Geçen günlerde “din ve ahiret” ile ilgili Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün en son yayınlanan konuşmasının kabul edilecek hiçbir tarafı yoktur. Bugün aynı şahsın birkaç ay önce yayınladığı ve çok zoruma giden “Biz Müslümanlar Neden Ahlaksızız? Müslümanlar Ahlaksız Olmamalıydı” başlıklı videosunu üzerine bir kaç kelam etmek istiyorum…
Videonun her cümlesinde Müslümanlara yönelik asılsız ithamlar, temelsiz iddialar, haksız ve hadsiz eleştiriler vardı… Öztürk’ün her bir cümlesine kin, öfke, nefret ve Müslümanlarla hesaplaşma duyguları hâkim gibiydi…
Kendi kendime; “Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyeliğinden istifa ettiğinde ve görüşlerinden dolayı linçe uğradığında kendisini savunduğum, tepkileri üzerime çektiğim Mustafa Öztürk bu muydu gerçekten” dedim…
Doğrusu o dönemde de birçok fikrine karşı olmama rağmen bazı çevrelerin onu görüşlerinden dolayı hedef göstermelerini doğru bulmamış ve tepkimi göstermiştim… Zira ben “her sözü dinlerler en güzeline ittiba ederler” (Zümer, 18) ayetine inanmış bir Müslümanım ve her türlü fikri bağnazlığa karşıyım… Aynı durum yine tekrarlanacak olsa aynı tavrımı sürdüreceğimi belirtmek isterim… Zira farklı fikirler karşısında Müslümanın tavrı tekfir, tecrid, tehdit ve tehcir değil sadece tenkit olmalıdır…
Bu yazımda Öztürk’ün cümlelerini tek tek alıp tenkit etmem mümkün değil ama söylediklerini genel çerçevede değerlendirmeye çalışacağım…
Öztürk, insanın fıtrat ve yapı itibarıyla MAYASI BOZUK BİR VARLIK olduğunu, maya bozukluğunun insanın fıtratında bulunduğunu bastıra bastıra söylüyor… Yanlış mı duyuyorum diye şaşkınlıkla bir kere daha dinledim ama dediği anladığım şeyle aynıydı… Ona göre maya bozukluğu insanın doğuşundan gelen bir şeydir, insan doğulmaz insan olunur… Hâlbuki peygamberimiz insanın temiz bir fıtratla yaratıldığını ve kişiyi ana-baba ve çevresinin kâfir, Yahudi, Hristiyan vs. kıldığını buyurmaktadır… Ki birçok ayette de bu durum ifade edilmektedir…
Öztürk söz konusu videosunda kendini kaybetmiş bir şekilde Müslümanlara, İslam alemine eleştiriler sıralamaya devam eder. Bir insanın, çocuklarını güven içinde yaşamaları için onları doğuya, İslam ülkelerine değil batıya teslim edeceğini, gençlerin daha adil bir şekilde doğuda değil batıda işe girebileceğini, insanların çocuklarını doğu medreselerine, Tahran’a, Pakistan’a değil batı üniversitelerine gönderdiklerini, İslam ülkelerinin ahlak, adalet, insan hakları ve özgürlükler konusunda batıdan çok geri olduklarını söyler…
Öztürk, batının doğuya nazaran daha güven veren, daha adil, daha bilimsel, daha hakkaniyetli, daha eğitimli ve daha ahlaklı bir yer olduğunu ifade etmeye çalışır… Ben maalesef bu videoda tamamen batı hayranı, celladına âşık, köklerine yabancı, geldiği yeri unutan, Müslümanlara nefret kusan bir Öztürk gördüm…
Öztürk, İslam dünyasının 200 yıldır bilim ve teknoloji alanında herhangi bir katkıda bulunmadığını, insanlığa ahlaki konuda bir örneklik sergilemediğini, İslam dünyasının bilime yatkın bir kafaya sahip olmadığını söylemektedir.
“…DEVLETİNİZİN en büyüğü en başındaki şahsın yaptığı üzere…” sözü ile Öztürk’ün kendisini bu ülkeye ait hissetmediğini ve bu ülkenin neredeyse yarısının seçtiği Sayın Cumhurbaşkanının adını, makamını anmaktan içtinap edecek kadar saygı sınırlarını ihlal ettiğini üzülerek müşahede ettim…
Öztürk Müslümanlara; din güzel ahlak ise neden dindarların ahlakı bozuk? Din neden kurumsal olarak ahlaklı bir insan modeli üretemiyor? Tüm vaazlara, hutbelere ve öğütlere rağmen neden Müslümanlar ahlaksız? İslam neden insan olma çabamıza katkıda bulunmuyor? Müslümanlar neden seküler insanlar kadar çevreye, eşyaya duyarlı davranmıyor? Sorularını yöneltiyor.
Öztürk’e göre bu ahlaksızlık tüm İslam ülkelerinin ortak sorunudur ve bu sorun insanların genetiğinden gelmemektedir. Ona göre bu sorun tamamen dinle ilgilidir, bu sorun üzerinde dinin etkisinin ne olduğu üzerinde durulmalıdır.
Özütürk’e göre bu ahlaksızlık girdabından şu şekilde çıkılabilir: “Din ile başkalarına ayar vermekten vazgeçilmeli, insan dinle kendine ayar vermeli ve her insan özüne dönmelidir?” Tüm videoyu dinledikten ve bu son çözümünü işittikten sonra Öztürk’ün aslında “HİÇBİR ŞEY” demediğini, kendi kendini yalanladığını ve ne demek istediğini kendisinin de bilmediğini söyleyebilirim…
Nasıl mı? Hem insanın doğuştan bozuk bir mayaya sahip olduğunu söylüyor, hem İslam dünyasının ahlaki bozukluğundan yakınıyor ve bunun genetiksel bir durum olmadığını, dinden kaynaklanan bir bozukluk olduğunu söylüyor hem de çözüm olarak dini gösterip, başkasına değil kendinize ayar vermek için dine yönelin diyor… Öztürk, İslam dünyasını eleştirirken, İslam’ın kurumsal olarak bir ahlak modeli üretmediğini söylerken acaba Hz. Peygamberi ve sahabelerini hiç aklına getirmedi mi?
Aslında Öztürk bunu söylerken problemi dinin yetersizliğinde görmektedir ama bunu cesur bir şekilde söylemekten çekinmektedir… Zira tüm konuşması bu minvalde dönmektedir… Eğer onun dediği gibi İslam hiçbir şekilde ahlaki model ortaya koymamışsa o zaman bu din de problem vardır demektir… Ancak çok iyi biliyorum ki problem dinde değil Öztürk’ün algısındadır, bakış açısındadır…
Ahlaki boyutta sefaletin dibini yaşayan Batıyı yücelten, doğuyu, İslam ülkelerini ise yerden yere vuran Öztürk, bir entel olarak asırlardır İslam dünyası ve Müslümanlar üzerinde oynanan oyunları, batı entrikalarını görmüyor mu?
Ahlaklı, eğitimli, medeni, uygar, güvenilir dediği batının İslam ülkelerinin iç işlerine karışıp düzenlerini bozduğunu, yerel kaynaklarını kendi ülkelerine akıttığını; Suriye, Sudan, Mısır, Libya, Irak, Afganistan, Pakistan ve daha nice ülkelerin yönetimlerine varıncaya kadar müdahalede bulunduğunu, darbeler gerçekleştirdiğini, 15 Temmuzda ülkemizde de aynı darbeyi gerçekleştirmeye çalıştığını görmüyor mu? Basireti bu kadar mı bağlandı Sayın Öztürk’ün…
Batılı insanlar mademki ahlaklı ve adil insanlardır o halde neden yönetimlerine Türkiye’de masum kanı akıtan PKK’ya, FETÖ’ye destek vermenin hesabını sormuyorlar? Kilometrelerce uzakta olan Suriye’de, Irak’ta neden insan kanı akıtıyorsunuz? Neden İsraili destekliyor, Filistinlilerin öldürülmelerine göz yumuyorsunuz? Demiyorlar… Yahu Sayın Öztürk! Bize bu basit, temelsiz ve gülünç iddialar ve eleştirilerle gelme… Kendini daha da gülünç duruma düşürme… Müslümanlara karşı bu bitmek bilmeyen öfkenin sebebini de anlamı değilim zaten…
Batı sömürdüğü doğu kaynakları ile müreffeh bir hayat yaşıyor, doğudaki kavga ve savaşlarla besleniyor bunu görmeyecek kadar kör olmuş olamazsın Sayın Öztürk? Yıllardır İran’a ambargo uygulayan batı iken doğu nasıl gelişsin? İslam Ülkelerinin başına kendi kuklalarını dikmiş iken doğu nasıl gelişsin? Yahu biraz hakkaniyetli ol, kin ve nefret duygularından uzaklaşarak İslam dünyasını değerlendir… Bizi bize bıraktılar da gelişmedik mi? Bizim tarihimizde kan ve savaş var da batının yok mu?
Müslümanların tümünü lekelemeye, ahlaksız nitelemesini genellemene hakkın yok Sayın Öztürk… Hem bu ifade ettiğin sorunların tek bir nedene bağlı olmadığını da biliyor olman gerekli… Ne olur birileri ile hesaplaşmanı İslam üzerinden yürütme… Eğer sorunu din algısında değil de dinin kendisinde görüyorsan dini asla bilmediğini, tanımadığını söylerim sayın Öztürk…
Cahit Karaalp
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BU LİNKİ ZİYARET EDİNİZ
Maalesef ne demek istediğini anlamadım. Makul bir cevap olmamış.
Klavyenizden çıkan bu kıymetli yazınız için çok teşekkür ediyorum. Ama biz bu ahlâksız, kompleksli ve haydut BATI’yı kutsayan M. Öztürk’ün sonunda geleceği noktanın bu olduğunu sizlerden önce görmüştük. Nitekim M.islamsızoğlu’da en son bu noktaya gelmeye ramak kalmıştır.