Zinacı olan kadının dövülebilir olma ruhsatını/iznini anlamamıza yardımcı olacak bir kavram da Nüşûz’dür
نُشُوزَهُنَّ / Nüşûzü Olan Erdemsiz Kadınlar
Nisa 34’de Sâlihat/ hayırlı-erdemli kadınlar Kâninat ve Hâfizat vasıflarıyla açıklandıktan hemen sonra “Nüşûzundan korktuğunuz kadınlar” denilerek Sâlihat kadınların zıddı olan kadınlara değiniliyor.
Sözlükte yüksek yer, yüselme ve ayağa kalkma gibi anlamlara gelen Nüşûz kelimesinin “Hünne” zamiri ile oluşturduğu tamlama “Kadınların nüşûzü / Nüşûzu olan kadınlar” anlamına gelmektedir. Nüşuzu olan kadınlar ifadesi ayette erdemli kadınlar anlamına Sâlihat’ın karşıtı olarak gelmektedir. Bu apaçık bir durumdur. Bu sebeple onları da kısaca evlilik sözleşmesinin gereklerini yapmayan ve cinsel haramlardan korunmayan kadınlar olarak niteleyebiliriz. Konunun öneminden ötürü onların bu iki yönlü eksikliği içeren nüşüz vasfını şöylece daha bir açabiliriz.
Kadınların Nüşûz’üne verilen bu anlamı Nisa 128 de geçen Erkelerin Nüşûzü’ne de verebiliriz. Tutarlı olma adına vermeliyiz de.[1]
Nüşûzli Kadınlara Üç Seçenekli Davranış
Âyetteki ifadelerden hareketle Kânitat ve Hâfizat olmayan Nüşûz’lü kadınlara karşı her zaman boşama yetkisini kullanabilecek olup da aileyi yaşatmak için kullanmayan kocalara Rabbimiz üç seçenekli davranış önermektedir. Önerilenler görev olmayıp kullanılabilir ruhsatlardır:
“Nüşûz’undan; (evlilik akdinin gereklerini yapmamaları ve cinsel haramlara düşmelerinden) korktuğunuz kadınlara gelince onlara öğüt verebilir,(zina yoluyla hâmile kalıp kalmadıklarını tespit için) yataklarında yalnız bırakabilir ve onları dövebilirsiniz.”
Burada konumuz açısından son derece önemli olan bir noktaya daha değinmek istiyoruz.
Âyetteki ifadeler çizgisinde Nüşûz’lü olan kadınların Kânitat ve Hâfizat olmama şeklindeki -1 ve 2 rakam başlığı altında açıklanan- iki olumsuz yönlerine karşılık Rabbimiz üç seçenek sunmaktadır:
Öğüt verme, yataklarında yalnız bırakma ve dövebilir olma.
Kendisine Kur’ân gibi Kur’ân’ı anlama yeteneği Hikmet de indirilmiş olan (Nisa 113) Aziz peygamberimiz;
ألا واستوصوا بالنساء خيراً فإنما هن عوان عندكم ليس تملكون منهن غير ذلك إلا أن يأتين بفاحشة مبينة، فإن فعلن فاهجروهن في المضاجع واضربوهن ضرباً غير مبرح
“Uyarılarıma dikkat ediniz; Kadınlarınıza iyi davranmanızı/iyi davranılmasını öğütlemenizi tavsiye ederim. Zira onlar sizin gözetiminiz altındadır. Fahişeyi mübeyyine[2] /zina yapmadıkça onlara karşı yerici ve zarar verici bir şekilde davranma hakkınız yoktur. Eğer zina ederlerse, onları yataklarında yalnız bırakabilir ve onları yaralamayacak şekilde dövebilirsiniz.”[3]
Konunun öneminden ötürü pekiştirelim. Açıklanan âyet ve hadîse göre kadın, eşini derinden tedirgin eden şüpheli ilişkilere girmesi veya zina yapması sebebiyle dövülebilir. Kur’ânî temellere dayalı İslâm Toplumu’nda bu yönteme başvurulmaksızın doğrudan Liân’a da gidilebilir.
