Türkiye’de ilginç şeyler yaşanıyor. Bir yılını dolduran hükümet, yeni atılımlarla şehir hastanelerindeki revizyonlarla, bilhassa Türkiye’de ilk defa bir bakanın, Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin KOCA’nın, “Yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat süreleri kısalıyor, algılamaları azalıyor, zaman zaman öğrenme güçlüğü ve davranış bozuklukları gelişebiliyor, daha kolay hastalanıyorlar ve okul başarıları düşebiliyor!” demesi, yıllardır mücadelesini verdiğimiz NBŞ’li, emülgatörlü, başta çocuklarımız olmak üzere topyekûn toplumu, bedenen ve ruhen kirleten “gıda terörü”nün tasdiki olarak çok önemliydi! İnşallah bundan sonra da “Koruyucu Hekimlik ve Sağlıklı Yaşam” ile ilgili projelere desteğiyle devam edecektir. Bilhassa şehir hastanelerinin devlet eliyle tanzimlenip yürütülmesi, yapılan anlaşmaların halkımızın umutsuzluğunu gidermesi açısından çok önemlidir!
Aynı uygulama ve stratejiler, eğitim kurumlarına da getirilecektir diye ümit ediyoruz. Zira Sayın Cumhurbaşkanı, gıda terörünün en vurucu aracı “ekmek” konusuna el atıp “Artık eskisi gibi kara yenecek!” demişti. Yapılmadı! “17 emülgatörü çıkarın!” dedi; çıkarılmadı!!! Kıymetli eşleri Emine ERDOĞAN hanımefendinin de defaâtle dile getirdiği “Ata tohumlarına sahip çıkmayıp, bitkilerin şifacılığını reddetmek, vatana ihanetle eş değerdir!” demesi de, gıda gibi hayati bir mevzunun devletin en üst düzeyine dikkat çekilmesinde büyük bir önem var! Ve arka planında “çalışmayan kurumlara, işlemeyen sisteme bir ikaz mı var..?!
Sağlık Bakanının “İnsan sağlığına farklı bir holistik yaklaşımla” bu işleri çözeceğine itimadımız vardır!
ÇARESİ YOK MU, VAR!
Gıda ve tarımda yapılacak atılımlara örneklik teşkil etmesi için ata tohumlarımızdan olan, 14 DNA’lı karakılçık-siyez buğdayını ülkemiz ve dünya insanlığına hizmet adına Amerika’dan Nuh tatları prezedyumunda yeni değişmeyen dünyadaki on ürün arasına kattık!
Uluslararası fuarlarda tanıttık.
Obezite başta olmak üzere, beslenme bozukluklarına bağlık akut ve kronik rahatsızlıklar çoğaldı! Piyasadaki tüm tahıl çeşitlerinin genetik bozukluğu ve hastalıklara yol açabileceği konusunda gerekli uyarıların yapılması faydalıdır.
Okullarımızda bilhassa meyveler, elma, armut, mevsimine göre erik, muz, gibi sağlığa yararlı ürünler tavsiye edilmelidir. Bununla birlikte bulundurulması zorunlu tutulmalıdır.
MNG-Çin tuzuyla yapılmış cipslerin, NBŞ’li tatlı ve hazır gıdaların, cicili bicili şeker, çikolata, bisküvi ve tost gibi içinde füme edilmiş et ürünleri bulunan sağlıksız gıdaların obeziteye neden olması sebebiyle engellenmesinde çok büyük fayda vardır.
SÜNNET OLAN MUKADDES TUZ!
Beden için hayati önem arz eden tuzla ilgili tavsiyemize, dönemin sağlık bakanı Ahmet Demircan bilim kurulu tarafından verilen cezayı da hatırlatmak isterim! Mahkemelerce reddedilse de milletimizin şuurları bulandı bir kere.
Dünya Sağlık Örgütü bile günde 6-8 gr tuzu öneriyor!
TUZ USTUR, YANİ AKILDIR!
Tabii ki bizim tavsiyemizde, 83 minerali atılan rafine tuz değildir. Tansiyon yükseltmeyen ve rahatsızlık vermeyen temaşa sanatımızdaki “Tuzsuz Deli Bekirler” olmasın diye bu topluma önerimiz kristal kaya tuzudur! Bu detayları görüp bilgilendirme yapılmasını da yeni Sağlık Bakanımızdan milletimiz beklemektedir!
BİR GARABET DE FLORÜRDE!
Avrupa ve Amerika’da yasaklanan florürün, Türkiye’de ‘plaklama’ yoluyla uygulanmasında bir kusur ve kasıt var! NBŞ kotası, Sayın Cumhurbaşkanımızın eliyle % 5’lere düştü! Avrupa ve Amerika hastalıkların önü alınamadığı için bu kısıtlamaya gitti. Türkiye’de de ‘daha da’ kötü sonuçlar beklenmeden acilen tedbir alınmalıdır!
Neden devlet televizyonunda bir tıp profesörünün “Siroz, çocuklarımızda altı yaşına kadar indi..!” sözlerinin cevabını aramaz..?!
Nişasta bazlı şekerlerin yasaklanması için bilim kurulu uyarmaz neden..
Neden 28 günlük tavukların yenmemesi için bilim kurulunun bir tavsiye kararı yoktur!!! Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi ekmekle ilgili neden ekmeğin ve pirincin içindeki kabuk-kepek-ruşeym alınmasın. Bunlar faydalıdır, yenilsin diye bir rapor hazırlanmaz..?!
Cumhurbaşkanımızın söylediği hastalıkların sebebini bulup çözüm için araştırma kurumlarını beklemekteyiz. Fakat ilgili, yetkili ve bilirkişiler maalesef sebepleri bulup ortadan kaldırmak yerine havayı, suyu, toprağı, tümüyle hayatımızı kirleten insektisit-böcek öldürücüler, pestisit gibi zirai kalıntılarla mücadele etmek yerine, hatta neden hastalıklar bu kadar artıyor, bunun cevabı aranmıyor!
Yaşayıp yaşatarak ölelim. Topluma faydalı eserler bırakarak, tabiata da zarar vermeden, kâinatla uyum içinde helal yiyip-içip yaşayarak geçirelim ömrümüzü, denmiyor..!
Başta Hepatit B-C olmak üzere hepatit hastalıkları ve ismi henüz bilinmeyen ve doktorların da telaffuz edemediği hastalıkların ilaçlarının da bir kutusu 57.000 lira olabiliyor!!!
Neden hâlâ biz yerli ilaç üretemiyoruz!
Sağlıklı yaşamanın metot prensip ve uygulamaları acilen Avrupa ülkelerinde, Uzakbatı’da, Uzakdoğu’da olduğu gibi hayata geçirilmelidir. Ayrıca Türk ve Anadolu insanı bundan mahrum edilmemelidir!
Sağlık Bakanımızın son çıkışları bu metotların Türkiye’de uygulanmasına ümit verici olmuştur!
İnşallah tamamlayıcı tıbbın bütün metotlarının tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi değiştirilmeden ülkemizde uygulanması dilek ve temennisiyle!
Prof. Dr. Ahmet MARANKİ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi
MİRATHABER.COM – YOUTUBE
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…