Seçeceğimiz insanların değer yargılarımıza göre inançlı, yerli ve liyakatli olmaları İslâm’ın yüklediği bir görevdir.
İslâm Ülkelerinin de ümidi olan ülkemize karşı görevimizi yapmanın meşrû ve etkili bir yolu da seçimlere katılmaktır. Seçimlere katılıp ”İç ve dış baskılara/zulümlere mani olabileceklerine ve de adâleti, etkin yönetimi sağlayabileceklerine inandığımız veya bu uğurda samimiyetle çalışabileceklerine güven duyabildiğimiz yürekli insanları” seçerek yetkilendirmektir. (Nisa 58)
Seçeceğimiz insanların değer yargılarımıza göre inançlı, özel vasıflarla donanımlı ve liyakatli olmaları İslâm’ın yüklediği bir görevdir.
Çünkü Kur’ânımız şöyle buyurmaktadır:
“Ey İman Edenler! Müminleri bırakıp hakikati İnkâr edenleri Evliya edinmeyin; onları üzerinize egemen kılmayın. Allah’ın önüne kendisiyle suçlanacağınız bir kanıt koymak ister misiniz?” (Nisa 144)
Seçime Katılmalıyız
Seçilecek kişi ve kadroların İslam’ın bütününe talip olamayacakları, uygulanacak düzenin farklı da olsa seküler-laik vasıflı olacağı gerekçesiyle seçimlere katılmamak sorumluluğu mûcip azîm bir hata olur. Kaldı ki gerektiğinde farklı inançlara sahip olan fakat riskler üstlenerek insan hakları ve hürriyetlerine saygıları ve bağlılıklarını kanıtlamış olan insanları desteklemek bile bizler için görevdir. Tarihî Hılful-Fudûl, delil nitelikli örneğimizdir.
Bilindiği gibi İslâm öncesi Cahiliyet döneminde Mekke’de zayıfların canlarına, mallarına ve ırzlarına yönelik zulümler artmıştı. Mazlumların giderek artan feryatları üzerine Peygamberimizin amcası Zübeyr’in öncülüğünde sivil bir ittifak oluşturulur. Tarihe Hılful-Fudûl/Erdemliler ittifakı olarak geçen bu örgüt şöylece yemin ederek eyleme başlar:
– Allah’a yemin olsun ki bundan böyle Mekke’de yerli olsun yabancı olsun, zulme uğramış hiç kimse bırakmayacağız. Zâlimlerden hakları alınıncaya kadar mazlûmlarla birlikte hareket edeceğiz.
Sevgili Peygamberimiz; erdemli bir genç olarak yemin merasimine katıldığı Hılful-Fudûl’la ilgili olarak peygamberlik döneminde şöyle buyurur:
Büyük ekonomik faydalar sağlamak amacıyla da olsa, oluşumuna şahit olduğum Hılful-Fudûl gibi bir kuruluşun dışında kalmak istemem. Zulümden sakındırmak ve ezilmişlerin haklarını zâlimlerden almak için bu gün bile gün böylesi bir birliktelik için çağrılsaydım hiç durmaz, coşkuyla katılırdım.
Yükümlü ve Sorumluyuz
Müminler olarak bizler gücümüz ölçüsünde yükümlü ve sorumluyuz. İslâm’ın olgun aklın ve ilmin giderilmesini gerektirdiği yasaları, ilkeleri, kurumları ve çalışma şartlarını değiştirmek ve başta hukukî ve sosyal adâlet olmak üzere etkili yönetim şekillerini ikame etmekle dinen de yükümlü ve sorumluyuz.
Bu sebeple güç yetirebileceğimiz örneğin dernek, oda vakıf, baro, mahallî ve genel bütün seçimlere katılmalıyız; mutlaka sandığa gitmeliyiz. Katılmalı ve imanlı, İslâmî, aklî ve ilmî değerlere çağıran, namaz kılıp zekât veren, Allah’ın ve Elçisinin hayatımızı kuşatıcı buyruklarına itaat eden ve de liyakatli olan insanları seçmeliyiz. Bu şartların bütünü taşıyanları bulamazsak en yakın konumda olanları bulup desteklemeliyiz.
Unutmayınız: Niyetimize e göre biz Müslümanlar için oy verme imandır, ibadettir, cihaddır veya inkârdır, azim günahtır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi