Kurt kuzuyu yemeğe niyetlenince; kendisi suyun başında ama, taa ötelerde, aşağılarda bir yudum suyunu içmekte olan kuzuya utanmadan, sıkılmadan yüzsüzce afkurur/havlar: “HEYY SUYUMU BULANDIRIYORSUN!.”
Tıpkı böylesi, bir yıldır yaşadığımız olaylar insanı, taa parmak uçlarına kadar üzüyor mu? üzüyor, üzüyor, hem de nasıl? Meğer dünyada gün görmemiş bu kadar alçak bir zulüm, acımasız bir vahşet ve utanılası bir barbarlık varmış; işte bunu da gördük. Hele hele günahsız çocukların, masum bebeklerin daha yaşamadan öldürülmesi acıların, insanlık utancının en büyüğü…
Mezarlıktan hiç farkım yok;
İçimde ölen ölene.
Yüreğimde gömülen çok;
gizlice giden gidene…
Yok, yok ümitsiz, umutsuz değilim… Bugünden yarınlara saklanmış nice umutlarımız var. Zira el-BERR/iyiliğin, umudun,âhiretin sahibi, kaynağı ve garantörü olan Allah’ımız var, umuda ve geleceğe tohum eken, fidan diken bir rasûlümüz var.
“(Tarafımdan onlara) De ki: “Ey kendi aleyhlerine, varlıklarını ucuza harcayan (günahlara dalan, yararsız ve ucuz konfora kalkışan ve ölçüyü taşıran) kullarım! (Siz yine de) Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, (dilerse ve layık görürse) bütün günahları (ve suçları) Yarlığayıcıdır. Çünkü O, Bağışlayandır, Esirgeyip Acıyandır.”(Zümer,39/53) buyuran Rabbim iyi ki, varlığımın sahibi Sen’sin, beni bana, beni kimseye bırakmayan Sen’sin!…Karanlık dünyama güneşler, aylar, nurlar, aydınlıklar var eden Sen’sin Sen…
“ان قامت الساعة و في يده فسيلة فاليغرسها = Sizden her biriniz kıyametin koptuğunu görse bile, elindeki fidanı diksin!”(Müsned, Ahmed b. Hanbel,3/183, hn.12925) buyuran, kıyamete rağmen umut eken, geleceği, kalıcı iyiliği ,ıslah edici eylemleri/salih amelleri hedef gösteren ve her türlü tehdit ve tehlikeye rağmen aktif-dinamik ümmet isteyen sevgili peygamberim iyi ki önümüzde sen varsın. Ey binbir umutsuzluklar içinden sınırsız imkan, umut ve ümit yaratan imanım, iyi ki, seninle hayat buluyorum, umut buluyorum, geleceği ve âhireti kazanıyorum. Ve ey uyuyan ümmetin yiğit bekçileri, yılmaz askerleri, yaşam kadar ölüme özlem duyan şehîd, şâhid mü’minler! sizin dilinizle haykırıyorum zalimlere:
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
(Mehmet Akif Ersoy)
Umutsuzluğun başladığı noktada yeşerir bütün umutlarımız, canlanır bütün heyecanımız, ayağa kalkar tüm kıyamımız. Ve zafer, umutların tükendiğini sandığımız işte o son saniyede gelir, bizi bulur. Esirdir ama yine de onurludur Yıldırım Bayezıt ve sorar Timur’a: Bu zaferi nasıl becerdin? Timur cevap verir: O son bir saniyede…
Dayan yüreğim dayan! dayan yiğitim dayan!… Çekeceğin zor-zahmet, katlanacağın acı-ıstırap kazanacağın ödül karşısında sadece bir nokta kadar hükmü var. Bu gerçeği Allah zımnen bir kelime ile göstermiş; Rahmetimi mi istiyorsun be insan? öyleyse sen de nokta kadar zahmete katlan ne olur? dercesine RAHMET/رحمة , başına konacak tek bir noktalık zahmetle kazanılır. Bak رحمة rahmetin başındaki زحمة bu bir noktalık zahmeti yapasın ki Ben de o noktayı kaldırıp hayatını ve geleceğini RAHMET kılayım.
Cennet ucuz değil; cehennem lüzumsuz değil. Zalimler için yaşasın cehennem!…
NURİ ÇALIŞKAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-