Evet, bir ramazan daha geçiyor. Mübarek ramazan ayı nûr ile gelir aydınlatır, hidayet ile takvâ ile zuhur eder huzur verir. Bereket ile yayılır canlılık kazandırır. Buna rağmen çoğu zaman ramazan hüzün ile gider. Bu sene de ramazan ayına layıkı ile değer verildiği iddia edilemez. Rabbimiz Allah Teâlâ Kur’an’ı Kerimi ramazan ayında indirdi ve nice hikmetlerle donattığını beyan buyurdu.
Muhasebe ve muhakeme ediyorum, Kur’an ayetleri karşısında islam ümmetine bakıyorum, keşmekeş bir hayatı temaşa ediyorum. Hayretler içinde kaldığımı hissediyorum. Ramazan ayı orucunun farz kılındığı ayete ve devamına bakıyorum, insanı derin tefekküre ve daha derin muhasebeye yönlendirdiğini görüyorum.
Alîm, Habîr ve Hakîm Rabbimiz, ilgili ayetlerde ilkeler bütünlüğü olduğunu ve hikmetler derinliğini gösteriyor. İlgili ayetlerde temel kavramlar müminlerin şuurunu canlandırır. Bu ayetlerde müslümanlara değil, müminlere seslenen Mevlâmız. “Sizden önceki ümmetlere yazıldığı gibi, size de oruç yazıldı” diyerek tevhit esasının doğallığını ve yalnız bir ümmetin değil tüm ümmetlerin ideal birliğinin yegâne ilkeleri sunumu yapıyor. En doğal halinde verilen umdelerde Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin ümmetine takvanimetini bahşettiğini hatırlatır. Devamında fıkhî bilgiler verir ve bundan sonra hayatîbilgilerin sunumunu yapar.
O sayılı günler Ramazan ayıdır ki, Kur’an o ay içinde indirilmiştir. O Kur’an, insanları hakka ulaştırır, helâl ile haramda ve hükümlerde hakkı batıldan ayırır. Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruç tutsun, kim hasta olur yahut seferde bulunursa, oruç tutamadığı günler sayısınca sıhhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin. Allah size kolaylık diler, size güçlük dilemez; hem buyuruyor ki, kaza borcunuzu tamamlayasınız da size hidayet ettiği şekilde Allah’ı tekbir edersiniz, gerek ki O’na şükredersiniz. (Bakara:2/185)
Bu Bakara suresinin yüz seksen beşinci ayetinde dünya müslümanlarının yoğunlaşarak Kur’an’ı Kerimin gösterdiği bu ilkeler karşısında imanlarını test etmeleri gerektiği sorumluluklarını gündeme almalıdırlar. Sorumlular intibaha gelmelidirler.
Ramazan ayında Kur’an gibi bir kitabın Allah Teâlâ tarafından Cebrail aleyhisselam aracılığı ile Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e ve dolayısı ile bütün insanlığa indirilmesi büyük olaydır. Kur’an, insanları hidayete kavuşturur. Helal ve haram bilincini pekiştirir. Hak ve batılı netleştirir. Hayatın değerlerini algılatan orucu gündeme yerleştirir. Hasta ve yolcunun sıkıntılarını hatırlatır ve yardım duygularını içselleştirir. Tutulamayan orucun kaza edilmesi ile borç ödeme sorumluluğunu vicdanileştirir. Allah Teâlâ’nın borcunu ödeme yanında kulların da borcunu ödeme kişiliği geliştirir. Dinin ve dini ilkelerin kolay oluşu idrakini pekiştirir. Allah Teâlâ’nın kullarına zorluk çıkarmayacağı bahtiyarlığını müjdeler. Vahye muhatap geçmiş kavimlerle yalnızca oruç ibadetinde tevhid sisteminin gerçekleştiğini gösterir.
Bunca hayırlı kazanımlar lütfeden Allah Teâlâ’nın nimetleri karşısında O’nu tekbir ederek hidayet saadetine ermek kulu huzura kavuşturur. Kul bununla şükretme basiretini kazanır. Böylece insan, iman, irfan, ihlas, ihsan, infak, isâr, züht ve takvâ mertebeleri kazanmış olur. İşte konunun “püf” noktası burada kendini gösterir.
Burada çok önemli bir ayet meali ile konuyu müminlerin algılamalarına bırakacağım. Ey Resûlüm! Rabbinin yoluna hikmet ile güzel öğüt ile davet et. Onlarla mücadeleni en güzel şekliyle yap. Gerçekten Rabbin, O, yolundan sapan kimseyi bilendir. O, hidayete ermişleri de bilendir.(Nahil16.125) Haftaya bu ayet ile “İSLAMI” anlatanların yaptıklarını görelim. Esselamu aleykum.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi