“Öyle bir oyun düşünün ki bütün oyuncular aynı ekipten. Yani siz kendi ekibinizden birine karşı oynuyorsunuz. Muhteşem bir kriptolojik kurgu!
Rakibiniz aslında sizinle aynı amaçlara hizmet eden biri oluyor. Siz ve rakibiniz (!) sizin için hangi stratejiniz en büyük getiriyi sağlıyorsa onu tercih ediyorsunuz. Siz açıktan yapıyorsunuz o ise gizliden gizliye yapıyor. Size karşı oynuyormuş gibi gözükerek size hizmet ediyor. Burada Guguk kuşu rakibinizin bizzat kendisi olmuş oluyor. Bir kripto…
Çok çeşitli sahalarda bunun uygulamalarını görmek mümkündür. Örneğin kendi elemanlarınızı, rakip bir kuruluşun önemli bir yöneticisi yapmayı başarmanız gibi bir şey!
Bugün bize karşı kurgulanmış olayları tek tek çözümlemeye başladığımızda, aslında hepsinin anasının bir dünya hakimiyeti oyunu veya kurgusu olduğunu görüyoruz. Eğer düşmanlarımızla ya da daha yumuşak bir ifadeyle rakiplerimizle mücadele edeceksek, bu mücadeleyi tüm katmanlarda yapmak mecburiyetindeyiz. Aksi taktirde kaybetmeye mahkum olmuş oluruz. Yani kısacası; Türkiye küresel ölçekte bir oyun kurucu olmalıdır. Bu bir tercih değil zorunluluktur.
Büyük devletler şartları oluşturur, küçük devletler şartlara tabi olur. Türkiye’miz büyük bir devlettir ve şartları oluşturmak zorundadır.”
“Narkoz” kitabı ile kamuoyunda büyük ilgi gören Prof. Dr. Mete Gündoğan’nın son yazdığı “Oyun Teorisi” isimli kitabından bir alıntı verdik. Dünya siyasetindeki olayları sosyo ekonomik ve ekopolitik bağlamı içinde, Gündoğan kitabında ortaya koyuyor. Karşı tarafın metodolojilerini tanımlama konusunda kullanılan Oyun Teorisinin üç unsuruna vurgu yapıyor.
1.Oyuncular 2.Stratejiler 3.Getiriler
Gündoğan, kitabında çok detaylı bir şekilde; oyuncuların, stratejilerin ve getirilerin üzerinde mevcut durum tespiti ve yeni bakış açısı olarak tespitlerde bulunuyor. Oyunculardan kastın karar vericiler olduğunu ifade eden Gündoğan, bu kara vericiler üzerindeki ablukanın nasıl oluşturulduğunu, kararların nasıl istedikleri doğrultuda verdirdiklerini, oyun teorisi içindeki diğer bileşenler olan stratejiler ve getirilerle ilişkisini ortaya koyuyor.
RAND şirketi tarafından geliştirilmiş Oyun Teorisi, günümüzde yaşanılan bir çok süreci çözümlemek için kullanılan bir yöntem.
Gündoğan, Oyun Teorisi içinde bir guguk kuşu tanımlaması yapıyor. Guguk kuşu; Başka kuşların kuluçkaya yattığında uzaktan onları gözler. Kısa süreliğine kalkan kuşun yuvasına guguk kuşu gelip yumurtanın birini yuvadan atar. Sonra hemen kendi yumurtasını onun yerine yapıp gider. Yuvanın sahibi kuş döndüğünde yumurtaların üzerinde kuluçkaya yatmaya devam eder. Yaklaşık iki haftalık sürede yumurtadan ilk çıkan guguk kuşu olur. Bu yavru guguk kuşu bir iki gün içinde diğer yumurtaları yuvadan atar.
Artık tek başına kaldığı için, anne kuşun yavrusu sandığı guguk kuşu, bütün ilgi ve beslemesi onun içindir. Beslenmiş guguk kuşu uçabilecek hale geldikten sonra ana guguk kuşu gelip genç yavrusu guguk kuşunu alıp gider.
Gündoğan guguk kuşu olayını Oyun Teorisi ile ilişkilendirirken, oyun kuran olma yönünde çok önemli stratejik bir düşünce hamlesi ortaya koyup soruyor; Guguk kuşunu rakip karar vericiler arasına nasıl yerleştirebiliriz?
Gündoğan, tarihsel bir perspektiften bakıldığında bunun üç şekilde olduğunu ifade ediyor.
1. Rakip oyunculara menfaat sağlamak veya tehdit ederek karar ve hislerini etkilemek.
2. İnsanları kendi kültür ve medeniyet kodlarınıza göre yetiştirip kendi toplumlarına geri gönderirsiniz.
3. Kriptolojik kurgu; kendi adamınızı rakip oyuncu yapmanızdır. Rakibiniz aslında sizinle aynı amaçlara hizmet ediyor. Ama sahnede gördüğünüz oyun bir birlerine rakip olmalarıdır. Guguk kuşu burada rakibinizin kendisidir.
Prof.Dr.Mete Gündoğan, Türkiye üzerinde oynanan büyük oyunu Oyun Teorisi içerisinde, zihinlere ufuk açacak biçimde herkesin anlayacağı, okuyucuyu sürükleyici bir dilde ifade ediyor.
15 Temmuz ve sonrası gelişen ekopolitik gelişmeleri, Amerika’da başlatılan Reza-Atilla davası süreci, dolar operasyonu, yapısal dayatmalarla oluşturulan borçlanma çıkmazı ile Türkiye’nin Oyun kurucu olma hamleleri kırılmak isteniyor.
24 Haziran seçim sonuçlarında istedikleri sonucu alamadıklarında oyun kuruculuktan vaz geçmeyecek olan Türkiye’yi, yeni oluşturacakları büyük finansal krizin merkezi haline getirmek isteyeceklerdir.Süreç doğru okunduğu zaman adımların bu yönde atılacağını rahatlıkla görüyoruz.
Burada OHAL gerekçe gösterilerek, ne denirse densin, finansal saldırıya dönüşmüş süreci yasal engelleyici müdahalelerle tedbirler alınması gerekir. “Bunu süreçte kontrol ederiz” fısıltı, telkin ve açıklama aldatmalarına hükümet asla düşmemelidir.İpin ucu kaçırılmamalıdır. Çünkü BOP’a Türkiye Fırat Kalkanı ile, Zeytin Dalı ile HOP dedi.Oyun kurucuların aldığı kararda kriz merkezi Türkiye’nin olacağı yönündedir.
Rabbim milletimize birlik beraberlik, hükumetimize basiret, feraset versin.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi