islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4915
EURO
36,2365
ALTIN
2.952,64
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

“PİREYE KIZIP YORGAN YAKMAK”

“PİREYE KIZIP YORGAN YAKMAK”
25 Şubat 2023 09:32
A+
A-

Her Müslüman,  kulluk görevlerini  yapabilmesi için  İslam’ı öğrenmek ve yaşamakla yükümlüdür. Ne var ki bazı Müslümanların kulluk görevlerini yerine getirirken, farkında olarak veya olmayarak bu yükümlülüklerinden bir kısmına, özellikle de ahlakî  değerlere  riayet etmedikleri, dolayısıyla  bu   tür olumsuz davranışların vicdanları rahatsız  ettiği ve ciddî sorunlara sebep olduğu bilinmektedir.  Bu sorunları   yaşayan veya bu sorunlara  şahit olan kimi Müslümanın ise gittikçe artan bu ahlakî çürümeden  rahatsız olduğu, bunu  kınadığı ve eleştirdiği; daha da önemlisi eleştirilerini ifade ederken “Onlar Müslüman ise  ben değilim” diyerek isyan ettikleri ve “Bunlar, gençleri İslam’dan  soğutuyorlar ve uzaklaştırıyorlar, ateist ve deist  olmalarına sebep oluyorlar”  düşüncesine de sahip  olduğu  görülüyor.

Hiç şüphesiz her insan, iyiliklerden, güzelliklerden, örnek davranışlardan, güler yüz ve tatlı dilden mutlu; kötülüklerden, çirkinliklerden, ahlaksız davranışlardan, kem sözlerden de   mutsuz olur. Bu nedenle,  İslamî kurallara duyarlı  her  Müslüman,  helal kazançlarına haram karıştıran, çıkarları ve keyfi için ahlakî ve etik değerleri hiçe sayan Müslümanların  tutum ve davranışlarını  tasvip etmediği gibi,  bu tür  olumsuz davranışlara bakarak;   özellikle  de ateist ve deist propagandası yapan  internet siteleri  ve sosyal medyanın etkisinde kalarak  İslam’la ilişkilerini  kesmek isteyen  gençlerin  tutumlarını da onaylamaz.  Dolayısıyla kulluk  görevlerini hakkıyla yapmayan, helal  kazancına  haram karıştıran, çıkarı için hiçbir kural tanımayan Müslümanlar, çok iyi  bilmelidirler ki şahsî  hatalarının, kusurlarının ve günahlarının bedelini, sadece kendileri ödememekte, aynı zamanda mensubu olduğu dine ve o dinin  mensuplarına da ödetmektedirler.  Bu nedenle  genellemelerin çok yaygın olduğu   bir toplumda  her Müslümanın, tutum ve davranışlarında   daha özenli  ve dikkatli olması  icap  eder. Çünkü  kötü düşünmek  ne kadar yanlış ise, kötü düşündürecek davranışlarda  bulunmak da  o kadar  yanlıştır.

Buna  karşılık  bazı Müslümanların, yanlış ve ahlaksız  tutum ve davranışlarına bakarak “Bunlar Müslümansa ben değilim” demeleri de doğru bir  düşünce değildir, zira bunun anlamı “Pireye kızıp yorgan yakmak” tır.  Böyle bir düşünceyi, tehditkâr bir üslupla  sunmak da doğru değildir. Yanlış düşünceler ve davranışlar, elbette ki eleştirilir, ancak  bunun yolu ve yöntemi dinden uzaklaşmakla tehdit  etmek değil;  hata edenleri, yanlış yapanları  münasip bir  dil ve üslup ile uyarmaktır. Zira  hataları düzeltme  konusunda  uyarıda bulunmak, aynı zamanda  İslam’ın  Müslümana   yüklediği  bir  görevdir.  Bu görevin  dindeki  karşılığı ise  “emr-i bil mağ’ruf ve nehy-i ani’l münker”dir”,  iyiliği  emredip kötülükten  sakındırmak, demektir.   Ne var ki   bu emir,  Müslümanlar tarafından gereği gibi yerine  getirilemediği veya yerine getirilirken tebliğ  şartlarına ve yöntemlerine  yeterince uyulmadığı için çoğu zaman “Kaş yapayım derken göz çıkartmak” deyimine  uygun durumlar  da söz konusu  olmaktadır.

