Para Çarpanı Halkı Çarpıyor

Türkiye, 1995 yılında, zamanın Başbakanı Tansu Çiller’i emekli Orgeneral Necdet Öztorun’un ismini kullanarak dolandıran Selçuk Parsadan’ı ’Başbakan dolandıran adam’ olarak öğrendi. Yakalandı, Afyon Cezaevinde yüzünden kurşunlandı, ölmedi. Tahliye oldu, kansere yakalandı, kurtulamadı.

Selçuk Parsadan, 1995 seçimleri öncesi zamanın başbakanı Tansu Çiller’i kandırarak örtülü ödenekten dönemin parası 5.5 milyar lira aldı. Açıklamalarıyla örtülü ödenek skandalının ortaya çıkmasına yol açtı. 6 yıl 3 ay hapis, 13.7 milyar lira para cezasına çarptırıldı.

DYP Lideri Tansu Çiller’in de yargılanması gündeme geldi.Ancak itiraz sonucunda Danıştay 2. Dairesi, örtülü ödeneği kullanma yetkisinin başbakana ait olduğunu ve dolandırılan 5.5 milyar liranın Tansu Çiller’in talimatıyla ödendiği gerekçesiyle yargılamaya gerek olmadığına karar verdi. Türk yargısının kararı zamanın başbakanını kurtarma kararı olarak hala tartışılır durumdadır.

Eğer sistemin işleyişini ve nasıl hamleler yapacağınızı bilmiyorsanız, hem aldatılır hemde soyulursunuz.

Tansu Çiller’i, Selçuk Parsadan dönemin parası 5.5 milyar çarptı, yakalandı cezasını çekti. Bence kendisine plaket verilmeliydi. Bu kabiliyet kötü kullanılsa da, bir açığı açığa çıkarması yönünden, bir yönüyle kamuya hizmet etmiştir. Başbakanı dolandırdığını da zaten kendisi açıklamıştı.

Bu Selçuk Parsadan’ın başarısı. Biz kurulu para kredi sisteminin bir başarısına(!) değineceğiz.

Para Çarpanı…

Nedir para çarpanı? Neyi çarpıyor?

Merkez bankası para çarpanı yoluyla para arzını belirliyor. Para çarpanı; nakit mevduat oranı ve zorunlu rezerv oranına bağlı. Yani Parasal tabandaki (MB para basması) 1 TL’lik artışın ne kadar para arzı genişlemesi yaratacağını gösteren katsayıya para çarpanı denir.

Piyasada iki tip para var. Biri Merkez bankasının bastığı para, biride bankaların bastığı paralar. Merkez bankası göstermelik bir miktar nakit basar. Bunu bankalar faizle alıp, yöntem değişikliği ile kredi çarpanı ile para basarlar. Bunu kağıt olarak basmalarına gerek yok.

Halk bankaların bu para yaratma ile kredi verme biçimini bilmez. Halka, bu doğal olması gereken bir şey olarak sürekli sunulur. Okullarda eğitimde bu yönde verilir. Herkesin genel kabulü haline getirilir. Artık itiraz etmek kimsenin aklına gelmez. Şuanda bankaların dediği oluyor. Halk itiraz ederse ne olur? Elbette halkın dediği olacaktır. Halk neden itiraz etmez? Siyasilere güvendiği için. Muhalefetinden iktidarına kadar’’onlar bize yalan söylemez, bizim haklarımızı bankalara yedirmezler’’ inancındalar.

Halkımız seçtiği, sevdiği insanı hiç sorgulamaya yanaşmaz. Bu güven siyasilerin elinde büyük bir güçtür. Tıpkı bankaların sadece güvene dayalı varlığı gibi. Bu güven yıkılırsa her şey yıkılır.Eğer halk buna itiraz ederse durum değişir. Bankaların hesaplarda sanal yazarak para yaratıp, bu yarattığı paralarla halkı, devleti para ve kredi çarpanı ile çarpmasına halk itiraz ederse, her şey halkın leyine değişecektir.

Banka vermek istediği krediyi, halktan mevduat olarak toplamasına, merkez bankasından borç para almasına gerek yoktur. Şu anda Türk Parası olarak verdiği BDDK’nın verilerine göre, 22.01.2018 Günlük bankacılık raporunda 1 trilyon 415 milyar 589 milyon kredi vermiştir. Banka gereksinim duyduğu parayı kredi olarak yaratıyor.

Banka para olmayan mevduatı, oluşturduğu alacaklarını parasallaştırarak reel olmayan sadece faiz üreten kabule dayalı para arzını arttırmaktadır. Bankalarmevduat yaratarak para yaratır, yarattığı parayı satarak tekrar mevduat yaratır. Her mevduatı kredi olarak faiz elde edip sürekli yaratarak kullanır. Böylece sürekli olarak halktan, sanayiciden, devletten faiz elde eder. Tam bir kölelik düzeni ile para ve kredi çarpanı adı altında, halk çarpılır, reel sektör çarpılır devlet çarpılır.

Para çarpanı ile kardeşi krediçarpanıoyununu halk ve halka karşı sorumlu yöneticilerimiz ve siyasi partilerimizin yöneticileri hangi gerekçe ile müsaade ediyorlar?

Reel ekonomi üzerinde, üretim ve tüketim ilişkisini sürekli faiz leyine bozan, bankaların aldığı faizlerin kaldırılması için, ciddi finansal yapılanmaya gidilmelidir. Olmayan mevduatların kredi olarak verilme yalanı açığa çıktığında, bunu hukukun hangi temel adalet ilkesine dayandıracaksınız?

Faiz hortumları, petrol boru hatları gibi bankalara çalışmaktadır. Faiz vanalarının biraz kısılması, uygulanan para kredi sisteminden ötürü, halkın ve devletin sömürülmesini engellemiyor. Sadece borçlanma sürecini genişletiyor.

Alternatif çözüm önerisini sunamayanlar, bunu millete çözümsüzlük adına dayatırlar. Her sorunun olduğu yerde mutlaka bir çözüm vardır. Ancak yöntem ve maliyetleri farklıdır.

Selçuk Parsadan’ın Başbakanımızı dolandırmasını sineye çektik. Peki bankacılık sisteminin kanuni yaptığı bu tefeciliği bu millet sinesine çekmek zorunda mı?Siyasi irade buna mahkum değildir. Bu konuda sorumlu olanların duyarsızlığı, onlara koltuk kaybı olarak geri dönmelidir.

Artık bankaların milleti çarptığı yeter!..

Selam ve dua ile

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi