Her kültürel camia kendi içindeki pislikleri -belge ibraz edemese de- bilir. Biz de dindar görünümlü topluluğumuzun arızalarını biliriz.
Din görevlilerinden biri şöyle demişti:
Diyanet Vakfı kuruldu; Müftülerin bir kısmı da özel harcamalarını Vakfa yükleyerek kul hakkına girer oldu.
Şu günlerde Medyada rütbeli bir ordu mensubunun rüşvet olarak Umrey’e gönderildiği haberi yer aldı.
YAYGINLAŞAN RÜŞVET DOĞALLAŞTI
Bu gibi rüşvet haberlerini yadırgamaz olduk.
Genel ve yerel yönetimlerde bilinçsiz dindarların rüşvet alır olduklarını yoğun olarak duymaya başladık.
İşin daha acı tarafı, rüşvet pisliğine haklılık gerekçeleri de uydurulmasıdır.
Peygamberimizin çok açık beyanlarına göre, Allah zekat-yardım, hac ve umre gibi ibadetleri ancak tertemiz helâl kazançlarla yapıldığında kabul eder.
Yalanı bırakmayanın orucundan kendisine yalnızca açlığı ve susuzluğu kalacağı gibi rüşvetle yapılan hac ve umreden kalacak olan da yalnızca yorgunluktur.
Kötü örnek olmak ve gıybete sebebiyet vermek gibi üstlenilen günahların azaba uğratabilecek sorumluluğu da ayrı bir fasıl.
Rüşvet yoluyla ibadet yapanları, Kur’ân’dan bir örnekle kitap yüklü eşeklere de benzetebiliriz.
Hamdolsun, bu alanda eşeklerimiz varsa da pek fazla değil.
RÜŞVET HAC – UMRE EŞEKLİK