Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’de Kendisinin ve meleklerinin bize Salât ettiğini bildirmektedir:
“Sizi zulümattan nûra (karanlıklardan ışığa-aydınlığa) çıkarmak için Allah ve melekleri size Salât eder. O, inananlara karşı pek merhametlidir.” (Ahzab 33/43)
Rabbimiz ve melekleri bize Salât ettikleri gibi peygamberimize de salât ederler. Ahzab sûresinin 56. âyetinde şöyle buyrulur:
“Allah ve melekleri Nebiye (Peygambere) Salât ederler…”
Yüce Rabbimiz melekleriyle birlikte bize ve Peygamberimize salât ettiği gibi bize de Peygamberimize Salât ve Selam getirmemizi emreder:
“…Ey iman edenler, siz de Nebinize (Peygamberinize) Salât ve Selâm edin.” (Ahzab 33/56)
PEKİ NEDİR BİZE YÜKLENEN BU SALÂT VE SELAM GÖREVİNİN ANLAMI?
Her dini meselemizde olduğu gibi Salât’ın ve Selam’ın anlamı için başvuracağımız ana kaynağımız da bize bu emrin verildiği Kur’ân’dır. Biz de başvuralım.
Mealini arzettiğimiz Ahzab 43’de Allah bize, bizi karanlıklardan ışığa çıkarmak için Salât ettiğini açıklıyor.
O’nun Peygamberimize getirdiği salâtın amacının da aynı olduğunu ve karanlıklardan ışığa çıkarması amacı taşıdığını ise biz İbrahim süresinin birinci ayetinden öğreniyoruz:
“Elif, Lâm, Râ. Bu, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nûra, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarmak için sana indirdiğimiz bir Kitap’tır. “
SALÂTIN AMACI NEDİR?
Açıkça anlaşılacağı üzere Allah’ın karanlıklardan nûra çıkarmak için bizim üzerimize getirdiği salât, Allah’ın biz insanlara vahiy meleği ve refakatçileri aracılığıyla Kitap indirmesidir/ göndermesidir. ( Vahiy meleğine Refakatçi melekler için bak. Cin 27- 8 )
Allah’ın ve meleklerinin Hz. Muhammed’e salât etmesinin anlamı da budur yani insanları karanlıklardan nûra çıkarması için ona Kitab indirmesi ve görev yüklemesidir:
Hulasa biz müminlerin Salât görevi, Hz. Peygamberin bize tebliğ ettiği Kitap olan Kurân’ın ayetlerini insanlara duyurmada ona; onun yürürlükte olan manevi şahsiyetine yardım edip desteklemektir.
Açıkladığımız gibi Salât’ın destekleme manasına geldiğine bazı meallerde işaret olunması sevindiricidir. Zaten namaza salât denmesin bir sebebi gerekliliği, bir diğer sebebi de namaz kılana cehennem azabından kurtulması için destek vermesidir.
SELAM VERME GÖREVİ
Rabbimiz bize Salât yanı sıra Selam görevini de yüklemektedir.
Selam verme görevimiz ise Nisa 65’in delaletiyle Hz. Peygamberin tebliğ ettiği Kurânî ilkelere teslim olmaktır.
Ahzab 56’ da emir sığasıyla kullanılan selam, Nisa suresinde müzarı formuyla kullanılmaktadır ki verilen hükme teslim olma manasındadır:
“ Ama hayır, Rabbine andolsun ki onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda seni hakem yapmadıkça ve sonra da senin kararına kalplerinde hiçbir burukluk duymaksızın tam bir teslimiyetle tabi olmadıkça, gerçekten iman etmiş olmazlar.” (Nisa 4/65)
TEK YOL KUR’ÂN’DIR
İnsanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmanın tek yolunun Allan’ın kitabı olduğu hakikati, Kur’ân’da bit çok ayette da vurgulanmaktadır. (Bak. Maide 16 ve Talak 11)
Karanlıklardan aydınlığa çıkmak, Sırat-ı Müstekîm olan İslam’a ermektir ki Peygamberimiz de Kur’ân’la Sırat-ı Müştekîm’e ermiş ve erdirmiştir (Bak. Yâ-Sîn 36/1-5 ; Şûra 42/52)
Yaptığımız açıklamalar ışığında Ahzab 56’yı tefsirî olarak şöylece anlamlandırabiliriz:
“Allah’ın melekleriyle birlikte, zulmetlerden nûra çıkarması için Kitap indirerek Peygamberine Salât ettiği gibi siz de bu Kitabın tebliğ edilerek karanlıklardan aydınlığa çıkarması için Peygamberinize ve onun Kıyamete kadar devam edecek elçilik görevine destek çıkarak ona Salât edin ve bu kitabın ilkelerini açıklayıcı buyruklarına tam anlamıyla teslim olarak da ona Selam edin.”
ÇELİŞKİLER NASIL GİDERİLEBİLİR?
En kısa şeklini Ahzab 56’nın işaret ettiği “Allahümme Salli ve Sellim ala Muhammed” cümlesinin ve en uzun şeklini de namazlarımızda okuduğumuz Salât-ı İbrahimiye’nin oluşturduğu Salât’ ve Selam getirilmesi konusunda bir çok hadis rivayet edilmektedir. Pek çok olan ve oturduğumuz yerde duayı çağrıştıran bu hadisleri ret edip dışlama saygısızlığına düşmeden nasıl izah edebiliriz?
Bir diğer anlatımla, Allah Peygamberimize Salât eder ve bize fiili tebliğle ona destek anlamına salât etmemizi emrederken bizim de ona “Allah’ım! Muhammed’e Salât ve selam et” şeklinde dua etmemizdeki görülür çelişkiyi, nasıl anlamlandırarak giderebiliriz?
Peygamberimiz hatırlandığı veya yanımızda anıldığında ona karşı Salât ve Selam görevi bilincimiz canlanmalı ve sözlü salâtımız ve selamımızı şöylece anlamlandırmalıyız:
“Allahım ! Bize yüklediğin Peygamberimize salât ve selam görevimiz olan Kur’ân ilkelerini tebliğ ve bu ilkelere teslim olma vazifemizi yapabilmemiz için bize yardım et ve bize kolaylaştır.”
SONUÇ
Öğrenme, örnek olma ve fiilen tebliğ etme girişiminde bulunmadan ve risk üstlenmeden oturduğumuz yerde saatlerce mırıldanılsa da Peygamberimize gereğince Salât ve Selam getirilmiş olmaz.
Sözü Peygamberimize ve onun şahsında bize verilen ve de Salât ve Selam görevimizin bir bölümünü oluşturan âyetle bitirelim:
“ Allah’ın karanlıklardan aydınlığa çıkaran ayetlerini açıkça yalanlayan inkârcılara ve inkârlarını gizleyen münafıklara sakın itaat etme. Onların engellemelerine, eziyet verici sözlerine aldırmadan yoluna devam et ve görevini yaparken yalnızca Allah’a güven. Unutma ki, her konuda güvenilir bir vekil olarak Allah yeter.” (Ahzab 33/48)
Ali Rıza Demircan