Her fırsatta ifade ettiğimiz üzere, memleketimiz son on beş senede, tarihinde hiç görmediği kadar muazzam hizmetlere şahit oluyor. Devletimizin hizmette yap-işlet-devret modelini son on senedir etkin olarak kullanması otoyol, köprü ve tünellerin sayısının artmasına ciddi ivme kazandırdı. Bu usule göre otoyollar, tüneller ve köprüler Devlet tarafından özel teşebbüse yaptırılıyor, fakat Devlet özel teşebbüse para vermiyor. Bunun yerine hizmeti inşa eden firmaya o hizmeti işletme, yani vatandaştan para tahsil ederek o hizmeti idare etme yetkisi veriliyor. Sonra özel teşebbüsün işletme süresi bitince hizmetin işletilmesi Devlete terk ediliyor. Bu usülde hem millet hizmetle buluşuyor hem de Devletin cebinden para çıkmamış oluyor.
Tabii bu usülle hizmet yapmanın bazı menfi yanları da var. Hatırlayalım, eski Türk edebiyatında mühim yeri olan Dede Korkut hikayelerinde bir karakter vardı, adı Deli Dumrul… Kuru bir derenin üzerine köprü yaptırmış, köprüden geçenden otuz üç akçe, geçmeyenden döve döve kırk akçe alırmış. Bu kıssadan çıkarılacak çok hisse var da bizim çocukluğumuzda “yoldan da para mı alınırmış, bak şu delinin yaptığına” hissesi bırakacak bir tesiri oldu vesselam… Hakikaten çok değil, bundan yetmiş sene evveline gitsek ve insanlara “Devlet yoldan geçenden para alacak” desek her halde bizi tefe koyarlardı.
Bugün gelinen noktada Devletin idare prensiplerinde, hizmet telakkisinde moderniteye paralel olarak bir kısım değişmeler oldu, olması da normal zaten. Yap-işlet-devret modelinin keşfi ile Devletin temel bazı hizmetlerden dolayı vatandaşından bedel alması artık yadırganmıyor. Fakat bunun bir ölçüsü olmalı…
Ülkemizde, gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında ve hatta kişi başına düşen milli gelir göz önüne alındığında, otoyol ve köprülerden alınan ücretler hiç de az değil. Otuz-kırk senedir geçtiğimiz iki Boğaz köprüsünün tek yön geçiş ücreti bugün otomobillerde 10 TL’ye dayanmış durumda. Asgari ücretlinin yevmiyesinin 50 TL olduğu ülkemizde 30 saniyelik bir hizmet için 10 TL alınması hiç de az değil. Üstelik bu iki köprü kendisini çoktan amorti etmiş olmasına rağmen hala ücret alınıyor olması pek vicdani değil.
Şehir içi sefer yapan kamyonların Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü kullanmaya mecbur bırakılması da ayrı bir garabet. Hatta bildiğimiz minibüs kasasına sahip, yük taşıyan araçların bile Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçmesi mecburî… Düşünün, bu minibüs kasa araçla Beşiktaş’tan Kadıköy’e geçmek isteyen kimse, şehrin en güneyinden en kuzeyine 30 km yol gidecek, sonra doğu-batı yönünde 30 km yol yaptıktan sonra, tekrar 30 km güneye doğru inecek. 100 km’ye yakın şehir içi yol, iki saate yakın bir zaman ve 60 TL’ye yakın bir otoyol-köprü ücreti…
Yine Avrasya Tüneli’nin 20 TL civarı olması da bu hizmetin pek tercih edilmemesine yol açıyor. Bunun gibi Osman Gazi Köprüsü asrın projelerinden biri. Ama İstanbul’dan çıkıp Osman Gazi Köprüsü ile Bursa’ya gidecek bir kimse 150 TL otoyol-köprü parasını gözden çıkarması gerekiyor.
Şile’deki birçok su dolum tesisi sırf Köprü ücretleri sebebiyle kapandı. İstanbul içinde değişik sektörlerde, uzun süreli sözleşme yapan çoğu firma, köprü ve otoyol ücretlerinin getirdiği ek maliyetler sebebiyle sözleşmelerinin değiştirilmesi için mahkeme kapılarında.
Şehir içi taşıması yapan kamyon ve kamyonetlerin Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçme mecburiyeti ile fahiş otoyol-köprü ücretlerine yetkililer derhal el atmalılar. Bu ücretler fahiş tutulacağına şimdiki ücretin dörtte biri alınsa, yeni yapılan otoyol ve köprüler daha çok kullanılır, yine aynı gelir elde edilir. Böylece otoyol ve köprülerin asıl yapılış maksadı, yani millete hizmet gayesi de hasıl olur; kamyoncu esnafı Deli Dumrul’a değil, hizmeti yapanlara rahmet okur…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…
View Comments