Anne: İnşallah bana yardımcı olabilirsiniz. Eşimi daha yeni kaybettim. Bu durum beni epey sarstı ama Allah’ın izniyle sabredeceğim. Çünkü ölümün bir yokluk olmadığını, ebedî bir âleme geçiş olduğunu biliyorum. Ama babalarının vefatından sonra hayatları altüst olmuş olan çocuklarıma bunu nasıl anlatayım?
Psikolog: Merhaba. Nasılsınız? Sizlere yardımcı olabilir miyim?
Anne: İnşallah bana yardımcı olabilirsiniz. Eşimi daha yeni kaybettim. Bu durum beni epey sarstı ama Allah’ın izniyle sabredeceğim. Çünkü ölümün bir yokluk olmadığını, ebedî bir âleme geçiş olduğunu biliyorum. Ama babalarının vefatından sonra hayatları altüst olmuş olan çocuklarıma bunu nasıl anlatayım?
Psikolog: Başınız sağ olsun. Kocanıza Allah’tan mağfiret ve rahmet diliyorum. İnşallah kabir hayatındaki manevî makamı yüce olur. Metanetiniz ve sabrınızdan dolayı sizlere tebrik ederim. İlk önce şunu sorayım. Kaç çocuğunuz var ve yaşları nedir?
Anne: İki erkek çocuğum var. Yaşları beş ve yedidir.
Psikolog: Hayatınızı nasıl devam ettirmeyi düşünüyorsunuz?
Anne: Yetimlerimi büyüyünceye kadar büyütmeye gayret göstereceğim. Onlara iyi bir anne olmak istiyorum. Babalarının yokluğunu hissetmelerini istemiyorum.
Psikolog: Bu yaklaşımınızdan ötürü sizleri kutlarım. Bu niyetiniz, hem çocuklarınızın baba eksikliğini gidermede, hem de ölüm mevzusunu anlatmakta yardımcı olur. Ayrıca size C. Hak, bu samimî kararınızdan dolayı öbür âlemde sürpriz mükâfatlarda bulunacaktır.
Anne: Öbür dünyada mı? Onu anlamış değilim.
Psikolog: Sizin bu tavrınız Peygamberimizin (sav) bir sözünü bana hatırlattı. Peygamberimiz (sav), arşın gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde arşın gölgesinde barınacak üç grup insandan bahseder. Bunlardan birisi de kocası ölüp, arkada küçük yetimler bıraktığı halde “Evlenmeyeceğim. Çocuklarım ölünceye veya Allah onları bana ihtiyaç bıraktırmayacak yaşa getirinceye kadar yetimlerimin başında duracağım” diyen kadındır. Siz de inşallah Peygamberimizin (sav) övdüğü o mübarek kadınlardan olursunuz.
Anne: Farkına varmadan demek ki Allah’ın hoşuna gidecek bir karar almışım. Buna çok memnun oldum. Ama çocuklarımın babalarının ölüm haberini nasıl anlatayım. Ben asıl bunun için geldim size.
Psikolog: Farkındayım onun için çocuklarınızın yaşını sordum. Kocanızın ölüm sebebi nedir?
Anne: Kocam kanserden dolayı vefat etti.
Psikolog: Okul öncesi dönemde olan çocuklar için ölüm, çoğu zaman geçici bir olaydır; ölen insanın bir gün tekrar döneceğini düşünürler. Altı-dokuz yaş arasındaki çocuklar ise, ölümün geriyi dönüşü olmayan bir durum olduğunu anlamaya başlar, ancak kendilerinin ve sevdiklerinin genelde ölmeyeceklerine inanırlar. Genellikle ölümün hasta veya yaşlı kişilerin başına geleceğini düşünürler. Çocuklarınıza “babanız hastalandı ve öldü” demek yerine “tedavisi mümkün olmayan ağır bir hastalıktan dolayı vefat etti” derseniz daha anlamlı olur. Yoksa çocuklarınız her hastalanan insanın öleceğini düşünebilir ve endişeye kapılabilir.
Anne: Çocuklarıma bu dönemi kolay atlatabilmelerini sağlamak maksadıyla babalarının bir gün geri döneceğini, uzun bir yolculuğa çıktığını söylesem nasıl olur?
Psikolog: Bu hiç doğru olmaz. Bu sefer seyahate çıkmaktan, tatil yapmaktan korkacaklardır. Aynı durumun kendi başlarına da geleceğini düşünürler.
Anne: O halde babalarının derin bir uykuya daldığını söylersem bu sefer de uyumak istemeyecekler öyle mi?
Psikolog: Evet, tecrübeler bunu gösteriyor. Ölüm gerçeğini çocuklarınızdan gizleyemezsiniz. Okul öncesi çocuklarınıza ölümün dünya hayatının sonu olduğunu ve ölen bir babanın hiçbir şekilde geri dönmeyeceğini somut bir şekilde anlatmalısınız. Henüz soyut düşüncenin gelişmediği erken çocukluk döneminde olan çocuklarınıza ölümün anlamı bariz bir şekilde anlatılmalıdır. Mesela şöyle diyebilirsiniz: “Babamız öldü, bundan böyle artık yaşamayacak. Hayvanlar ve bitkiler de olduğu gibi insanlar da doğar, büyür ve bazen çok ağır bir hastalık sebebiyle ölür. Yaşarken nefes alırız, yürürüz, konuşuruz, fakat babamız artık bunları yapamayacak. Çünkü babamız yaşamayı artık bitirdi ve bunun için öldü.” Basit ve şaşırtmacalı gibi gözüken bu gerçekçi cevap karşısında çocuklar, bazen ilginç bir şekilde ölümü kabullenebilmektedir.
