Bir uçurtma hayalim var ta benliğimin derinliklerinde…
Güzel bir havada uçurmak istiyorum uçurtmamı… O güzel havada ve özgürce… Salına salına uçmasını, uçarken de bana haz ve heyecan vermesini istiyorum.
Özgürlüğün sembolü bu uçurtmamın uçabilmesi için, hiç şüphesiz biraz rüzgâra ve sağlam bir ipe ihtiyacım var…
Peki nerede bu rüzgar, nerede bu ip?
Arıyorum ama bulamıyorum rüzgârı ve ipi… Uçurtma elimde öylece dolaşıyorum. Dışarıdan bana bakanlar, ne kadar da aptal bir adam diyorlar… Benim ne aradığımı ne yapmak istediğimi bilmeden, zahire bakarak aptalca bir yorum yapıyorlar… Özgürlükten bihaber insanlar bunlar. Nereden bilecekler ki benim uçurtmamın güzelliğini? Nereden bilecekler ki uçurtmamın özgürlüğümüm sembolü olduğunu?
Ben aramaya devam ediyorum. Bulduğum hiçbir ip sağlam değil ve uçurtmamı uçururken de kopmaya namzet… Rüzgarda zaten tersten esiyor… Adeta uçurtmamı alabora etmek istercesine…
Eee peki ne yapacağım şimdi ben?
Uçurtmamı uçuramayacak mıyım?
Sonra birden beynimde şimşekler çakıyor adeta… Rüzgarı da buluyorum, sapasağlam ipi de… Çünkü ben, rüzgarın vahiy rüzgarı, ipin de Allah’ın ipi olmasını istiyorum hiç şüphesiz.
Çünkü yaşadığımız seküler hayatın yalan rüzgarı uçuramıyor uçurtmamı… Kapitalizmin ya da başka bir izm’in ipleri çürük olduğu için kopuveriyor da bir türlü uçuramıyorum uçurtmamı…
Çünkü ne zaman özgürce uçurmak istesem uçurtmamı, ya bana verilen çürük ipim kopuyor ya da yalan rüzgarı tüm haşyetiyle geliyor uçurtmamın üzerine… Rüzgar uçurtmadan korkar mı? Korkuyor işte… Zira uçurtmam gerçek, rüzgâr ise yalanın ta kendisi… Yalanlar gerçeklerden ölesiye korkar ya… Tam da durum bu.
Oysa ben “Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp” uçurtmamı özgürce uçurmak istiyorum. Artık yalan rüzgarının ortaya çıkıp uçurtmamı alabora etmesini de hiç ama hiç istemiyorum….
Artık uçurtmamın ipinin kopmasını da istemiyorum ben…
Özgürce uçurtmak istiyorum uçurtmamı…
İp Allah’ın (cc) ipi, rüzgar da vahiy rüzgarı olunca, hiç çekinmeden ve korkmadan Adliyenin önünde uçurmak istiyorum….
Bankaların önünde uçurmak istiyorum…
TBMM’nin semaların da uçurmak istiyorum…
Hülasa ben, uçurtmamın gölgesinde huzurlu ve mutlu olmak istiyorum…
Birileri de bana diyor ki, “git uçurtmanı caminin önünde uçur”
“İyi de kardeşim, caminin önünde kısacık bir ip veriyorsunuz elime, o da yetmiyor uçurtmamı özgürce uçurtmaya”
Ben uçurtmamın, Süleymaniye’nin minareleri gibi Ayasofya’nın güzelliği gibi İstanbul’un semalarını süslemesini istiyorum… Ben uçurtmamın ülkemin semalarını süslemesini istiyorum.
Sakın ha senin uçurtmanın ne kadar gölgesi var demeyin! Benim özgürlük uçurtmam o kadar büyük ki, tahayyül bile edemezsiniz..
Benim uçurtmam, ülkemi gölgesine alacak kadar büyük bir uçurtma…
Benim uçurtmam, bütün dünyayı gölgesine alacak kadar cömert bir uçurtma…
Ama iki şeye ihtiyacım var uçurtmamı rahat, huzurlu ve özgürce uçurabilmem için…
Vahiy rüzgarına ve Allah’ın ipine….
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
MaşaAllah