Li’ân; Kocanın hâkim önünde dört şahitle ispatlamaksızın karısına zina isnat etmesi ve kadının da bu isnadı reddetmesi sonucunda eşler tarafından yapılan, yeminle pekiştirilmiş dört şahitlikten ve ardından“la’net” ve “gadab” sözlü bedduâyı içeren ve eşlerin ayrılığıyla sonuçlandırılan hukukî işlemdir.(Nur 6-8)
***
Burada şu notu düşürmeyi de gerekli buluyoruz:
Sevgili Peygamberimiz Kur’an’ı uyguladı. Bu amaçla meşrû kılıcı şartları oluştuğunda savaştı, yaraladı ve öldürücü darbeler vurdu. Ama eşlerini asla dövmedi, istese de dövemezdi. Çünkü onun eşleri zina yapmadı. Çünkü dövme, boşama yoluna gidilmemesi/ gidilememesi durumda izin olarak yalnızca bir seçenekti. Görev de değildi.[4]
Ali Rıza DEMİRCAN
Devam Edecek
[1] Burada şu soru sorulabilir: Erkek/koca evlilik akdinin gerektirdiği görevleri yapmaz, kadını evli-dul arası bir durumda bırakır, zina yapar/yaptığı izlenimi verirse veya kadından büsbütün yüz çevirirse kadın ne yapabilir? Yapılabilir olanların bir bölümü Nisâ sûresinin 128. âyetinde şöylece açıklanmaktadır:
وَإِنِ امْرَأَةٌ خَافَتْ مِن بَعْلِهَا نُشُوزًا أَوْ إِعْرَاضًا فَلاَ جُنَاْحَ عَلَيْهِمَا أَن يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًا وَالصُّلْحُ خَيْرٌ وَأُحْضِرَتِ الأَنفُسُ الشُّحَّ وَإِن تُحْسِنُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا ﴿١٢٨﴾
“Kadın, cinsel iktidarı olduğu halde ilişkiye girmeyen kocasının nüşûzundan(evlilik akdinin toplum örfüne göre gerektirdiği görevlerini yapmaması ve zinaya yönelmesinden) veya ilgisizliğinden ötürü aile yuvasının yıkılacağı korkusuna kapılırsa kocasıyla konuşup anlaşarak aralarında uzlaşma sağlamalarında hiçbir sakınca yoktur. Gerçi insan benliğe gurura kapılıp kapris yapmaya eğilimlidir. Ancak sizler, –Allah’ın bütün yaptıklarınızdan haberdar olduğu bilinciyle- bu tür eğilimlerden korunarak güzel ilişkiler kurmalı ve aile hukûkunu çiğnemekten sakınmalısınız.”
Görüşme yoluyla kocanın tövbesi/aşırılıklarından dönmesi sağlanamazsa, uzlaşılacak konulardan birinin kadının evlilik öncesinde aldığı mehirini iade ederek ve boşanma tazminatı talebinden vazgeçerek boşanmasıdır. (Bakara 229,241)
Âyette geçen Be’l cinsel iktidarı olmayan veya olduğu halde şu veya bu sebeple cinsel ilişkiye girmeyen koca anlamındadır. (Bak. Hûd 72; Bakara 228;Nûr 31)
[2] Fâhişetün Mübeyyinetün
Kur’ân’da zina, eşcinsellik, sevicilik, zina iftirasi ve çirkinlik manasına kullanılan “Fâhişetün” kelimesi (İsra 32; Araf 80; Nisa 15; Nûr 19 ve Enam 151 ) Mübeyyinetün ile vasfedildiğinde kendisini açığa vuran çirkinlik mânasına Zina için kullanılır. (Bu anlama ilişkin olarak bak. Ahzab 30,Talak 1.) Ancak Dört şahitle kanıtlanmış zina anlamına gelmez.
Değinildiği üzere, dövme cezası ancak zina halinde uygulanabilir. Bilindiği gibi zinanın Kur’ân’da belirlenen cezası yüz sopadır. Kişi kendi tanıklığına dayanarak zina suçlamasıyla yargıya Li’ân için başvurabilir. Karısının suçlamayı kabulü bu cezayı, reddi ise ayrılık sonucunu doğurur. Ailesinin onurunu düşünerek yargıya gidemeyen kişi yaralamayacak şekilde bir dövme ile yüz celdeyi sembolize eden bir ceza uygulamış olur.
Kişinin yönetimi altındaki evli olmayan esir kadının zinasını bizzat cezalandırabilirliği de kocanın açıklanan şekilde cezalandırabilirliği hakkını kanıtlamaktadır. (Buharî Itk 17,Müslim Hudûd 30
[3] Tirmizi Redâ 11,İ.Mace Nikâh 3.
[4] Kişi karısına ön tazminat niteliğinde Mehir verdiği, nafakasını sağladığı ve boşanma tazminatı ödeyeceği için karısını her zaman boşayabilirse de zina eden eşini boşamakla yükümlü değildir. (Nisa 4; Bakara 241) Kadın da aldığı mehri iade koşuluyla boşanmak amacıyla her zaman yargıya başvurabilir. (Bakara 229)