Annem-Babam
Babam, Rauf-Fatma’dan olma, 1908 doğumlu Faik Efendidir. Annem ise Mustafa -Sakine kızı, 1910 doğumlu Hamdiye Hanımdır. Ayrıca her ikisi de Rizelidir.
Kardeşlerim
Rahmetli babacığımın iki eşi vardı. Annem Hamdiye Hanımla, Tenzile Hanım. Babamın, annemden altı ve bununla beraber Tenzile Hanımdan dört olmak üzere 10 çocuğu vardı. Bir diğer anlatımla on kardeştik.
Yaş sıralamasına göre kardeşlerin isimleri şöyleydi: Necati , İsmail Hakkı, Ayşe, Ziyafet, Emine, Sultan, Süleyman, Eyüp, Ali Rıza, Aynur.
Görüldüğü üzere ben dokuzuncu çocuğum. Yaşı 90’ı bulan İsmail Hakkı, 75’e dayanan ben ve yetmiş yaşına girmiş olan küçüğüm Aynur’un dışındakiler, Rahmet-i Rahman’a kavuştular. Allah cümlesine rahmet etlesin.
Eşim Lütfiye Hanımdır. Ayrıca dokuz çocuğumun annesi olan Lütfiye Hanım, üç çocuklu Muhammed-Havva Erbaş çiftinin ikinci çocuğudur. Aynı zamanda benimle yaşıt olup 1945 Rize doğumludur. 17 yaşlarında iken 1962 yılının 8 Nisan’ında evlendik. Ardından 55 yılı aşan evliliğimizde mutlu bir hayat sürmüşüzdür. Bunu da elbette dindarlığımıza borçluyuz.
Yedisi kız, ikisi erkek olan dokuz çocuğum var. Çocuklarımın yaş sıralamasına göre isimleri ve doğum tarihleri şöyle:
Emine 1963, Hamdiye 1965, Ahmet Misbah 1967, Vildan 1969, Beyza 1973, Esra 1974, Eymen Faik 1976, Şeyma 1981, Hümeyra 1982.
1-Emine Demircan Kırıcı:
Diş Doktoru olan Sabahattin Kırıcı ile evli olup iki çocuğu vardır. Ayrıca oğlu Ahmet Serhat, Koç Üniversitesi mezunudur. Kızı Ayşe Serra, Antalya Tıp’ta öğrencidir.
2-Hamdiye Demircan Saruhan:
İş adamı Sadık Saruhan ile evidir. Yaş sıralamasına göre Furkan Selim, Sena ve Zeynep olmak üzere üç çocuğu vardır. Üçü de üniversite mezunudur. Furkan Selim Vakfımız Ardev’in mütevelli heyeti üyesidir. Furkan’ın, Selim Asaf isimli bir oğlu, Sena’nın da Sare’si vardır. Selim Asaf ve Sare ile olmakla beraber torunlarımın çocuklarını görmüş oldum. Hamdolsun.
3-Ahmet Misbah Demircan:
Hafız olup ilahiyat mezunudur. Ayrıca yüksek lisansı da vardır. Bunun yanı sıra ticaretten siyasete geçmiş, üç dönem Beyoğlu Belediye Başkanlığı yapmıştır. Bu satırları yazarken Turizm ve Kültür Bakanlığında Bakan yardımcılığına atanmıştır. Ferda Aksoy ile evlidir. Zeynep, Rana ve Neva adlarında üç kızları vardır. Zeynep Hukuk Fakültesi öğrencisidir.
4-Vildan Demircan Safoğlu:
Hukukçu Recep Selim Safoğlu ile evlidir. Biri kız, biri erkek olmakla beraber iki çocuğu vardır. Kızı Feyza Boğaziçi mezunu olup oğlu Ahmet de Bilkent Üniversitesinde talebedir.
İmam-Hatip Okulu ve Edebiyat Fakültesi mezunudur. Evimizin direğidir. Vakfımızın mütevelli heyeti üyesidir. Bir süre de kurduğumuz Emir Ana Okulu’muzu yönetmiştir.
