Sevil NURİYEVA İSMAYILOV’un kaleme aldığı “Rusya’dan beklenenler ve Rusya’nın beklentileri…” yazısını siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz..
ABD-İngiltere ve Avrupa’daki müttefikleri, Rusya’nın zayıflatılması ve batı alyansına dişsiz bir formatta müdahil olmasını bekliyor.
“Ukrayna eğer iyi savaşır ve savaşı Rusya’nın topraklarına geçirirse, sonuçlar Batı ittifakı için arzu edilen olur…” diyor özellikle Polonyalı politikacılar.
Ukrayna savaşı ABD ve İngiltere istihbarat servislerinin dizayn ettiği gibi şekillenirse, ABD-İngiltere ve Polonya; Baltık ülkeleri politikacılarının genel kanaati şudur: “Putin devrilir. Bu ise Rusya’nın Batıya ‘yalvararak’ teslim olmasını sağlar ve Rusya yeni liberal lider ve yapısı ile Batı ittifakının bir parçası olur.”
Batı propaganda araçlarının esas hedefinin Putin olduğunu, yayın politikasından anlamak mümkündür.
Peki, neden Putin hedefte?
Kendi ülkesinde muhalifleri olmasına rağmen sevilen bir isim.
Özellikle 90 sonrası bataklığa dönmüş Rusya’ya yeniden güç kazandıran, satranç masasında kendi ülkesini taraf yapan lider.
Normalde kendi halkının istememesi, ayaklanması ve başka lideri iktidar etmesi gerekirken; neden “Rusya için hangi lider doğru biri?” sorusuna Batı karar verme çabasında?
Kendi halkının çoğunlukla (muhalifleri var ve ciddi sesler de çıkmakta) sevdiği ve seçtiği bir isim neden ABD ve İngiltere için hedef?
Esas soru budur bence.
Evet, yayılması bir yapıya sahip Rusya ve 90’larda kaybettiği gücüne kavuşma gayretini gizlemedi.
Bu haliyle çevredeki tüm ülkeler için sorun oluşturmaya başladı ve herkes yeni müttefik arayışına çıkmadan yanı başlarında ABD’yi görebiliyor. ABD için zayıf Rusya hayati ehemmiyet taşıyor.
Zayıflatılmış Rusya, ABD ve Çin geriliminde, Batı ittifakına taraf olarak gerekli ve yeni kullanışlı zemin olarak arzu edilmekte.
Putin böyle bir Rusya hayaline karşı olduğundan, küresel dayatmaya direnme yolunu tercih etti.
Rusya, ABD, İngiltere beklentilerine karşıt beklentiler içinde.
ABD kendi içinde hesaplaşma sürecine girecek. Britanya parçalanacak. Hindistan, Çin, Rusya ve yeni meydan okuyan devletlerden oluşan çok kutuplu dünya inşasına büyük umutlarla bakmakta.
Rusya, Avrupa’nın kış mevsimi ile birlikte dertlerinin çoğalacağına, ayaklanmaların artacağına, vatandaşının kendi hükümetleri ile hesaplaşma sürecine gireceğini beklemekte.
Rusya savaşın zamana yayılmasının kendi lehine olacağı görüşünde.
Görüldüğü gibi herkesin beklentileri farklı.
Evet, genelde basın ve sosyal medya üzerinden yayılan haberlere bakılırsa, Rusya kaybetmiş ve batmış durumda.
Moskova ve Petersburg’dan iki gün önce döndüm. Moskova ve Petersburg sokaklarında savaştan memnun olmayan onlarca insana denk geldim. Ama aynı sokakta, milliyetçilik dalgasının arttığına ve Putin’i haklı gördüğünü işaret eden onlarca örneklerle de dolu olduğunu gözlemledim.
Putin dönemini Çarlık Rusya’sı ile kıyaslamaya gelince ise, şu gerçeği göz ardı etmemekte yarar vardır: Rusya’daki Bolşevik devrimi, zenginlere karşı ayaklanan işçi sınıfı ile gerçekleştirildi. Şimdiki Rusya’da Putin’in esas taraftarları işçi, orta sınıf ve fakir insanlardır. Yani Çarlık dönemini sonlandıran sosyal tabaka şimdiki Rusya Başkanı Putin’i seviyor. Ayrıca Çarlık Rusya’sına benzer taraf ise, zengin sınıf (yani sonradan zenginleşenler) şimdilik seviyor veya seviyor gibi duruyor. Sakince duruma göre tavır alacakların sayısı ise hayli fazladır. Ama Putin döneminin Bolşevik döneminden farkı ondadır ki; Putin kendi burjuvasını oluşturdu ve o burjuva Putin ile beraber hareket edecek gibi duruyor.