Üstadın değişik zamanlarda Tıp kaynaklı sömürüye karşı yatığı uyarılardan bir demet hazırladık.
Bilim deyince iki farklı türü var, biri gerçek bilim diğeri ise endüstri denetimi altında olan, ticari amaçlarla yapılan bilim ki, işte buna sadece ben değil, kimsenin hemen güvenmemesi gerekir. Tıp benim nazarımda bir bilim olmaktan ziyade bir sanattır, tıbbın malzemesi de insandır. İnsan makine değildir, ruhu vardır ve insanlar rakamlarla tanımlanamaz, rakamlara sığmaz. Oysa modern tıp insanı değil, onun laboratuvar sonuçlarını değerlendirir. İnsanlar üzerinde yapılan tıbbi araştırmaların sonuçlarını hemen doğru kabul etmemek gerekir. Ben tıbbi bir uygulamayı önce akıl ve mantığa, sonra bilimin ve tıbbın temel kurallarına, sonra gözlem ve tecrübeme ve en sonunda da kanıta dayalı tıbba göre değerlendiririm. Modern tıp ise adeta sadece kanıta ve kılavuzlara dayalı tıptır. Gel gelelim her tıbbi olaya kanıt bulunamaz; kanıtlar kesin değildir, değişebilir; kanıtların kuvvetliden zayıfa çeşitli kademeleri vardır. Kanıta dayalı tıbba göre bugün doğru olan bir uygulama yarın zararlı ilan edilebilir. Kılavuzlara da aynı şekilde asla güvenilmez çünkü bunların tamamı endüstri ile menfaatmünasebetleri olan uzmanlar tarafından yazılmıştır.
Çünkü teknoloji çok ilerledi, bugün sapasağlam bir insan bir check-up’tan, taramadan geçirilse mutlaka birkaç hastalık bulunur. Birçok sağlıklı insanın böbreğinde kist, karaciğerinde hemanjiom, akciğer ve tiroitlerinde nodül çıkar, hatta erken kanser teşhisi de mümkündür ama asıl önemli olan herhangi bir hastalığı tespit etmek değil, erken tedavinin işe yarayacağı bir hastalığı teşhis etmektir. Bu kanserler için de geçerli. Meme ve prostat kanseri için yapılan taramaların kanser teşhisini artırdığı ama kanserden ölümleri azaltmadığı artık net olarak anlaşıldı.
Genetik veya çevresel özel bir riskleri yoksa hasta olmadıkları sürece doktora gitmeyi, check- up yaptırmayı, taramalara girmeyi doğru bulmuyorum.
Sigara içen bir insanın “Acaba bende kanser var mı?” diye korkular içinde taramaya girmesinin ne manası var, kanserden korkuyorsan sigara içme, be adam! Bugünkü tomografin normal diye kanser olmayacağını mı sanıyorsun, ey tiryaki!
Grip virüsünü alıp, grip olanlarda ömür boyu devam eden, virüs mutasyona uğrasa da gene de koruyucu olabilen tam bir bağışıklık meydana gelir. Bunun için grip şifadır diyorum, bunun için dünyanın en kuvvetli grip aşısı grip geçirmektir, diyorum.
Gripte sadece çok yüksek ateş varsa basit ağrı kesiciler kullanılabilir, bunun dışında hiçbir ilacın, vitamin, mineral, bağışıklığı kuvvetlendirdiği iddia edilen destekler, öksürük ve balgam söktürücü şuruplar, soğuk algınlığı hapları, şurupları, hiçbirinin faydası yok aksine zararlı bile olabilirler.
En önemlisi doğru beslenmedir ama bunun olmazsa olmaz şartı gıdaların işlenmemiş olmasıdır. Yani GDO, tarım ve böcek zehirleri, hormon, antibiyotik gibi kimyasallar, katkı maddeleri ihtiva etmemelidir, ısı ve basınç gibi fiziksel şiddete uğramamış olmalıdır. Siz sağlıklı ve kaliteli yiyecek ve içecekleri insanlara sunun ve bırakın herkes istediği şeyleri, istediği gibi, istediği kadar yesin bugünkü kronik hastalıkların hiçbiri kalmayacaktır.
Günümüz insanı çok hareketsiz ama ben spor salonlarına gidilmesini, halı sahalarda deli danalar gibi koşulmasını ağır sporları doğru bulmuyorum. En güzeli tempolu yürümek ve evde veya işte tüm kasları çalıştıran beden hareketleri (buna eskiden kültürfizik denirdi) yapmak, biri de yazın imkanı olanların yüzmesi.
