Ramazan ayı mü’minler için bir eğitim ve öğretim ayıdır. Bu ay ibadetler ve hayırlar için özel ve verimli bir aydır. İslâm Dini’nin kaynağını oluşturan Kur’ân-ı Kerîm’in, Cibrîl isimli melek aracılığı ile Şanlı Peygamberimiz Hz. Muhammed’e indirilmeye başlandığı hatıralı bir aydır. Ana ibadetlerimizden olan Orucun kendisinde farz kılındığı aydır.
Kur’ân inanmakla ve yaşamakla yükümlü olduğumuz İlahi Kitap’tır. Oruç ise bu Yüce Kitab’ın çizgisinde yaşayabilmek için muhtaç olduğumuz Takva’ya bizi erdirecek ayrıcalıklı ibadettir.
Rabbimiz Bakara Sûresinin 185. âyetinde farz kıldığı orucun bu ayda tutulmasını şöylece emretmiştir.
«Ramazan Kur’ân’ın kendisinde indirildiği aydır. Kur’ân, insanları Allah’ı belirlediği dosdoğru yola iletir. Bu yolun belgelerini ve Hak ile batılların ayırıcı ölçülerini verir. Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ay oruç tutsun…»
Muhterem Okuyucum!
Gerçekten düşünür bir cemiyetçi/toplumcu olarak Ramazan ayını incelediğimizde, onun dünyamızın amelî eğitim yaptıran çok güçlü bir mektebi olduğunu görürüz.
Bu yüce mektebin genelde İslâmi emirler ve yasaklar ve özelde oruç, namaz, zekât, fitre, Kur’ân okumak ve dinlemek ve çokça zikir yapmak gibi müfredatını uygulayan, geçmiş on bir ayın muhasebesini yapan ve gelecek on bir aya bedenen ve ruhen hazırlanan ve böylece İslâm Dini’nin hayat düsturlarını yaşama aşkıyla dolan Mü’minler Yüce Mevlâmızdan rahmet ve rıza diploması alırlar.
Ramazan mektebinde arz edilen bu olumlu neticeyi alabilmek için Ramazan eğitiminin tek hedefi, Mü’min hayatının biricik gayesi olan ibâdetlerle, ciddî bir İslâm insanı olarak kaynaşmak lâzımdır.
Mü’minler!
İbâdet; Yüce Rabbimizin namaz, oruç, zekât, hac, Hakk’a çağrı, mü’minlerle beraberlik, adalet ve cihad gibi her bir emrini uygulamaktır. Peygamberimizin öğütlediği, af merhamet, tevazu, sevgi ve saygı gibi ahlâkî güzellikleri yaşamaktır. Faiz, zina, içki, kumar, bencillik, zulüm, riya ve yalan gibi ilâhî yasaklardan sakınmaktır.
Hayatının her bir safhasında gerçekleştirmekle emrolunduğu ibâdet hayatını mü’min hususiyle Ramazan ayında tabiîleştirecektir. Dinimizin, tatbik etmediği emirlerini îfa etmek, kaçınmadığı yasaklarından sakınmak için nefsini kontrol altına alarak ciddî bir eğitime tâbi tutacaktır. Mevzuumuzu müşahhas/somut misallerle aydınlatalım:
a – Bir çok mü’min kardeşimiz çocukluk ve gençlik yıllarında terbiye edilmediği veya tembelliği ve gayesiz yaşamayı meslek edindiği için en büyük kulluk görevimiz olan namazı kılmamaktadır.
Namaz, insanı Allah’a bağlayan, İslâm’a göre yaşama gücünü ve zevkini kazandıran pek feyizli bir ibâdettir.
Namaz kılmayanlarımız Ramazanda mükellef oldukları manevî eğitimin ilk gereği olarak derhal namaza başlamalı, nefislerine bu güzel ibâdeti alıştırmalıdırlar.
b – Mü’minlerin bir kısmı zekâtlarını vermemekte, akrabaları içinde âciz olanlara nafaka vermek mükellefiyetinden kaçınmaktadırlar. Kur’ân’ın ve Sünnet’in pek çok olan yardım etme emirlerinden yüz çevirmektedirler. Peygamberimizin ifadesiyle yalnız muhteris nefisleri ve aileleri için kazanan mânen alçaklar gurubuna girmektedirler:
Yüce Peygamberimizin ifadesiyle yapılan bir iyiliğe asgari/en az yetmiş kat mükâfatın verileceği bu mübarek eğitim ayında, mü’minler nefislerinin ihtiraslarını yenmeye, cimrilik duygularını gidermeye çalışmalıdırlar. Yardım etmeyi bir vicdan zevki ve iman neşesi haline getirmenin terbiyevî mücadelesini vermeli, ilk önce de vermeye zekâttan başlamalıdırlar.
