PLANDEMİDEN SONRA CEMAATLE NAMAZ

Plandemi sebebiyle, siyasi, sosyal, ekonomik bütün hayatımız etkilendi. Zaten bütün plan ve program da bunun üzerine kurulmamış mıydı?

Dünya nüfusunu azaltmak…

Tanrı’yı kıyamete zorlamak…

Ülke ekonomilerini altüst etmek…

Dünyada kendini elit gören Siyonist tabakanın, insanlar üzerinde ki hegemonyasını tazelemek ve arttırmak…

Üretilen ilaç ve aşılar ile insanları kobay haline getirmek…

Bütün bunlara ek olarak da insanları ve özellikle de Müslümanları, fırsat bu fırsattır diyerek dini değerlerden uzaklaştırmak ve seküler hayatın içinde asimile etmek…

Daha hala bu söylediklerimizi kabul etmeyen varsa da kendisi bilir ne diyelim?

Mümkün olduğu kadar cemaate devam etmeye çalışan bir insanım. Özellikle öğlen ve ikindi namazlarını çarşının merkezinde bulunan camilerde kılmaya gayret sarf ediyorum. Bu konuda gözlemlediğim şudur ki özellikle plandemiden sonra cemaat sayısında önemli bir düşüş yaşandı ve yaşanmakta… İnsanlar, belli bir süre camiler kapalı kalınca ve açıldıktan sonra da sosyal mesafe söz konusu olunca, zannediyorum cemaate katılma noktasında biraz gevşediler ve böylece de camilerden uzaklaştılar.

Camilerin manevi atmosferinden uzaklaşan insanımız, neler kaybettiğinin farkında mıdır acaba?

Tabii ki de ilk başta, cemaate katılmanın 25-27 derece daha eftal olduğundan hareketle, cemaati terk eden Müslüman, bu büyük ecir ve sevabı kaçırmış oluyor.

Hiç şüphesiz rabbimizin bizlerin yapmasını istediği her ibadetin bir ruhu vardır. Namaz ibadeti de rabbimizden gelen güzel esintiler ile bizim ruhumuzu rahatlatan ve huzura kavuşturan meziyetlere sahiptir. Hele ki bu, cemaatle kılınan namazlarda kat be kat artar ve Müslüman bu esintinin manevi atmosferine kendini kaptırıverir.

İşte o an zaman mefhumu birden ortadan kalkar ve sizin yüreğiniz, İmam “İyya kene’budu ve iyya kenestain” derken farklı bir manevi yolculuğa seyri sefer eyler…

İşte bizler için, bu konuda  Peygamberimiz (sav)’in gönüllerimize dokunan hadisi Şerifi:

“İmam Fatiha’yı bitirip «Âmîn» dediğinde siz de «Âmîn» deyiniz. Kimin âmini meleklerin âmin demesine muvâfık düşerse, onun geçmiş (küçük) günahları mağfiret edilir/örtülür.” (Buhârî, Ezân, 111; Müslim, Salât, 72)

Namaz sonrasında dostlar ile içilecek bir bardak çay ve yapılacak sohbetler, Müslümanlar arasında ki sevgi ve muhabbeti arttırır…

Aslında cemaatle kılınan namazlar, dost düşman herkese gönüllerin birlikteliğini gösteren büyük mucizelerdir. Farz namazlar kılınırken, imamın önderliğinde aynı anda rükuya aynı anda secdeye varılması, bir Müslüman için dünyanın en güzel şeyidir. Düşünsenize, kulun rabbine en yakın olduğu secde anını, Müslüman kardeşlerimizle birlikte aynı anda yapmak ve yüce rabbimize bağlılığımızı göstererek onun (c.c) rızasını kazanabilmek…

Yüce rabbimizin salih kullar için hazırladığı cennette, sevdiklerimizle, komşularımızla, hısım ve akrabalarımızla, aynı dünyada olduğu gibi cennette de birlikte olmak…

Haydi o zaman! Gelin hep birlikte plandeminin bizleri cemaatten ve camilerimizden uzaklaştırmasına izin vermeyelim. Müslüman demek gönül insanı demektir. Gönül insanları ise, her ne olursa olsun buna pandemi de dahil, hiçbir şeyin kendisini rabbinden uzaklaştırmasına izin vermez.

Cemaate katılma konusunda hassasiyet göstermemiz, cennet yolculuğumuzda yüce rabbimizin ipine sımsıkı sarıldığımızın en güzel göstergesidir.

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Ali İmran 103)

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

          Şaban DOĞAN