islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5077
EURO
36,4331
ALTIN
2.962,75
BIST
9.144,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

RASÛLULLAH DÖNEMİNDE YAHUDİLERİN İKİNCİ HIYANETİ/KALLEŞLİĞİ

RASÛLULLAH DÖNEMİNDE YAHUDİLERİN İKİNCİ HIYANETİ/KALLEŞLİĞİ
19 Aralık 2023 09:00
A+
A-

RASÛLULLAH DÖNEMİNDE YAHUDİLERİN İKİNCİ HIYANETİ

Sahabeden Amr bin Umeyye ed-Dâmirî’nin, Rasûlullah’tan eman/dokunulmazlık belgesi alan Kilâb oğullarından, yanlışlıkla öldürdüğü iki kişinin diyetinin ödenmesi gerekiyordu. Yahudilerle yapılan Medine sözleşmesindeki antlaşmaya göre bu durumlarda ödenecek diyete yahudiler de katkı payı vereceklerdi. Rasûlullah bu diyeti ödemek için yardım toplamaya çıktı ve bu arada Benî Nadir yahudilerine de uğradı.

Yanlışlıkla öldürülen Kilâb oğullarından iki kişinin diyetini konuştu. Aralarındaki antlaşma gereği yardımcı olmaları gerektiğini bildirdi. Onlar da:

-“Olur, ya Ebâ Kasım! Biz sana istediğin yardımı yaparız” dediler. Bu sı­rada bir kısım yahudiler tenhaya çekilip, Rasûlullah’a suikast yap­mayı plânladılar. İçlerinden Amr bin Cihaş adındaki yahudi:

-“Ben evin damına çıkar, onun üzerine bir kaya bırakırım” diyerek işi üzerine aldı. Çünkü Rasûlullah, yahudi evlerinden biri­nin duvarının dibinde duruyordu.

Aklı başında bir yahudi olan Sellâm bin Müşkem de onlara:

-“Sakın bunu yapmayın. Vallahi, sizin bu plânladığınız suikast ona haber verilir. Ayrıca bu iş, onunla bizim aramızda bulunan sözleşmeyi boz­mak demek olur dedi. Ama dinlemediler.

Yahudilerin plânladıkları suikast haberi, Cebrail (a.s) aracılığı ile Rasûlullah’a bildirilince, hemen bir ihtiyacını gidermek için kalkıyor­muş gibi davranarak yerinden kalkıp Medine yolunu tuttu. Ashabıyla karşılaştığında:

-“Ya Rasûlallah, kalkıp gittiniz, sebebini an­layamadık” diye sordular. O da:

-“Yahudiler, beni öldürmeyi tasarla­dılar. Allah bana bu durumu haber verince, hemen kalkıp gittim” buyurdu.

Bu olay üzerine Rasûlullah (sav) onlara:

-“Yurdumdan çıkı­nız! Siz bana suikast etmeyi, beni öldürmeyi plânladınız. Size on gün mühlet veriyorum. Bu süreden sonra buralarda sizden kim görülürse boynunu vururum…” diye haber gönderdi.

Bu haber üzerine yahudiler Medine’den çıkmak için hazırlığa başladılar. Fakat münafıkların reisi Abdullah bin Ubey bin Selûl onlara:

-“Sakın yurdunuzu bırakıp gitmeyin. Kalenizde oturun. Be­nimle birlikte kavmimden ve diğer Arap kabilelerinden sizinle be­raber çarpışacak iki bin kişi var” demek üzere adamlarından bir haberci gönderdi. Onlar da çıkmak için verdikleri karardan vazgeçtiler. Kalelerine sığınıp beklediler. Rasûlullah (sav) da on­larla savaşmak ve üzerlerine yürümek için hazırlık yapılmasını em­retti.

Sonra Rasûlullah (sav), Nadir oğulları yahudilerinin bölge­sine doğru hareket etti. Yahudiler yanlarına oklarını ve taşlar ala­rak kalelerine sığındılar. Fakat Abdullah bin Ubey bin Selûl onlara yardım etmeye cesaret edemeyip verdiği sözü yerine getirmedi. Hz. Peygamber de onların etrafını kuşattı. Hurmalıklarının kesilmesini ve yakılmasını emretti. Bunun üzerine yahudiler:

-“Ya Muham­medi Sen bozgunculuğu ve fesadı meneder, bunu yapanları ayıp­lardın. Şimdi yaş hurma ağaçlarını ne diye kestiriyor ve yaktırıyor­sun?” diyerek bağırıştılar. Bu konuda Yüce Allah şu ayeti indirdi: “Siz herhangi bir hurma ağacını kestiniz yahut kökleri üze­rinde dikili bıraktınızsa bu hareketiniz (fesat için değil), hep, Al­lah’ın izniyledir ve fasıkları perişan etmek içindir.” (59/Haşr:5)

Benî Nadir yahudileri, Rasûlullah’a kendi istedikleri gibi, Me­dine’den çıkmalarını teklif ettiler. Fakat Rasûlullah (sav):

-“Bugün ben, sadece başınızı alıp gitmenizi kabul ederim. Savaş araç ve gereçleri hariç, bir devenin taşıyabileceği eşyalarınız size aittir. Di­ğer mallarınız, artık size ait değildir” buyurdu. Yahudiler de bunu kabul ettiler ve develerinin taşıyabileceği kadar mallarını yükleyip gittiler. (Bak: İslam Tarihi-I, M. Zeki Canan, s.290; Fıkhu’s Sîre, Bûtî, s.269 vd.)

Tarih boyunca melun yahudilerin en çok başvurdukları ve başardıkları iki konudan biri hıyanet/kalleşlik, diğeri de peygamber öldürmektir. Gerçek şu ki, biz İsrâiloğullarından kesin bir söz aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini getirdiyse, bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.” (5/Maide:70) Zekeriya ve Yahya peygamberlerin dışında birçok peygamberi daha öldüren yahudiler, bu alışkanlıklarını, Son Peygamber Hz. Muhammed (a.s) için de denemeye kalkıştılar fakat Yüce Mevla; “Allah seni insanlara karşı koruyacaktır.” (5/Maide:67) ayetinde verdiği sözü yerine getirerek onların tuzaklarını başlarına geçirmiştir.

İşte Benî Nadir olayı da, yahudilerin genlerine iyice yerleşmiş olan kalleşlik ve ahde vefasızlığın, Rasûlullah dönemindeki ikinci tablosudur. Birincisi -geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz- Benî Kaynuka yahudilerinin kalleşliği idi. Üçüncü kalleşliklerini de gelecek yazımıza bırakalım inşallah.

 

Musab SEYİTHAN

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

MİRATHABER.COM – YOUTUBE

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.