Anne: Anladım. Ama babalarının ölüm haberini bu şekilde de versem şoke olacaklar ve bu sefer ağlayacaklar. Üstelik ben de duygularımı gizleyemem. Nasıl yaklaşmalıyım?
Psikolog: Ölüm haberini verirken, metanetli olunuz ve fevri davranmayınız ama gözyaşlarınızı gizlemeye de gerek yoktur. Çocuklarınız, acılarınızı gizleme eğiliminde olduğunu görürse, kendileri de ölümden kaynaklanan acısını gizlemeye ve gözyaşını tutmaya çalışır. Bu, çocuk için sağlıklı bir durum değildir. Bu sebeple ölüm haberini verirken olabildiğince tabiî davranmak gerekir. Çocuklarınızın ağlamaları oldukça normaldir ve beklenen bir tepkidir. Onlara sarılınız. Kendilerine ağlamalarına müsaade ediniz ve engel olmayınız. Çünkü çocuklar, normal şartlarda da kısa süreli bile olsa anne veya babadan ayrı kalmak istemez. Ölüm haberi, onlara terk edilmişlik duygusu verir. Onun için onlara “Ben sizlerle beraber olacağım. Bu süreçte hep birlikte olacağız” derseniz çocuklarınız kendilerini güvende hissedecektir.
Anne: Ama onlar bana “babamız nereye gitti?” diye soracaklar. Bu durumda ne diyeyim kendilerine?
Psikolog: Eşiniz amansız bir hastalığa yakalanarak vefât etmiştir. Bu durumda eşiniz şehit hükmünde ruhunu teslim etmiştir ve inşallah kabir hayatı bu anlamda rahat ve güzel olacaktır. Cennet hayatına benzer bir hayat yaşayacaktır eşiniz. Bazı psikologlar, her ne kadar ahiret, cennet gibi soyut kavramlarla bir insanın ölümünü izah etmek, okul öncesi çocuklar için henüz erken olduğunu düşünse de çocukların zengin hayal gücünü esas alarak, ölen babanın da cennete gittiğini söyleyebilirsiniz. Bu onlar için yatıştırıcı bir etkisi olur ve küçücük kalpleri huzur bulur. Ölümün bir son ve yokluk olmadığı şeklindeki bakışın yanında iyi insanların cennete gidecekleri ve mutlu olacakları anlayışı, çocukların ölüm endişesini büyük çapta gidermektedir. Ancak cennet, çocuklara onların dili ile anlatılmalıdır. Bu anlatımda abartıya kaçmak, çocuklarda bir an önce cennete gitme isteği uyandırabilir. Onun için cenneti kısa ve sade cümlelerle açıklamak yeterlidir. Çocuk, ölen kişinin toprağın altından nasıl cennete gittiğini, nasıl nefes aldığını merak edebilir. Meleklerin gelip onu cennete götürdüğü ve orada nefes aldığı söylenebilir.
Anne: Beklenmedik bir durum ile karşılaşabilir miyim?
Psikolog: Çocukların ölümle ilgili düşüncelerini, korkularını ve bununla başa çıkma yollarını belirleyebilmek, gelişim evreleri, ruhî gelişmeleri, zekâ durumları, fıtrî yapıları ve aile ortamı ile yakından ilgilidir. Bazen altı veya yedi yaşın altındaki çocuklar, ölüm haberini aldıklarında hiçbir şey olmamış gibi bir davranış sergileyebilir. Ancak bu durum, çocukların duyarsız olduğunu göstermez. Çünkü bu çocuklar, ölümün geri dönülmez olduğunu tam anlayamadıkları için, ölenlerin bir gün çıkıp geleceğini düşünebilir. Henüz somut olayları idrak edebilme merhalesi içinde bulunan ve zaman zaman onu aşmaya çalışan çocuklar, ölüm gibi soyut kavramları bazen anlamakta zorlanabilir. Ama buna rağmen ölüm, hemen bütün çocukların çocukça dünyaları için, er veya geç hem duygu olarak ağır, hem de içinden kolay çıkılması mümkün gözükmeyen bir mahiyet arz edecektir. Dolayısıyla gerçekleri hissetmeye başladıklarında babanın ölümü gündeme getirilmeli ve çocuklara içinde biriktirdikleri duygularını dışa dökebilmelerine imkân verilmelidir. Eski güzel hatıralar canlandırılabilir. Babanın fotoğraflarına bakmak, kabir ziyareti yapmak çocukların duygularını ifade etmesini kolaylaştırmaktadır. Çocuklarla birlikte oyun oynanarak, içindeki korku ve üzüntülerini oyun yolu ile dışarı atmaları sağlanabilir.
Anne: Peki çocuklarımın ölmüş babalarını son bir kez görmeleri ve defin işlerine katılmaları uygun mudur?
Psikolog: Çocuklarınızın naaşı görmesine ve defin merasimine katılmalarına gerek yoktur. Çünkü bu durumda çocuklarınızın naaşa karşı korku geliştirebilir. Yedi yaşından büyük çocukların defin işlerini uzaktan seyretmeleri anlamlı olabilir. Bunu yedi yaşındaki çocuğunuz karar versin.
Anne: Anladım. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Prof. Dr. Ali Seyyar
Bu konuşma tam beni anlatıyor bende eşimi aynı hastalıktan kaybettim ve çocuklarım da tam o yaşta …2020 de