Şu asla unutulmamalıdır ki  İslam bir dindir  ve kimsenin tekelinde  de değildir. Zira İslam’ın ana kaynağı Kur’an, bütün insanlara  hitap etmekte, dolayısıyla insanlara yol göstermekte ve kılavuzluk etmektedir.[1] Bu Kur’an’ın en temel misyonlarından biridir. Zira o, Allah’ın  yer yüzündeki  “ipi” [2]  ve “ sağlam kulpu”[3] dur.   Dolayısıyla  Kur’an,  insanlardan kendisine  inanmalarını ve  bilgi  elde etmelerini  istemektedir. Bu nedenle  her Müslüman, ilgisi ve kapasitesi nispetinde ondan az veya çok  bilgi  elde etmekle yükümlüdür. Bu  Müslüman olmanın  bir gereğidir ve  her Müslüman da  İslam’ı temsil etme gibi bir misyona sahiptir.  Dolayısıyla İslam’ı temsil etme, belli insanlara ve  gruplara  verilmiş bir görev  değil, her Müslümana verilmiş  bir görevdir.

Burada önemli olan  “Pireye kızıp yorgan yakmak” değil,  kızdığımız ve  eleştirdiğimiz, insanlara söz  ve davranışlarımızla; yaptığımız iyi, güzel ve doğru işlerle örnek olmaktır.   Bir anlamda onlara, “iyi Müslüman böyle olur/  böyle olmalıdır” dedirtebilmektir. Bu konuda Hz. Peygamber, bize  örnektir. Nitekim Allah Teâlâ  “ Allah’ın elçisi, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı ümid edenler ve O’nu çokça  ananlar için güzel bir örnektir”[4]   buyurarak bize   bu davranışın  ne kadar önemli olduğunu açıklamaktadır.   Bu   nedenledir ki İslam,  tarihî süreç içinde  Müslümanların örnek davranışları sayesinde  gelişme  imkanı bulmuştur.    Az da olsa  günümüzde  bunun örneklerine rastlanılmaktadır.

Bunun için de yapılması gereken  İslam’a küsmek ve  ondan uzaklaşmak  değil,  reaktif düşüncelerden uzaklaşarak  proaktif  düşünceler  üretmek, “Karanlığa küfretmek yerine, bir mum yakmak” tır.  Zira  karanlık, ışığın olmaması sebebiyle vardır, ışığın  gelmesiyle de  yok  olur. Şayet bir yerde ışık yoksa, orada karanlık var demektir;  karanlık var ise,  orada  ışık yok demektir.  Bu nedenle kötülüğün ve kötülerin  azalıp iyiliğin ve iyilerin çoğalması, ancak  işini düzgün yapan, kul hakkı yemeyen, kulluk görevlerini hakkıyla yerine getiren, ihlaslı, samimi, bilgili ve  bilinçli Müslümanların  çabasıyla  mümkün  olabilecektir.

 Prof. Dr. Celal Kırca

 

[1] Bakara,2/185.

[2] Al-i İmrân,3/103

[3] Bakara,2/256.

[4] Ahzâb,33/21

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Mürsel Gündoğdu dedi ki:

    Celal Hocamız engin bilgeliğiyle can alıcı bir konuya parmak basmış ve çok güzel hususlara temas etmiş.
    Zira karanlığa küfretmek yerine, bir mum yakmak en insani tavır ve yaklaşımdır.
    Pireye kızıp yorganı yakmamalı insan.