Erken yatıp erken kalkmak, gece karanlıkta 7-8 saat uyku, güneşli günlerde öğle vakti 15-20 dakika güneş banyosu, sigara ve alkol kullanmamak, her şeyi özellikle de hastalıkları kafaya takmamak, inançlı ve kanaatkâr olmak sağlıklı kalmak için yeterli.
“Aşırılığı Doğru Bulmam”
Ben hiçbir şeyin aşırısını doğru bulmam, bu et için de geçerlidir, evet et mutlaka yenmelidir ama fazlası da zararlıdır fakat bunu sigara ile kıyaslamak insafsızlık olur. Ben haftada birkaç gün kırmızı et yerim, ayda birkaç defa sakatat da soframızda mutlaka bulunur. En faydalı gıdanın bile fazla yenmesi bana göre doğru değildir. Her şeyin makul bir miktarı vardır.
Kesinlikle önleriz. Bugün salgın dercesine erişen hastalıkların tümü yani obezite, diyabet, kalp hastalıkları, kanserler, Alzheimer, alerjiler ve diğerleri adam gibi beslenmeyle önlenebilir. Bunun için diyetlere, diyetisyenlere, beslenme uzmanlarına, gıda mühendislerine gerek yok. Sokak kedisi ve sokak köpeği içgüdüsüyle yiyeceğini seçer, yer, bunlarda hiçbir kronik hastalık görülmez. Evcil kedi -köpek ise sahibi gibi hazır mamayla beslenir ve sahibinin sahip olduğu hastalıkların tümü onlarda da görülür. İşlenmiş gıdalardan, tahıl, şeker, trans yağlardan uzak durmak, zerresinin bile yememek şart.
Adam gibi beslenmek ve yeteri kadar hareketli olmak kaydıyla fazla kilonun bir önemi yoktur. Bütün insanların aynı kiloda olması akıl ve mantık dışıdır. Hele de vücut kitle endeksi tamamen yanlış bir değerdir. Sağlıklı yaşamanın tüm icaplarını yerine getirdikten sonra biraz fazla kilolu olmak da aksine daha iyidir, biz buna tıpta obezite paradoksu diyoruz. Şişmanlık bir hastalık olarak değil, hayat tarzındaki yanlışların faturası olarak değerlendirilmelidir. Adam gibi yaşayın, adam gibi beslenin, kafayı kiloya takmayın derim. Evinizde terazi varsa atın diyorum.
İnsanların kendilerini sürekli olarak hasta hissetmeleri gayet tabii bir şey çünkü sürekli olarak hastalıklarla beynimiz yıkanıyor. Senenin her günü bir hastalık günü oldu, “Başınız mı ağrıyor aman beyin tümörü olmasın, yorgun musunuz tiroidiniz çalışmıyor olabilir, öksürüyorsanız dikkat, altından akciğer kanseri çıkabilir!” Sokağa çıkıyorsunuz, “Şu hastanede kampanya, bu hastanede indirimli check- up, meme taramanızı yaptırdınız mı?” soruları. Televizyonu açıyorsunuz kadın programlarının hepsinde doktorlar, haberlerde korkutma kampanyaları, gazetelerde çarşaf çarşaf hastalık haberleri, doktor öğütleri, ikazları… İnsanlarda adeta “Sizde mutlaka bir hastalık var” algısı yaratıldı. Neredeyse, hiçbir hastalığı olmayanlar “acaba bende neden bir hastalık yok?” diye doktor doktor gezmeye başlayacak. Hastalıkları bu kadar kafaya takmak ve durduk yere hastalık aramak doğru değil. Her gün öleceğimize bir defa ölürüz adam gibi ölürüz. Hadi hep beraber tekrarlayalım, “Tıptan uzak sağlıklı hayat, oooooh ne rahat!
Ne demek süper gıda, ne demek mucize karışım, ne demek harika kür! Bunların hepsi palavra, hepsi algı operasyonu… Süper gıda lafı bir pazarlama sloganıdır, maksat süper gıdayı pahalı satmaktır. Bizim memleketimizin ürünü binlerce süper gıdamız var. Endüstrinin elinin değmemiş olması şartıyla her gıda süperdir.
PROF. DR. AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA ASLINDA NE SÖYLÜYOR?
Üstadımıza uyarıları için teşekkürler. Belki kendisi bile farkında değil ama gerçekte söylediği hakikat şudur:
Bilgili ve bilinçli bir Müslüman olarak yaşayın. Dünyanız da âhiretiniz de mutlu olsun.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…
View Comments
Adamsın hocam..Allah razı olsun sizden.. Siz ve sizin gibilerin sayısını arttırsın İnşallah...