Saygıdeğer Okuyucum!
c – Ferdî, ailevî ve içtimaî/sosyal hayatımızda, sanat, ticaret ve memuriyet hayatımızda göstermekle mükellef olduğumuz samimiyet, doğruluk, söze ve sözleşmelere bağlılık, hoşgörürlük ve sabır gibi İslâmî ahlâk değerlerini gereği şekilde yaşamayan mü’minler de bu üstün sıfatlarla vasıflanabilmek için Ramazan eğitimi ile iradelerini terbiye etmeye çalışmalıdırlar.
d – Bazı zayıf iradeli mü’minler Allah’ın ve Peygamberinin yasak kıldığı içki, kumar, zina, faiz, karaborsacılık, rüşvet, yalan ve kin gibi haramları, bile bile yapmaktadırlar.
Birçok mü’minler de dünyaları ve âhiretlerine faydalı olmayan sigara, aşırı derecede sportif faaliyet, -meşruda olsa- eğlenceye düşkünlük, faydasız konuşma gibi ibtilaların mahkûmu olmaktadırlar.
Ramazan bir eğitim ayı olduğu için bu gibi kusurları ve faydasız itiyatları olan mü’minler bu mübarek ayı nefisle cihâd mevsimi bilmelidirler. Sözü geçen haram ve ibtılalardan kaçınma hususunda nefsiyle sıkı bir savaş vermelidirler.
Hulâsa olarak deriz ki Hayat Nizamımız olan Kur’ân’ın Peygamberimize indirilmeye başlandığı Ramazan ayında biz Mü’minler nefislerimize Kur’ân terbiyesi tatbik etmeliyiz. Nefislerimizi fiilen Kur’ân hayatına intibak ettirirken Kur’ân’la fikrî rabıtalarımızı geliştirmeye de çalışmalıyız. Bizler Peygamberimizin sünnetini izleyerek Ramazan ayında özellikle Kur’ân okumaya ve dinlemeye önem vermeliyiz. Kur’ân-ı Kerim’in Allah’ın Kitabı olduğuna inanan insanlar olarak Kur’ân âyetlerini bu Ramazan ayında ve bize nazil oluyormuş/iniyormuş gibi imanî bir heyecanla okumalı, dinlemeli ve üzerinde tefekkür etmeliyiz. Bunun içinde Ramazan ayı Kur’ân-ı daha çok öğrenme ayı olmalıdır.
Kur’ân okumasını bilmeyenlerimiz Ramazan gecelerini bu öğrenime tahsis etmelidirler. Kur’ân okumasını bilenler de Kur’ân’dan dersler takip etmeli, fakat yalnız okuma ile yetinmemelidirler. Kur’ân tercümeleri ve tefsirleri veya Kur’ân âyetlerini açıklayıcı değişik mevzulardaki muteber/güvenilir dini eserleri okumalıdırlar. Ayrıca vaazlar, konferanslar ve televizyon konuşmaları dinlemelidirler.
(Her iftar ve sahurda Flash Tv’de yayınlanan konuşmalarımızın dinlenilmesini tavsiye ederiz.)
Öz ifadeyle Ramazan, mü’minler için bir eğitim ayı olduğu gibi bir öğretim ayı da olmalıdır.
Yazımızı Hz. Enes’in rivayet ettiği bir hadisle bitiriyorum. O, şöyle anlatıyor:
“Şa’ban ayının son günü Allah’ın Resulü bize şöyle hitab buyurdu:
Ey insanlar! Büyük ve bereketli bir ay gölgesini üzerinize saldı. Bu ayda bin aydan daha hayırlı olan bir gece; Kadir gecesi vardır.
Allah bu ayın orucunu farz kıldı. Gecelerini ibâdetle değerlendirmeyi de öğütledi Allah’ın sevgisine ermek için kim bu ayda bir hayır yaparsa Ramazanın dışında yetmiş farz yapan kişi gibi sevab kazanır. Kim de bu ayda bir farz yaparsa bu ayın dışında yetmiş farz yapan kişi gibi sevab alır.
Bu ay sabır ayıdır. Sabrın mükâfatı ise Cennet’dir. Bu ay yardımlaşma ayıdır. Mü’minlerin rızıklarının artırılacağı aydır.
Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse bu onun günahlarının bağışlanmasına ve nefsinin Cehennem’den kurtulmasına sebep olur. Ayrıca oruçlunun sevabından bir kısmı eksiltilmeksizin ona oruçlunun mükâfatı gibi mükâfat verilir.
Bu ay, evveli rahmet, ortası bağışlanma ve sonu da Cehennem’den kurtuluş olan bir aydır.
Her kim yönetimi altındakinin işini azaltırsa Allah onu bağışlar ve onu Cehennem’den kurtarır. Bu ayda dört ameli çok çok yapınız. (Bunlardan) ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. İkisini yapmaya ise daima muhtaçsınız.
Rabbinizi hoşnut edeceğiniz iki amel Allah’tan başka hiç bir ilâh olmadığına şahâdet etmeniz ve Ondan affını dilemenizdir. Yapmaya muhtaç olduğunuz iki amel ise Allah’dan Cenneti istemeniz ve Cehennem ateşinden O’na sığınmanızdır.
Her kim oruçluya su içirirse Allah ona benim havzamdan su içirir ve o Cennet’e girinceye kadar bir daha susamaz.” (*)
(*) Hayatüs- Sahabe,3/384 den özetlenmiştir.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…