6-Esra Demircan Adsız:
Harita mühendisi Mehmet Adsız ile evlidir. Biri dört, diğeri iki yaşında olan Mehmet Ali ve Ömer isimli iki oğlu vardır. Kızlarım içinde tek hafız olup ilahiyat mezunudur.
7-Eymen Faik Demircan:
Hafız olup üniversite mezunudur. Efnan Erhal ile evli olup Zühal, Ali Kerem ve Erva isimli üç çocuğu vardır. Ticaretle meşgul olmaktadır. Vakfımızda mütevelli ve yönetim kurulu üyesidir.
8-Şeyma Demircan Namazcı:
İlahiyat mezunudur ve icazetli hattattır. Akademisyen Eymen Namazcı ile evli olup şimdilik en küçük torunumuz olan Yusuf Safi’nin annesidir.
Kendisinin bir küçüğü olan Hümeyra ile Emir Ana Okumuzu yönetmektedir.
9-Hümeyra Demircan:
En küçük çocuğumuz olan Hümeyra ilahiyat mezunu olup ressam ve icazetli hattattır. Emir Ana okulumuzda öğretmendir.
yetiştirmek için bilgim ve imkânlarım ölçüsünde gayret ettim. Namaz ve tesettür konusuna özel olarak eğildim. Çocuklarımın hepsi namazlı ve tesettürlüdür. İslâmî bilgi ve bilinçleri vardır.
Duam, torunlarım ve zürriyetimden gelecekler içinden Ülkemizi önünü açacak ve İslâm Dünyasına ışık tutacak özgün İslâm alimlerinin yetişmesidir. İslâm alimleri, diyorum. Çünkü Allah’ın Kitabı Kur’ân ile yoğrulmayan kafalar, insanlığını dünyası ve ahireti için alternatif düzen oluşturamazlar.
Müslümanın kısmî bir mahremi hayatı olursa da özel hayatı olmaz. Biz yalnız kaldığımızda da İslâmî ölçülere uyarız. Eksiklerimiz var ise de ana doğrultumuz İslâm’dır. Bizim hayatımızın yüzde doksanı katiyet derecesinde tahmin olunabilir.
Gönül adamlığıyla da meşhur olan bir alimimize, size gönüllü olarak şoförlük yapan filanca kişinin, aleyhinize çalışacak bir istihbaratçı olduğunu biliyor musunuz, denilince, şöyle demiş:
– Önemi yok, bizi daha yakından izleyince, bilmedikleri özelliklerimizi ve güzelliklerimizi göreceklerdir.
Ben özel hayatım ile günlük hayatımın akışını kasdediyorum.
En geç sabah ezanıyla uyanırım. Gençliğimden beri sabah namazını cemaatle kılarım. Son yıllarda Emirgan Camii mihrabında sabah namazlarını kıldırarak bir hatim indirebildiğim için çok mutluyum.
Metin, meal ve tefsir olarak Kur’ân-ı Kerîm’i okumayı sürdürmekteyim. Uzun senelerden beridir okumadığım ve yazmadığım gün yok gibidir.
1973 yılından beri, radyo ve televizyonlar dahiİ olmak üzere İslâm’ı anlatmak üzere çağrıldığım her yer gitmeye çalıştım ve çalışıyorum. Dönem dönem şiddetlenen Diyanet engeli olduysa da vaaz ve hutbelerimi devam ettirebilmek için özel bir gayret gösteremediğim için üzgünüm ve pişmanım.
Yalnızca Rabbimin yardımına ve çalışmama güvendim. Kimseye biat etmedim, hiç kimseden beklenti içine girmedim.
Hayat bir bütündür. İlim adamı makul seviyede ticaretle de, fikrî düzeyde siyasetle de uğraşabilir. Sivil örgütlerde de yer alabilir. Ben de olması gerekeni yaptım. Yalnız aktif siyasete girmedim.
