V. ALLAH’IN ELÇİSİ HZ. MUHAMMED’İN GÜZELLİĞE SEVDASI
Çevresel estetikten yoksun şartlarda doğup büyüyen ve yetişkin olan Sevgili Peygamberimizi güzele ve güzelliklere sevdalı bir yüce şahsiyet olarak görüyoruz.
O, “Allah güzeldir güzelliği sever.” (Muhtasar S.Müslim, Hn.54) buyurarak güzelliği hayatın merkezine oturtuyordu. “Allah bütün sözler, davranışlar ve işlerin güzelleştirilmesini görevleştirdi.” (Muhtasar S.Müslim,Hn.1249) buyurarak da güzelliğe yönlendiriyordu. Üstelik güzelliği meşru savaştaki öldürmeye ve kurban kesimine kadar hayatın tüm alanlarına kadar yaygınlaştırıyor ve amaç gösteriyordu. Hayatı boyunca en çok yaptığı duâ ile de Rabbinden daima güzellik istiyordu:
“Rabbimiz! Bize dünya hayatında güzellikler ver. Âhiret hayatında güzelliklere erdir ve bizi ateş azabından koru.” (Bakara 201)
Onun giyim, söz, davranış. iş ve ilişki güzelliğine yönlendirici pek çok öğütlerine muhatabız. Bunun sebebi Kur’ân’dı. Kurânın getirdiği ölçülerdi. Allah’ı en güzel vasıfların sahibi olarak niteleyen Kur’ân, O’nun gökleri ve yeri güzel şekilde yarattığını açıklıyordu. (A’âf 180, Kehf 7; Kâf 6)
Rabbimizin insanları en güzel biçimde ve hangilerinin en güzel içerikte ameller yapacağını denemek için halk ettiğini bildiriyordu. (Mülk 2)
Kur’ân, Allah’ın kitabı olarak kendisini sözlerin en güzeli olarak niteliyor, yasaları en güzel olanın Allah olduğunu duyuruyordu. (Zümer 23; Mâide 50)
Kur’ân Allah’ın rızasına erdirecek işlere Hasene/güzellik adını veriyordu (Neml 89) ve Cenneti de güzellikler yurdu olarak da şöylece tanıtıyordu:
“Rabbinin emirleri ve yasaklarına uyarak hayatını güzelleştirenlere güzellikler yurdu el olarak el-Hüsna/ Cennet vardır…” (Yûnus 26)
Bu bölümü Peygamberimizi de güzelliğe yönlendirmiş âyetlerle taçlandıralım:
İsra 53:
“Ey Peygamber! Sen kullarıma en güzel şekilde konuşmalarını söyle…”
Zümer 55:
“…Rabbiniz tarafından size indirilmiş olan kuralların en güzellerine uyun.”
Müminûn 96:
“Kötülüğü, en güzel yol ve yöntemle savmaya çalış…”
Bakara 195:
“Allah yolunda harcayın, kendi elinizle kendinizi mahvetmeyin ve güzel işler yapmaya çalışın. Gerçekten Allah güzel işler yapanları
sever.”
Ankebût 46:
“ Zulümden kaçındıkları sürece geçmiş vahyin mensupları ile en güzel şekilde tartışın …”
VI. ALLAH’IN ELÇİSİ HZ. MUHAMMED’İN İNSAN ONURUNA SAYGISI
Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’de insanın en güzel kıvamda yaratıldığını, yaratılanların çok büyük çoğunluğuna üstün kılındığını, haklar ve özgürlüklerle donatılarak Kendisine karşı yükümlü kılındığını ve ebedi hayata erdirildiğini açıklayarak insanın onurlu bir varlık olma yeteneğine sahip olduğunu bildirir.
İnsan, Onurunu Rabbinden Almıştır.
İnsanın Yaratana muhatap olması ve ona yüklenen İslâmî görevlerin tamamı da aslında onun onurunu bir tür açıklamadır. İnsan öldürmenin ölüm cezası verilebilir en büyük ikinci günah olarak beyan edilmesi de onun onurudur/yüceliğidir. Rabbinin kendisine verdiği onuru koruyamayan insan, insanlık değerini yitirebilir. Sorgulayıp cezalandıracak O’dur.
Zalimleşmedikçe Bütün İnsanlar İyiliklere Layıktır
İslâmî inançlarımızdan ötürü bizimle savaşmadıkça, bizleri yurdumuzdan çıkarmak için atılımlar yapmadıkça ve aleyhimize ittifaklar oluşturmadıkça inancı ne olursa olsun bütün insanlara iyilikler yapılabilir. Kur’ân güzellikler yapılmasını, hukuki ve sosyal adalet gösterilmesini öğütler. Allah’ı, iyiliksever, adaletli kullarını sevdiğini duyurur, düşmanlığın yalnızca ve sadece insanlık karşıtı zalimlere karşı yürütülebileceğini bildirir.
İslâm’a îman ve onun kurallarına uyma için bile yalnızca tebliğ yapılabilir, hak ve özgürlüklerle donatılan insan üzerinde baskı kurulamaz. Sorgulama hakkı yalnızca Allah’ındır. Özetlersek, biz insanlar ise bize karşı zalimleşmedikleri sürece insanları onurlu varlıklar olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz.
Peygamberimiz de bu mecburiyetimizi örneklendirmiştir. Onun için insanlık onuru (ırzı); korunması, uğrunca can verilmesi gereken bir yüceliktir, şehidliğe erdirecek bir erdemdir. İnsan insandır. Onun için her insan yaratılışı gereği saygındır, İlahî Mesajlar bütün insanlara iletilecektir.
Müşriklere ve Ehli Kitaba da Saygılıydı
I. Sevgili Peygamberliğimiz, yalnızca kendisine inananların değil, bir peygamber olarak yaptığı çağrılara karşı direnen ve kendi inanç dünyasında ısrar gösteren, Vahye inanmayan Müşrikleri ve Hak çizgiden sapmış Ehl-i Kitap olanları dahil bütün insanların insanlık onurlarına saygılıydı. İnsana insan olduğu için değer veriyordu. Yaratılanı yaratandan ötürü baş tacı ediniyordu.
Müşriklere Yaklaşımı
a. Allaha ortak koşanları bile ilgilenilmeye değer bulurdu. Vereceğimiz örnek bu gerçeğe ışık tutmaktadır;
* Mekke’nin Fethi günüydü. Hz. Ebu Bekir henüz Müslüman olmamış babası Ebu Kuhafe’yi kucaklayarak Hz.Peygamberin huzuruna getirdi. Saçı-sakalı bembeyaz olmuş bu pir-i fâniyi huzurunda görünce duygulanan Allah’ın Resûlu şöyle buyurur:
–Ya Eba Bekir! Ona zahmet vermeseydin, biz, onun, ayağına giderdik.
Ehl-i Kitaba Yaklaşımı
b. Kendisine îman etmeyen ve etmemekte ısrar göteren Ehl-i Kitab’ı da insan olarak saygın bulurdu:
Ayağa kalktığı Cenaze için, o bir Yahudi ölüsüydü denilince şöyle buyurmuştur:
Öldürülen Çocuklar ve Çocuklar İçin Yüreğinin Kanaması
c. Yapılan meşru temelli savaşlarda çocuk ve kadın ölülerini görünce yüreği kanıyordu. Böylesi zulümlerden Allah’a sığınıyordu.
Müminlere Daha bir Saygılıydı
II. Allah’ın kendisine verdiği onuru/yüceliği O’na ve yasalarına îmanla koruyan insanlar elbette daha bir saygındı:
“Hiç şüphesiz İman edip İslâmI çizgide güzel amaller yapanlar, insanların en hayırlılarıdır.” (Beyyine 7)
Bunun içindir ki Peygamberimiz müminler arasında hiçbir ayırım yapmıyordu. Onun için zengin-fakir, engelli-engelsiz ayırımı yoktu. Peygamberliği dönemi öncesinden İslâm toplumuna intikal etmiş biçare köleleri ve cariyeleri toplumsal konumlu hürlerden ayırmazdı. Onun nazarında erdemli siyahlar beyazlardan da üstündü.
Çocuklara İlgisi
Çocuklara selam vermesi ve beslediği kuşu ölen Umeyr örneğinde olduğu gibi onlara teselli ziyaretinde bulunabilmesi , insana saygısı sebebiyleydi.
Engellilere Değer Vermesi
Abullah İbn Ümm-ü Mektum gibi engellileri Medine yönetiminde kendi vekili olarak görevlendirmesi de insana saygısındandı.
Gençlere Güvenmesi ve Yetkilendirmesi
Gençliklerinin yirmi yaş çağlarında olan Muza bin Cebel’ vali, Üsame bin Zeyd ordu komutanı tayin etmesi, hep insana saygısının gereğiydi.
İnsanlar Arsında Ayırım Yapmaması
İstisnasız herkesin ona ulaşabilmesi de insan olarak değerlendirmesindendi.
Medine’de halk müziği ile ilgili siyahî mü’min kadınlardan biri sevgili Peygamberimize gelerek şöyle der:
-Ya Resûlellah! (Savaşa çıktığımız zaman ben sizin için adakta bulundum; sağ ve salim olarak dönerseniz) huzurunuzda def çalmayı adadım. Şimdi ben ne yapayım? Allah’ın peygamberi ona şöyle buyurdu:
–Adağını yerine getir.
Çünkü O’nun insana saygısının arkasında Kur’ân’ın ilkeleri vardı.
Devam Edecek..
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments