadar süren eğitimi sırasında Muhammed Abduh ve Muhammed b. Abdülmâlik el-Alemî gibi hocalardan faydalandı; M. Reşîd Rızâ, İzzeddin Alemüddin et-Tenûhî, Züheyr eş-Şâvîş ve Ali et-Tantâvî gibi şahsiyetlerle dostluk kurdu. Cebele’ye dönünce babasının medresesine müderris oldu; ayrıca Mansûrî ve İbrâhim b. Edhem camilerinde vâizlik yaptı. Kassâm, İtalyanların Libya’ya saldırmasına karşı (1911) önce gösteriler düzenledi, ardından halkı silahlı mücadeleye çağırarak gönüllü asker ve para toplamaya girişti; Osmanlı askerlerini desteklemek için bir de marş yazdı.
Libya’da Ömer Muhtar‘ın mücadelesine katılma kararı aldı. Fakat Suriye yönetimi, İzzeddin el-Kassâm ve arkadaşlarının Libya cihadına katılmalarına ve yardım götürmelerine engel oldu. Kassâm, sayıları 250’yi bulan gönüllüleriyle birlikte Trablusgarp’a gitmek için bir ay bekledikten sonra Balkan Savaşı’nın çıkması ve İtalyanlarla anlaşmaya varılması üzerine cepheye gidemeden geri döndü.
Birinci Dünya Savaşı başladığında doğrudan Osmanlı ordusu saflarında çarpışmak üzere başvuran Kassâm askerî eğitimden geçirildikten sonra cephede garnizon imamı olarak atandı. Ortadoğu’nun Osmanlı Devleti’nden ayrılması meselesi ortaya çıkınca Cebele’ye döndü ve bir halk ordusu kurdu. Savaşın ardından Fransızlar Suriye’ye yerleştiğinde Ömer el-Baytâr ile birlikte direniş hareketine başladı. Fransızlar tarafından idam talebiyle aranmaya başlanınca Filistin’e geçerek Hayfa’ya yerleşti (1921).
Etkili vaazlarıyla ve ilmi çalışmalarıyla tanınan Kassâm, sömürgecilerin ve işbirlikçileri işgalci siyonist teröristlerin Kudüs üzerindeki oyunlarının tehlikeli boyutlara geldiğini ve İngiliz manda yönetiminin yoğun bir şekilde Yahudileri getirip Filistin topraklarına yerleştirdiklerini görünce, Siyonist terör çetesine karşı cihad için fiilen hazırlıklara başladı; eleman yetiştirerek silah, teçhizat ve maddiyat temin etti.
Siyonizmin İngiliz manda idaresince desteklendiğini gören Kassâm, esas mücadeleyi İngilizlere karşı yöneltti ve Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümünde harekete geçti (2 Ekim 1935): Kassâmîler Hayfa’da ve Filistin’in kuzeyinde çok başarılı mücadeleler verdiler. Bu sebeple Müslümanlar nazarında büyük şeref ve değer kazandılar. Fakat ilerleyen günlerde İngilizler, teşkilâtın gizli karargâhını bastılar; Nablus-Cenîn arasındaki Ya‘büd mevkiinde yapılan çarpışmada Kassâm şehid düştü (20 Kasım 1935) ve Hayfa’ya defnedildi. Bu çarpışma İngilizlere karşı yürütülen büyük cihadın başlangıcı oldu. 19 Nisan 1936 günü patlak veren ve ilk intifada sayılan Filistin ayaklanmasında Kassâmîler önemli ve öncü bir rol oynadılar.
Mısır merkezli İhvân-ı Müslimîn’e yakın olan İzzeddin el-Kassâm hareketi silahlı direniş ile bid’at ve hurafelerden uzak bir İslâmî anlayışı birlikte yürüten bir yapıdır. Kassâm, Suriyeli liderlerden Muhammed Kâmil el-Kassâb ile birlikte Muhammed Şubhî Huzeyrân’a reddiye olarak bid‘atlara karşı bir de kitap (en-Naḳd ve’l-beyân fî defʿi evhâmi Ḫuzeyrân, Dımaşk-1925) yazmıştır (M.L.Bilge, TDV İslâm Ansiklopedisi).
Osmanlı mücahidi İzzeddin el-Kassâm’a rahmet, talebeleri Kassâm Tugaylarına selâm olsun!..
Abdullah Yıldız
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…
View Comments