Günümüzde İspanya ve Portekiz olarak bilinen bölge 8. Yüzyılda Kuzey Afrika’dan sefer düzenleyen Müslümanların kontrolüne geçmiştir. Emevi İmparatorluğu tarafından yönetilen Endülüs bölgesinde Müslüman yönetimi beş asır devam etmiş ve bölgenin diline, tarihine ve kültürüne birtakım katkılar sağlamıştır.
Endülüs medeniyetini kısaca tanıyacak olursak Endülüs adı Araplara tarafından “Müslüman İspanyası” anlamında kullanılmış ve İspanyolcaya Andalucia olarak geçmiştir. Bugün hala Andalucia ismi İspanya’da kullanılmakta ve Almeria (Meriye), Granada (Gırnata), Jaen (Ceyyan), Cordoba (Kurtuba), Sevilla (İşbiliye), Huelva (Velbe), Malaga (Maleka) ve Cadiz (Kadis) vilâyetlerinin içinde bulunduğu bölgeyi ifade etmektedir.
710’lu yıllarda Kuzey Afrika’da Müslümanlara hakimdi. Kuzey Afrika valisi Musa bin Nusayr, Tarık bin Ziyad’ı ordu ve destek kuvvetleriyle İspanya’ya gönderdi. Tarık bin Ziyad birlikleriyle kısa bir sürede bölgenin büyük bir bölümünü fethetti. Fetihten sonra bölge valiler tarafından yönetilmiş, valiler bazen dışa karşı fetih gerçekleştirme çabasında bulunurken bazen de diğer Müslüman gruplarla çatışmışlardır. 756 yılında I. Abdurrahman tarafından Endülüs Emevi Devleti kuruldu. II. Abdurrahman döneminde (822-852) bölge zenginleşti, Arapça ve İslam dininin yayılışı hızlandı. Kurtuba, İşbiliye ve Tuleytula gibi büyük şehirlerde Hristiyan halk dahi Arapçayı kullanmaya başladı, gençler de Arapçayı ana dillerinden daha güzel bir şekilde okuyup yazabiliyorlardı. Ayrıca bu dönemde Bizans Devletinin elçisi gelerek Endülüs Devleti ile diplomatik ilişki kurdu. Bu başarılardan dolayı II. Abdurrahman dönemi “eyyamü’l-arus” (düğün günleri) olarak anılır. Sonraki dönemlerde devlet yer yer bölündü ve yeniden birleştirildi.
III. Abdurrahman (961-976) döneminde eğitimin yaygınlaşmasına önem verildi ve Kurtuba pek çok mimari eserle donatıldı. Oğlu II. Hakem zamanında da ilim ve sanatta gelişmeler yaşandı ve Endülüs bu dönemde İslam medeniyetinin en faal yeri haline geldi. Sonrasında Amirilerin tahta geçmesiyle başta devletin hakimiyeti sağlansa da sonrasında karışıklıklar çıktı ve 1020’li ve 30’lu yılların başında Endülüs Emevi Devleti yıkıldı ve yerine irili ufaklı çok sayıda devlet kuruldu. Bu devletler döneminde de parçalanma devam etti. Hristiyan krallıkları bu dönemde bölgede “reconquista” hareketini sürdürdüler. Müslümanların elindeki son bölge olan Beni Ahmer Emirliği (1238-1492) de Hristiyan orduları tarafından ele geçirildi ve Endülüs hakimiyeti noktalanmış oldu. Bu emirlik iki asır boyunca devam etmiş ve Elhamra sarayı gibi önemli bir mimari eser bu dönemde yapılmıştır.
Endülüs’te ilim, mimari ve sanat alanlarında önemli gelişmeler yaşanmış ve bu yönüyle İslam medeniyetinin belli bir dönemini oluşturmuştur. Öyle ki Hristiyanların Arapça öğrenimi yaygınlaşmış ve Arapça eserler Latinceye tercüme edilmiştir. Yunan felsefesi ve Aristo’nun Ortaçağ Avrupa’sında tanınmasında o dönemdeki Müslüman, Hristiyan ve Yahudi mütercimlerin büyük bir katkısı olmuştur. Bu dönemde tercümesi yapılan coğrafya, kimya, felsefe, astronomi ve özellikle tıp kitapları dönemin Avrupa’sında büyük bir etki meydana getirmiştir.
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: Diyanet İslam Ansiklopedisi, Endülüs maddesi