Gıybet dışında hiçbir harama bilerek bulaşmadım. Rabbim üzerimde hak sahibi olanları bağışlasın. Resmi makamlara getirilmeyi hiçbir zaman arzu etmedim. Teklif de edilmedi.
Nazarımda Âhiret hayatıma fayda sağlayacak her şey, küçücük de olsa önemlidir. Güzel kul olma gayretleri dışında beni tatmin edebilecek oluşum ve gelişim olabileceğine ihtimal bile vermiyorum.
Yaptığım akıllıca işlerden biri de Rabbimin bana lütfettiği mallardan kendime de ayırarak Vakıf kurmamdır. Kitaplarım ve çocuklarım gibi vakfımın da sadaka-i cariyem olmasını diliyorum.
Bir kuşluk vakti gibi gelip geçen hayatımda güzel bir kul olarak can vermekten başka bir emelim yok.
Ana hatlarıyla hayatımı yazdım. Rabbimin razı olmayacaklarından O’nun lütfuna sığınırım. Ümitvarım, çünkü Rabbimiz kullarına pek merhametlidir ve O, Cennetleri ve sevgisini içeren vaadini yerine getiren/getirecek olandır.
Son beş yıldır, haftada beş gün vakfımız Ardev’e bir memur gibi muntazaman gidiyorum. Müslüman için emeklilik yoktur. Rabbimden sağlık ve çalışma azmi diliyorum.
Tavsiyelerim, yukarıda kendi hayatımla ilgili yazdıklarım ve aşağıda not ettiklerimdir.
Yalnızca bir Kur’ân insanı olarak değil, hayat tecrübelerime ve müşahedelerime de dayanarak derim ki faiz ve tesettürsüzlük gibi haram işlerde hayır yoktur. Üstelik pişmanlığı da çoktur. Çalışmak gerek, ama ancak kader planında var olan gerçekleştirilebilir.
Fizik ve matematik dahil hangi ilmî disiplin üzerinde çalışırsak çalışalım, Kur’ân Arapçasını öğrenmeye ve Kurân ile yoğrulmaya gayret edelim. Dünya ve âhiret saadeti bu kitaptadır. Sünnet, Kur’ân ile örtüşen ve ona bağlı olan kaynaktır.
Konuşacak ve yazacak şekilde Arapça yanı sıra İngilizce gibi bir dili de öğrenelim. Size, yalnızca çevreniz değil insanlık muhtaçtır.
Geceler istirahat içindir. Tefekküre ve teheccüde ayrılması gereken zaman dışında, geceleri istirahat edilmelidir. İlmî de olsa çalışma zamanı gündüzdür. İhtiyaç duyulursa ve mümkünse öğle uykusuna yatılmalı, ama sabah namazından sonra yatağa girilmemelidir.
Başkalarının yapmadığını yapmaya veya yapılanı farklı şekilde icra etmeye çalışmalıdır. Ancak bunun, cahillerin yermesi, düzeylilerin hasedi ve yasaların baskısı şeklinde sakıncaları vardır, ama bunlarla mücadele de kültürel cihaddır.
Kalıcı başarılar, sağlam niyet ve bunun yanında çalışmakla sağlanır. Bunun için her işte Allah’ın rızası gözetilmelidir. Böylece yapılan her iş başarıdır ve kazançtır.
İlim yapma ve uğranılan musibetlere direnç gösterme dahil her alanda sabırlı olmaya ihtiyaç vardır. Tek istisnası günahların terkedilmesidir.
***
Hatıratımı, gelecekte yaşayacak insanların beni hayırla yâd etmesine vesile olması için büyük mü büyük ceddimiz Hz.İbrahim’in yaptığı ve onu vefatından 4000 yıl sonra bile namazlarımızda yad etmemize vesile olan duasını, benim için de geçerli olması ümidiyle yaparak bitirmek istiyorum:
“Bana, sonra gelecek nesiller içinde doğruluk ve iyilikle anılmayı nasip et ve beni o nimetlerle dolu, cennetin varislerinden eyle.” (Şuara 36/84-85)
(DEVAM EDECEK)
ALİ RIZA DEMİRCAN
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE