Hac için Mekke’ye gidiş yolculuğu büyük bir özlem ve coşku içinde geçti, yaklaşık olarak da on gün sürdü.
Mekke, şehirlerin anası olan kenttir. İlk insan olan Hz. Âdem’in kendisinde yaratıldığı yerdir. İnsanlığın toplumsal hayatının başladığı, ilk mâbed olan Kâbe’nin kendisinde kurulduğu şehirdir. Haccın da merkezidir.*
Mekkenin kutsallığını Hz. Peygamber şöylece dile getirir:
“Ey İnsanlar1 Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı dönemde Mekke’yi Haram /dokunulmaz kıldı; insanına, kendisine iltica edene, hayvanlarına ve doğal bitki örtüsüne tecavüzü haram eyledi. O, Kıyamet Günü’ne kadar dokunulmaz kalacaktır. Onun ağacı kesilmez, av hayvanı ürkütülüp kaçırılmaz, duyuru yoluyla sahibini bulma amacı güden kişi dışında hiç bir kişi onda yitirilen malı bulunduğu yerden alamaz.”[20]
Hz. Peygamberin önderliğinde sürdürülen bu Mekke yolculuğu tam bir fiilî eğitim oldu. Kur’ân’la belirlenmiş ihram yasakları olan eşle cinsel ilişkiden, Allah’a isyan ve insanlara tecavüzden ve İslâmî değerleri eleştiriden sakınılarak sürdürülen Mekke yolculuğu sırasında bazı olaylar da yaşandı. Bunlardan gönüllerimizi aydınlatıcı bazılarını şöylece özetleyebiliriz.
I – Yolculuk Sırasında Doğum
Peygamberimizin kayınpederi Hz. Ebû Bekir’in eşi Esma, yolculuk sırasında oğlu Muhammed’i doğurdu. Şanlı Peygamberimiz (sav), ona boy abdesti almasını ve niyetlenip ihrama girerek Telbiye getirmesini emretti.[21]
Bu olay bize doğumu yakın kadınların bile Peygamberimizin bilgisi altında hac yolculuğuna çıktıklarını ve lohusa kadınların onun emriyle Hac için İhram’a girdiklerini öğretmektedir.
II – Çocuğa Hac Yaptırma Sevap Kazandırır Mı?
Sevgili Peygamberimiz Medîne’ye otuz altı mil mesafedeki Ravha’da develer üzerinde yol alan bir kafile ile karşılaşır. Onlara kimler olduklarını sorar. Onların sorusu üzerine de kendisini Allah’ın elçisi olarak tanıtır. Bu sırada bir kadın çocuğunu O’na doğru kaldırarak sorar:
Bu çocuğa da Hac yaptırılabilir mi?
Şöyle buyurur:
–Ona Hac yaptırabilirsin. Sevabı da senin olur.[22]
Peygamberimizin cevabı, bizi, küçücük de olsalar, çocuklarımızı hacca götürerek sevaplar kazanmaya yönlendirmektedir.
III – Avlanan Vahşi Eşek
Peygamberimiz kendisine refakat eden azîm toplulukla birlikte Revha denilen mahalle geldiklerinde sahâbiler orada yaralı bir vahşi eşek gördüler. Durum Hz. Peygambere iletilince şöyle buyurdu:
“Ona ilişmeyin, çok geçmez onu yaralayan kişi çıka gelir. Nitekim kısa bir süre sonra onu yaralayan Behzi isimli kişi görünüverdi ve Hz. Peygambere gelerek onu size verebilirim, dedi. Hz. Peygamber de bu teklifi kabul etti ve kesilen bu vahşi eşeğin etlerini taksim edilmesi için Hz. Ebu Bekir’i görevlendirdi.”[23]
IV – Yaralı Ceylan
Mekke’ye doğru yolculuğa devam ediliyordu. Usabe denilen yere geldiklerinde vücuduna ok saplanmış yaralı bir ceylan buldular. Hayvan kafasını ayaklarının arasına sokmuştu. Rahmet Elçisi olan Allah’ın Resûlü efendimiz, insanlar tarafından rahatsız edilmemesi için ceylanın başına bir nöbetçi dikilmesini emir buyurdu.[24]
[19] İbn Mace Hn.3107
[20] İbn Mace Hn.3109
[21] Nesâî,Hac İhlâlün-Nifas 5/164;Müslim Hac 16,et-Tac 2/154
[22] Buhârî Hayz 1; Ebu Davûd Hn.1782
[23] Muvatta Menasik/Hac 24, Hn.79
Vahşi esek, eti yenilen hayvanlardandır. İhrama girmiş kişiler, “Ey Îman edenler! İhramlı iken kara hayvanlarını avlamayın..” şeklindeki Kur’ân buyruğu gereği (Maide 95) kara hayvanlarını avlayamazlar ve avlanmasına yardım edemezler. Avladıkları hayvanların etlerinden de yiyemezler. Üstelik avladıkları hayvanlar için de ceza öderler. (Maide 95) Ancak başkaları tarafından avlanan hayvanların etlerinden yiyebilirler.
[24] Ebu Dâvud Menasik 30
Devam Edecek..