Tanja Höflıng’in “Bir Rüya Gerçek Oluyor: Rüyadayken Öğrenmek Mümkün” yazısı (1), aslında üzerinde yıllardan beri durduğum bir konu hakkında bize özet bilgiler vermektedir. Şuurun kapandığı, idrak ve bilişsel farkındalığın olmadığı düşünülen rüya yoluyla öğrenme becerilerimizi geliştirmek, birçok insana fantezi gibi gelebilir. Ammâ öyle değil. İşin içinde seküler bilim insanları itiraf edemese de nurdan yaratılmış şuur sahibi olan ruh vardır. Yani ruhun bünyesinde sayısız duygular ve latifeler (manevî kaynaklar) mevcuttur. Bundan ötürü de Yaratan’ın birçok güzel isimlerine mazhar olabilir. Ruh, bütünlük yönüyle, büyük âlem gibidir, cismaniyetle (bedenle) birleştiğinde kâinatın bir özü ve fihristi mahiyetindedir. Uyku halinde de belki daha fazlasıyla ruh, bütün fonksiyonlarını korur.
Tabiatta da C. Hakk’ın nuru hâkimdir ve ilahî kanunlar geçerlidir. İsviçre-Bern Üniversitesi nöroloji ve uyku bozukları uzmanı Dr. Markus Schmidt’e göre bitkiler de tıpkı bazı hayvanlarda olduğu gibi “kış uykusuna” dalmaktadır. Ne var ki “kış uykusu” normal uykudan farklıdır. Kış uykusunda tüm biyolojik süreçler, metabolizmayı azami derecede azaltmak suretiyle enerji tasarrufu sağlayabilmek maksadıyla sonlandırılmaktadır. Halbuki normal uykuda her ne kadar birçok şuurlu eylemlere son verilmekte ise de başka zihnî/ruhî fonksiyonlar devreye girmektedir. Yani demek istiyor ki, ruh, her zaman şuurî gücünü korumaktadır.
Yeni bilimsel çalışmalar, ruh/uyku/rüya ve öğrenme arasındaki ilginç münasebeti ortaya koyabilmektedir. Günün büyük bir bölümünü uyku ile geçiren bebekler bile rüya yoluyla yeni şeyler öğreniyorlar. Ne mi öğreniyorlar? Uyanık iken kısa sürede çevreden algıladıklarını ve yaşadıkları hadiseleri, uyurken bilgiye dönüştürmektedir. Uyku sayesinde kısa süreli hatırlamalardan uzun süreli hatırlamaları elde edebilmek yani hafızayı güçlendirmek için, ruhî bir yolculuğa çıkmaktadırlar.
Yetişkinler de günlük hayatta aynı esnada etrafında meydana gelen birçok hadise ile karşı karşıya gelebilmektedir. Şuurlu halindeyken yani uyanıkken beyin, bütün yaşananları aynı anda aynı derecede idrak edebilme ve işleme koyabilmek kabiliyetine sahip değildir. Onun için beyin, seçici davranarak, sadece sizin için önemli olan bir iki hadiseye yoğunlaşmanıza müsaade etmektedir. Kısacası uyanık iken idrak edebilirlik, farkındalık açısından sınırlıdır. Ancak uyku hâlinde, ruhî şuur sayesinde beyinde depolanan bütün birikmiş olaylar, önem dercesine göre sıralanmakta ve rüyada yeninden gün ışığına çıkabilmektedir. Böylece ihmal edilen konular hakkında rüya yoluyla bir gözden geçirme, rahatlama veya bir şeyler öğrenme imkânı elde edebiliyoruz.
Özellikle derin uyku, beynin aktif kalması için önemlidir. Freiburg Üniversitesinde çalışan uyku araştırmacı Björn Rasch’e göre derin uyku sayesinde uyanık iken elde edilen bütün duygu, düşünce ve bilgiler, uzun vadeli olarak beyinde kaydedilmektedir. Beyin, ruhun muharrik gücü ile günlük hayatta yaşananlar hakkında bir değerlendirme yapmakta ve bu vesile ile bilgileri yeniden aktif hâle getirmek suretiyle kalıcı olmasını sağlamaktadır.
Öğrenciler, özellikle yabancı dil dersinde başarılı olmak istiyorlarsa öğrendikleri yeni kelimeleri unutmamak için, yatmadan önce gözden geçirip uyumaları halinde işlevselliği halen yüksek olan beyin, bu bilgileri koruyabilmektedir. Daha da enteresan tarafı, beyin sadece uyanık iken öğrenilenleri uykudayken muhafaza etmekle yetinmemekte aynı zamanda daha önceden hiç bilinmeyenleri de rüya esnasında kişiye öğretmektedir. Bunun izahını gayri Müslim bilim insanları henüz yapamamaktadır. Bunun sebebi, kanaatimce Allah/ruh/melek münasebetini tam olarak bilmemekten kaynaklanmaktadır.
Rüya Yoluyla Yeni Bilgiler Nasıl Elde Edilebilir?
Eğer bir insan, öğrendiklerini benimser ve ilmini insanlığın hizmetine sunarsa C. Hak, o kişinin dinine bakmaksızın Rahman isminin bir tecellisi olarak ona rüya yoluyla araştırma yapmaksızın daha önce bilmedikleri doğru bilgiler de öğretebilir. Bu hususta şuurlu Müslümanlar daha avantajlı bir konumdadır. Bir Müslüman ilmî ve dinî konularla ilgili olarak bildikleriyle ihlas çerçevesinde amel ederse hem sadık rüya yoluyla yeni şeyler öğrenebilir, hem de kesbe/şahsî gayrete gerek kalmaksızın takva temelli vehbî ilimlere sahip olabilir. Bir Müslüman öğrenci için, öğrenim/öğretim ve eğitimde ilerlemenin geçerli akçesi ilk önce öğrenmek için Allah rızasına uygun olarak gayret göstermektir.
Öğrendiklerini yaşayan imanlı bir öğrenci, ilahî bir lütuf olarak ya sadık rüya yoluyla, ya da ilmî terakki sürecinde vehbî ilimlere kavuşabilir. Gayri Müslim öğrenciler ise ilmi, Allah rızasından ziyade bilimsel kariyer için elde etmek istedikleri için, onlara bu dünyevî gayretleri için, dünyaya faydası olan sadece rüyalar yoluyla yeni bilgiler sunulabilir.
Öyle ise geleceğin ilim insanları olmak isteyen Müslüman öğrenciler, her çeşit bilim dalına yapacakları katkılarını iman ve İslâm’ın hakikatlerinin anlaşılması çerçevesinde yaptıkları müddetçe, hem kulluk vazifelerini yerine getiren âbid, hem de sadık rüya veya vehbî yollarla yeni bilgiler elde eden âlim mertebesine kavuşur. Akıllı ilim insanı, bilimsel çalışmalarını objektif/âdil bir şekilde yürütür ve ilim sayesinde gerçek hikmet ve ilim sahibinin olduğunu Allah’ın olduğunu idrak eder ve buna alenî olarak şahitlik eder. Yüce Kur’ân tam da böyle buyurmaktadır:
“Allah, Kendinden başka ilah olmadığına şahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de adalet üzere hareket ederek Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ettiler. Yüce ve hikmet sahibi olan Allah’tan başka ilah yoktur.” (Âl-i İmran, 3/18).
Yoksa Allah’ın tek ilah olduğunu çekinmeden ilan eden bilim insanları, aynı konuda şahitlik yapan melekler sayesinde gerek sadık rüya, gerekse vehbî yöntemlerle yeni bilgi hazinelerin dünyasına seyahat etme liyakatine sahip olmasın? Araştırmaya değer bir konu değil mi? Ammâ, bunu kim araştıracak? Gelin bu konuyu yabancı bilim insanlarına bırakmayalım ve Müslüman bilim insanları olarak biz bunu araştıralım. Araştırma konumuz şu olsun: Sadık rüyaların görülmesinde ve bu yolla yeni bilgilerin elde edilmesinde meleklerin fonksiyonları nelerdir? Eğitim konusunda melekler bize ne öğretebilir? En azından bu hususta tefekkür edelim…
Prof. Dr. Ali SEYYAR