islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4780
EURO
36,4367
ALTIN
2.954,01
BIST
9.294,64
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

PİS SAKAL MODASI ÖYLE Mİ?

PİS SAKAL MODASI ÖYLE Mİ?
24 Eylül 2018 07:58
A+
A-

Beyan Yayınları’ndan çıkan İslami Kimliğimizi Korumak isimli kitabımda sakal ile genişçe bir incelemem var. Bu sebeple sakal duyarlı olduğum bir konudur.

Sakal  Korunması Gereken Fıtrat Değeridir

İslâm erkek-kadın insan fıtratıyla/yaratılışıyla özdeşleşen dindir. Fıtratın korunmasını emreder. Sakal erkek fıtratını/yaratılışını koruma açısından önemli olduğu gibi Müslüman erkeklerin batıl Din ve ideoloji mensubu sakalsız kişilere ve kadınlara benzememesi zaviyesinden de mühimdir. Değinilen konularda benzeme İslâm’da yasak kapsamındadır. İslâm ve Fıtrat açısından sakal konusunu incelemek isteyenler, adı geçen kitabımıza bakabilir.

Sakal erkek yaratılışın bir tezahürü olduğu için insanlık tarihi boyunca önemini korumuştur. Sakalın seküler macerasını okumak isteyenlere Allan Peterkin’in SEL yayınlarından çıkan 1001 Sakal / Sakalın Kültürel Tarihi adlı kitabını tavsiye ederim.

Sakallı Milyonlarca Erkek Var

Bu gün ülkemizde ve dünyada başta dinî olmak üzere değişik sebeplerle sakal bırakmış milyonlarca insan var, ben de 43 yıldır sakal bırakanlardanım. Sakal bırakıldığında onun saçlar gibi temiz ve bakımlı tutulması ortak aklın gereğidir ve Peygamberimizin de tavsiyesidir. Bu önemli ayrı bir bahis.

Sakalı Pis Olarak Nitelemek Ahmaklıktır

Ülkemizde yüzbinlerce sakallı erkek var. Değişik saiklerle bırakılmış olan sakalı PİS olarak nitelemek, insana ve insanî tercihlere saygısızlıktır. Edeple çelişen bir şımarıklıktır.

“Daha da acı olanı böylesi bir saygısızlık ve şımarıklığın Hürriyet’te açığa vurulması …” diyeceğim ama galiba tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Buyrun Ayşe Arman’ın ihtisar ettiğimiz yazısını okuyalım:

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ayse-arman/korumayin-su-kadin-dusmanlarini-40960504

Saçları Pis Ayşe Armanın Yazısı

“ Herkesin fikri, zevki kendine ama ben erkeklerdeki bu “pis sakal modası”nı feci itici buluyorum!

 Bizde öyle değil işte, gelişigüzel bir pis sakal…

Neticede kıl bu; dibi var, kökü var, boyu var, pislenir, kokar… Şunu mis gibi kesmek ve yüzü görebilmek varken o sakalları uzatmak niye…

Kadınlar kollarında tüylerle dolaşıyor mu? Kesiyorlar di mi? Tıraş ediyorlar… Sakalın yakıştığı erkek de pek görmedim. 

O zaman kes sakallarını kardeşim. Pis hissi veriyor, uyuşuk, enerjisi düşük hissi…

Bir de sigara içiyorlarsa daha da fena…

Ama tabii beni dinleyen kim?”

Böylesi Mantık Sefaleti

Ağzı olan konuşuyor ve kalemi olan yazıyor,tamam da…böylesi mantık sefaletine ne demeli?

a- Yok denecek istisnaları bir tarafa bütün erkekler sakallı, kadınlar da sakalsızdır. Yaratıcı olarak ister Allah’a ve ister akılsızca Tabiata inanın sakalı sebepsiz ve amaçsız olarak görmek ahmaklıktır. Şu ifadelerdeki mantık sefaletine bakınız: “Neticede kıl bu; dibi var, kökü var, boyu var, pislenir, kokar… Şunu mis gibi kesmek ve yüzü görebilmek varken o sakalları uzatmak niye…”
Bu tespitten hareket edersek bütün kadınların ve Ayşe Arman ‘ın bıraktığı kafa saçlarına ne diyeceğiz. Kafa saçları da kıl değil mi? Pislenmez mi? Namaz abdesti ile gusül abdesti almayan kadınların saçları daha bir pislenmez mi?

b- Hele hele şu ifadeler yok mu?

“Kadınlar kollarında tüylerle dolaşıyor mu? Kesiyorlar di mi? Tıraş ediyorlar…”

Feminizmi anladık da, kadınla erkek arasındaki biyolojik/fiziksel farklıları da mı sıfırlayacağız.

c- Kaldı ki kadınların kollarında tüyler görülemeyecek kadar azdır. Kollarını tıraş edeceklerine kafalarını traş etseler ya. Kur’ânî vahiyle ayarlanmayan kafalar işte böyle.

Ayşa Armanın bu yazısını ondaki çarpıklığa dikkat çekmekten çok konuya değinmek için fırsat gördük.

