Peygamberler hakkında bilgi edindiğim dönemden bu yana hep düşündüm durdum. Neden Peygamberlerden istifa eden olmamış ve hiçbirinde geri adım atan da duyulmamış!
Hiçbir Peygamber kalkıp; “Ya Rabbi ben bu görevi yapamıyorum” gerekçesi ile istifa etme teşebbüsünde bulunmamış. Ya da Allah Teâlâ; Ey Peygamber sen görevini yapmıyorsun ya da beceremiyorsun, seni görevden azlettim, deyip görevden almamış. Yunus aleyhisselam hariç görevini bir an bile ihmal eden çıkmamış. Tabii O da görülmemiş bir imtihana tabii tutularak karşılığını görmüştür. Hiçbir peygamber, ben bu insanlara bu kadar anlattım, delilleri gösterdim, hayatın hikmetlerini anlattım, gereğinde nice çilelere katlandım. Hiç kimseden ücret beklemedim. Yine de beni dinlemediler, itaat etmediler, deyip görevinde gevşememiş ve oluruna bırakmamıştır. Peygamberlerin bu hassasiyetleri çok düşündürücüdür.
Peygamberler dava tasavvurundan mahrum kalan ve seküler bir zihniyet ile toplumları yöneten kadrolar genelde zâlim olurlar. Bunu en korkunç boyutlarıyla uygulayan Firavunlar olmuşlardır. Firavun ve Firavunlaşmış zalimler, yönettikleri toplumları baskı ve sindirme hatta şartlandırma yöntemleri ile aptallaştırmışlardır. Bu sayede yönetmekte rahat etmişlerdir.
Rabbimiz bu uygulama biçimini manidar bir anlatım ile şöyle açıklamıştır; Firavun, kavmini aptallaştırdı. Onlar da ona itaat ettiler. Onlar zaten fâsık kavim idiler. (Zuhruf:43/54) Bu açıklamaya çok dikkat etmek gerekir. Bu kadar karma psikososyal bir olayı anlatırken beşerî sistemlerin ne kadar temelsiz, tutarsız, dengesiz ve cahilâne olduğunu göstermesi açısından harikadır. Ne kadar beşerî ve zâlim sistem varsa ve ne kadar hanedanları uzun yaşamış olsalar da sonunda hepsinin kökü kazılmış, hayattan silinmiş gitmişlerdir.
Fakat nefesi kesilmeyen, kökü kazılmayan ve hayattan silinmeyen yegâne sistem İslam sistemidir. İslam sisteminin yeryüzü temsilcileri peygamberlerdir. Kâinat düzeninde mutlak hükümran ve mülkün sahibi Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ mutlak hükümran olduğu için yeryüzünde halife olarak insanı yaratmıştır. Halife olarak yaratılan insanların başında peygamberler görevlendirilmiştir. Allah Teâlâ peygamberleri hiç başıboş bırakmamış ve sürekli olarak onları murakabe altında tutmuştur. Hem Allah Teâlâ peygamberlerini engin yetkilerle donatmış ve hem de daima bilfiil onları yönetmiştir. Gereğinde uyarmıştır.
Allah Teâlâ, hiçbir peygamberi başıboş bırakmadığı ve sürekli olarak murakabe altında tuttuğu gibi son Peygamber Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’i dahi amansız bir azametle yönetmiş ve hiçbir mesele ve alanda taviz vermemiştir. Özellikle Kur’an’ı Kerim hakkında bile hiçbir sızıntı ihtimali vermemiş net ve kesin tarzını ortaya koyarak; Eğer o Peygamber, bazı sözler uydurup bize isnat etmeğe kalkışsaydı, Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O’ndan şah damarını keserdik. O vakit sizden hiçbiriniz buna mâni de olamazdınız. (Hakka:69/44-47) buyurarak Kur’an’ı Kerim’in ve de hükmünün bekasını diledi. Kur’an’ın sadeliğini, berraklığını ve böyle kalacağını gösterdi.
Bütün bunlarla beraber hakikatleri doğru değerlendirmeliyiz. Rivayetlerde yüz yirmi dört bin peygamber gelip geçmiş, biz onlar hakkında ileri düzeyde bilgi sahibi değiliz. Fakat Kur’an’ı Kerimde zikredilen peygamberlere nazil olan kitaplar tahrif edilmişler. Onun için de devre dışı kalmışlardır. Kitaplar devre dışı kaldılar peygamberler hep gündemdedirler.
Onun için peygamberlerde istifa ve azl yoktur. Onların davaları da devam etmektedir. Hepsine gelen kitabın Kur’an’da mündemiç oluşu, evrensel bir hakikati ispat eder. Değişmez bir hakikat da ortadır. Geçerli kanun Aziz ve Kadir Allah Teâlâ’nın hükmüdür. Bu değişmez kanunun kitabı Kur’an’dır. Müminlerin buna uymaktan başka tercih hak ve yetkileri yoktur.
Artık burası meselenin özünü dile getirme yeridir. Peygamberlerde istifa ve azl olayı olmadığına göre, hiçbir hocanın ve hiçbir görevlinin, emekli olmakla, istifanın ya da görevden alınmanın gölgesine sığınma ya da marufu emretme görevinden sıvışma hakkı da yetkisi de yoktur. Öyle bir fantezisi de yoktur. Bu zihniyette olanlar (Hud:11/116) ya göre yerilenlerdir.
Bir müslüman nasıl Allah’dan ve beyanlarından gâfil, zikrinden uzak olabilir! Heyhat!
Kim Allah’dan gâfil ve azabından emin olabilir!
Esselamu aleykum İlhan ORAL
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…