Moskova daha önce Ukrayna’da Avrupa etkisi ve NATO üyeliği eğilimine karşı ülkede iç savaşa destek vermiş, bir bölümünde kendine yakın yönetim kurmuş ve Kırım yarımadasını ilhak etmişti.
Son deniz harekatıyla Rusya Federasyonu Karadeniz’de kimin hakim olduğunu, Kırım sahillerinde asla Ukrayna egemenliğine izin vermeyeceğini vurgulamış oldu.
Rusya’yı Batı gözüyle değil kendi tarih birikimimizle anlamamız buna göre değerlendirmemiz gerekiyor.
Rusya, doğal olarak coğrafi engellerle ayrılmış bir ülke değildir. Avrupa’da, Sibirya’da, Orta Asya’da sınırları ve savunması yoktur. Rusya kolayca işgal edilebilecek bir ülkedir.
Nitekim Hunlar, Göktürkler, Bulgarlar, Hazarlar, İsveçliler, Moğollar, Altın Ordu, Polonya, Kırım Hanlığı, Fransa, Almanya gibi sayısız güç tarafından kolayca istila edilmiştir. Litvanya bile yüzyıllarca Ruslara hükmetmiştir.
Bu nedenle Rusya farklı bir savunma geliştirmiştir. Bu da iki noktadan oluşur. Birincisi çevresindeki ülkeleri kontrol altında tutmak, bir tampon kuşak oluşturmaktır. Bu karın kasları sayesinde darbelerden korunur. İkincisiyse sürekli olarak saldırı yapabilecek bir konumda beklemek, tehdit algısı ortaya koymaktır.
Sovyetler Birliği döneminde bu plana tam uyulmuştur. Doğu Almanya, Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Romanya, Bukgaristan, Arnavutluk, Afganistan, Moğolistan, Kuzey Kore, kendi denetimindeki yabancı ülkelerdi. Avusturya, Finlandiya, Yugoslavya ise daha da derinlik sağlayan nötral ülkelerdi. Bunların da ötesinde iç zırh olarak SSCB’nin 14 cumhuriyeti vardı.
Şimdi bu 26 ülkelik savunma derinliğinden geriye sadece Lukaşenko diktasındaki bir Belarus kaldı, diğer 25’i ya gitti ya da kesin değil. Zırhının %96’sı delinmiş bir ülkeden bahsediyoruz
Şu durumda Ukrayna’nın NATO’ya girmesi, burada AB hükmünün geçmesi Moskova’da sadece tatsız değil yaşamsal, varoluşsal ya da bildiğimiz ifadeyle hayat memat meselesi olarak görülmektedir.
Rusya, Çin’in hakimiyeti altına yavaş yavaş girmekte olan zayıflamış bir ekonomik güçtür. Bunu silah ve teknolojiyle, istihbarat ve devlet geleneğiyle kapamaya çabalamaktadır. Bu kay değildir. Rusys can derdindeki bir ülkedir. Çünkü savunulması ve ayakta durması doğal koşullarda çok zordur.
Azak Denizi taaruzu Rusça “zaten yaralıyım lütfen üzerime gelmeyin” demektir. Zırh stratejisi artık kalmadığından sürekli tehdit stratejisinin uygulanmasıdır.
Bu nedenle ‘Enişte’mizin’ ülkesine sabırla, yavaş çekimle ve büyük kamera açısıyla bakmamız gerekir. Moskof’un yaralı vahşi ayıya dönüşmesini etrafa pençe savurmasını istemeyiz. İçinde yaşayan birçoğu Müslüman birçoğu Türk onmilyonların sıkıntı çekmesini de istemeyiz.
Uzun vadede eğer kalkınır silkinirsek Moskof, Çin’in değil bizim tefimize oynar. Bu nedenle sabırlı, dikkatli ve ferasetli olalım.
Prof. Dr. Kutluk ÖZGÜVEN
https://www.mirathaber.com/rusyanin-azak-taaruzu-7-5842h.html
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…