İslamî Kimliğimizi Korumak isimli kitabımızdan alıntılayarak devam edelim.

“ Sakal ve bıyıksızlık İslâm ümmetini kuşatan çok yaygın bir manevî âfetolmuştur…

Hayatımıza hakim olmaya çalışan kadrolarca irticaî görüntü olarak nitelenen sakalın belirlenen ölçüler içinde bırakılmasının kültür cihadı olduğunda hiç şüphe yoktur. Ancak İslâmî şahsiyeti gelişmemiş, davranışları zerafete bürünememiş estetik yoksunu kişilerin sakalları ile çevreye olumsuz mesajlar verebilecekleri de bir gerçektir.

Müslüman erkekler için sakal-bıyık İslâmkadınını nörtüsü gibidir.Örtü,İslâmî iman vehayatı sembolizeedenLibasüt-Tekva ( İslâmî bilgi ve bilinç elbisesi) üzerinegiyildiğizaman ahlâkî amacına ulaşabileceği gibi sakal-bıyık da gayesine ancak Libasüt-Tekva ile birleştiği zaman ulaşabilir. Bu sebeple sakal- bıyık bırakılmalı, ama İslâmi Kimliği temsil edebilir bir kıvama eremeye de çalışılmalıdır. Aksi takdirde sevap-fayda yerine, günah-zarar devşirilebilir.

Biz ne dersek diyelim. Kabul edilmez. Batıda İkinci Darwin denilen bir gavurcuktan yapacağımız alıntılar belki düşündürebilir:

“İlk bakışta, çoğu her sabah uzun uzadıya yüzlerini matruş kılma savaşı veren çağdaş erkeklerin bugüne dek traş bıçağından öte bir deneye girişmemiş olmaları garipsenebilir. Ama ikinci bakışta, bunun ardında yatan neden görülecektir. Ne korkaklık ne de inisiyatif yoksunluğudur. Burada söz konusu olan, yalnızca sakalsızken bile sakallı görünmek gibi ikili bir dileği yansıtır bu davranış. Traş olmak, yüzün alt yarısında her zaman erkekçe, maviye çalan bir gölge bırakır ki, bu gölge orada sakal bulunduğunun kanıtıdır. Eğer yepyeni bir yöntemle yetişkin erkeklerin sakalı tümüyle ortadan kaldırılsaydı, dolayısıyla o maviye çalan gölge yok olsaydı, bu yüzün sahibi aynadaki kadınsı görünümden hiç de hoşnut kalmayacaktı, sanırız. Bunun yerine, traşına dikkat eden bir erkek olarak ortalama iki bin saatini yüzünü kazıyıp ovuşturmakla geçirmeyi tercih etmektedir ki, bu denli çapraşık bir arzu için hayli yüksek bir bedel ödediği kabul etmek gerekir.”

“Bizim türümüzde erkek cinsini belirleyen başlıca özelliklerden biri de sakaldır. Bu özelliğin çıkık çeneyle birlikte evrilmiş olması da çok mümkündür, daha geniş ve güçlü bir kemik yapısı kılların büyümesi için daha elverişli bir taban teşkil eder. Öte yandan, ileriye doğru uzanan geniş ve güçlü bir çene, hele gür bir sakal eşliğinde erkeğin kendinden emin ifadesine büyük katkıda bulunur. Türümüze özgü çene yapısı da burada ayrıca önem taşır. Diğer primatların aksine, bizlere özgü çene yapısında, anatomi uzmanları içsel mekanik hiç bir işlevi olmayan bir çıkıntının varlığını saptamışlardır. Geçmişte, bu özelliği açıklayıcı birçok kuram öne sürülmüşse de -çene kaslarının, dilin bazı özelliklerine bağlanmaya çalışarak- bütün bu iddialar artık geçersiz sayılmakta ve bugün çenemizin çıkık yapısının tek bir işlevi olduğu; çıkık sakallı çenenin erkeklere özgü “kendini çevresine kabul ettiren” bir cinsel işaret görevini yüklendiği kabul edilmektedir.”

(Desmond Morris, SEVNEK DOKUNMAKTIR, Sander Yayınları 1977 İstanbul,sayfa 66-67, 69-70)

Biz Müslüman erkelerin kahir çoğunluğu Sakalı geçtik bıyığı da dışlar olduk. Biz böyle yaparsak Ayşe Arman gibiler de çıkar Pis Sakal Modası der. Kime kızalım?

Not: Birisi onayladığı ve savunduğu Evrim Teorisi ile ilgili olmak üzere Ayşe Arman’ı haklı olarak eleştiren birkaç yazı yazdım. Bu yazımı yazdıktan sonra onun bitirdiğimde göz yaşlarımı tutamadığım Umre izlenimlerini okudum. Kur’ân çizgisinde bir daha anladım kı Allah’ın varlığına îman yetmez. O’na koyduğu Kur’ânî yasalarıyla birlikte inanmak ve teslim olmak lazım.

Ben Umre izlenimlerini okuduğum Ayşe Armanı değil yazılarını okuduğum Ayşe’yi eleştirdim. Onu derin hazlar duyduğu secdedeki hali ile bağrıma basmak isterdim.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.