Teşkilatları ne kadar ümit vaad etse de bugün tepe yönetimi olarak Saadet de Karamollaoğlu da çözümün değil sorunun parçasıdır
Saadet Partisi Erbakan’ın Milli Görüşü temsil etmek üzere kurduğu bir partidir. Ancak Hoca’nın vefatı ve Oğuzhan Asiltürk’ün tam denetimine geçme sürecinin ardından Milli Görüş düşüncelerinden ve Erbakan’ın savunduğu prensiplerden uzaklaşmaya başlamıştır.
Erbakan, iktisat politikasında, millileşme konusunda, İslam ülkeleriyle bütünleşme konusunda, ağır sanayi ve milli harp sanayi konusunda, FETÖ ve onu destekleyen Batı egemenliği konusunda net politikalara sahipti.
Bu politikalar bugün Saadet’in ne gündeminde ne de söyleminde yer almaktadır.
Saadet Erbakan’ın dünya faizci kapitalist egemenliği konusunda bir politika önermemektedir. Adil Düzen gibi ya da bunun günümüzdeki yeni bir sürümü gibi bir model ortaya koymamaktadır. Hatta Erbakan’ın eleştirisinin aksine, “Merkez Bankası’nın tam bağımsızlığını”, diğer deyişle millet iradesinden çıkıp Batı finans sistemi iradesine geçmesini savunmaktadır. Erbakan’ın 1996 yılında ispat ettiği “para arzı enflasyon doğurmaz, paranın yukarıdan aşağıya arz biçimi bunu doğurur” ilkesini görmezden gelip klasik iktisadi görüşleri benimsemektedir.
Saadet Partisi özellikle Kamalak başkanlığındaki dönemde, 2016 yılına kadar yer yer FETÖ’yü savunan bir dil kullanmıştır. Oysa Erbakan FETÖ’yü iyi bildiğinden asla onlara sözde anlayışlı bir yaklaşımda bulunmamış, FETÖ’nün askeriyeye hakim olma amacıyla başlattığı Ergenekon sürecinde dindar çevrelerde bu süreci kuvvetle eleştiren yegane kişi olmuştur. Bugün ise Saadet Partisi genel başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı, FETÖ’yle savaşı zaafiyete uğratacak bir söylemi benimsemektedir.
Temel Karamollaoğlu milli harp sanayiinde ilerleme konusunda net bir politikaya sahip olmadığı gibi, Afrin’de başarısı görülen SİHA’ların milli olmadığını ve değerli olmadığını televizyonda ilan etmiştir. Erbakan asla böyle bir yaklaşımda olmazdı.
Saadet Partisi, İslam ülkelerinin yakınlaşması ve birleşmesi konusunda bir politika da önermemektedir.
Saadet’in politikası sadece Karamollaoğlunun dürüst ve helal süt emmiş olmasına odaklanmıştır. Doğrudur, Temel Reis dürüst ve namuslu bir Müslümandır. Ancak Saadet’in ipleri zaten onun elinde değil Genel İstişare Kurulu başkanı Asiltürk’tedir. ‘Bilge başkan’ bir vitrin olarak kullanılmaktadır.
Bu açılardan Saadet’in Erbakan politikaları ve Milli Görüşü temsil gücü bugün çok azdır.
Nitekim bu, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı seçtirme çabasında da ortaya çıkmıştır. Gül, Erbakan’ı ilkelerinden dolayı terk etmiş, dünya finans hakimiyetine teslimiyeti, Batı ve FETÖ’yle uzlaşmayı savunduğundan ayrılmıştır. Oysa günümüz Saadeti Gül’ü kurtuluş bilmiştir. Bu komiktir.
Saadet Partisi’nin tabanı ve teşkilatları hala Türkiye’nin geleceğidir ve önemli misyona sahiptir. Ancak bu, partinin üst yönetimine yansımamakta, onlar günlük ve basit siyasete odaklanmaktadır.
Bu nedenle bugün Saadet de Karamollaoğlu da çözümün değil sorunun parçasıdır.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi