Rotatif Kredisi ile İş Adamlarını Bankalar Feryat Ettiriyor!

Bir ekonominin temel bileşenlerinden biride girişimci insanların varlığıdır.Ülkemizde çok sınırlı ARGE yapabilmelerine rağmen sektörel bazda aldıkları ticari riskler, ekonomideki onların önemini, vazgeçilmezliğini  çok daha arttırıyor.

İş adamları ülkenin kalkınması, ekonominin büyümesi yönünde böyle riskler alırken bankaların aldığı risk nedir?

Bu sorunun cevabını bankaların bir kredi biçimi olan Rotatif kredisini inceleyerek arayacağız. Öncelikle şunu ifade edelim; bankalar hiç bir şekilde bankadaki mevduat sahibine asla tam güvence vermez. Örneğin bir milyon paranız varsa bankada, banka bunun % 10 kısmına güvence verir. % 90 paranız ciddi bir finans krizi sonucunda buharlaşıp uçabilir. Bankacılık sisteminin sağlamlığı mevduatların korunması ve garantisi açısından 100 bin TL kadardır.

Oysa banka kredi verirken ilk yaptığı şey ekspertizi ile  kredi isteyen iş adamı yada hane halkının varlıkları üzerinden teminat alır. Bu teminat oranı da malumdur ki 100 bin TL kredi verecekse 200 bin TL mal varlığı teminatı alır. Kredilerde zaten basılı paranın yaklaşık 1/5 oranında olabiliyor. Toplam krediler zaten ‘’verdim say’’ kabulu ile dijital ve sanaldır. Bu arada krediyi ancak banka verebilir, bankaya mecbursunuz. Bu zorunluluğu kim neden böyle kurguladı? Bu soru aklımızın bir köşesinde dursun.

Şimdi konumuz olan rotatif kredisine gelelim.

Bu kredi, ticarette rutin ödemelerini gerçekleştirmek için  firmaların, sanayicinin, iş adamlarının mecbur kalarak yüksek faizle aldıkları oynak faiz oranlı kredi biçimidir. Buradaki oynak faiz oranı düşme yönünde hiç bir zaman müşteriye yansıtılmaz. Bu kredinin faizi günlük olarak hesaplanırken, piyasadaki faiz oranlarının yükselmesi, alınan borcun üzerine hemen banka tarafından yansıtılır.

Banka 1 yıl gibi kısa vadeli bu kredileri yıl içinde üçer ay ara ile toplam dört ödeme ile geri ister. Bu dönemsel kredi geri ödeme durumunda faizle yükseldiğinde geri çağırarak müşterileri sıkıştırır. Küçük sözleşmelerde bunun için kanuni alt yapı zaten hazırdır. Bunalmış iş adamı, krediye ihtiyaç duyan insan zaten bankanın kucağına düşmüş, sözleşmede yapılmış bağlayıcı ifadelerle, kanunda bankanın lehine çalışacaktır.

Yani verilen kredinin faiz oranları müşterinin aleyhine piyasa faizleri yükselmesinden dolayı sürekli yükseltilerek işletilir. İş adamı çaresizdir, banka karşısında boynu kıldan incedir. Borcu borçla ödemek için ya yeni  kredi bulacak ya da bu yükselen faizleri ödemeye devam edecek.

Yani bu kredi biçimi ile, önceden verilmiş bir kredinin faizleri bankalar tarafından dilediği gibi arttırılabiliyor. Örneğin 1 yıllığına üçer ay ödemeyle müşteri 1 milyon TL olarak % 10 faizle kredi aldı. MB Faiz oranları  bir ay içinde yüzde 10’dan  % 18 çıktı. Bankalarda eski kredilerin faizlerini % 100 arttırarak iş adamlarını, sanayiciyi iş yapamaz hale getirirler. Gerekçeleri ise faiz yükseldi. Oysa onlar krediyi vemişti. Verilmiş kredinin üzerine faizi arttırıyor.

Ve şimdi biz adalet devletinden bahsedeceğiz öyle mi? (Devlet ekonomik gücünü iş adamlarına, sanayiciye, üreten millete borçludur, kurulu sistemle  faiz düzeneğini işleten bankalara değil. Burası karar ve yolun ayrılık noktasıdır.)

Fabrikaları çalıştıran, istihdam oluşturan, ülkenin kalkınmasında en önde yer alan müteşebbislerimizi bankalara  köle yapan nedir?

Milletin mevduatına asla tam garanti vermeyip 100 bin TL ile sınırlı tutup, her çeşit faizle, bu milletin her sektördeki  insanlarını sömüren bankalara bu yetkiyi veren uygulamadaki Borca Dayalı Para Kredi sistemidir.

Bizi onlarca bunalmış iş adamımız arıyor.  Neredeyse içlerinde intihar etme aşamasına gelmiş iş adamlarımız arıyor. Her birinin düştüğü tuzağın aynı olduğunu görüyoruz. Piyasa genelinde sıkıştırılarak verilen kredilerin ödenemezliğini bankalar bildikleri halde; kredileri geri çağırıp, iş adamlarının fabrikalarına, milletin mallarına hacizlerle  bankaların el koyduğunu görüyoruz. Bu asla sürdürülebilir ve kabul edilebilir bir durum değildir.

Yeni Siyasal dönemde hükümletimiz kesin karar vermek zorundadır. Uygulamada olan ve devleti ve milleti sistematik olarak faizle sömüren Borca Dayalı Para Kredi Sisteminin kaldırılmasıdır. Bu ssitem; Türk Milletinin her kesimini  faizci bankacılık finans sistemi esir etmiştir. Millete faizle diz çöktürmenin peşinde olan küresel sistemin hedefinde aynı zamanda milli irade  olduğu gerçeğini sadece bilmek yetmiyor artık.

Bu faizci para kredi sisteminin nasıl kaldırılacağını çok detaya inmeden her fırsata ifade ediyoruz. Bu bağlamda milletimizin ve devletimizin hizmetinde olup hiç bir fedakarlıktan kaçınmayacağımızı ayrıca belirtmek isteriz.

Hükumetimizden umutluyuz.

Açıklanan kabinede faizcilerin hoşuna gitmeyen ekonomi yönetiminin olduğunu biliyoruz. Bu rahatsızlıklarını zaten dövize saldırarak da icra ediyorlar. Ekonomideki temel kurumların Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlanmak üzere; son yapılan çok başlılığı bitirme yönündeki ekonomideki operasyonunu son derece doğru buluyoruz. Bu toparlama, bu kurumlardaki zihniyetin de değişimini gerçekleştirmek zorundadır.

Kurumu Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlamışsınız ama zihniyet aynı ise hiç bir şey değişmeyecektir. Zihniyeti de çözümlemek çok basittir. Çağırıp çözüm isteyeceksiniz. Size  önerecekleri çözümler paradigmalarını ortaya koyacaktır.

Selam ve dua ile…

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi