Para, mal ve hizmetlerin değişim/dönüşümünü sağlayan bir araçtır. Mal ve hizmetlerin değişim ve dönüşüm kabiliyeti sayesinde para, finansal bir değer olarak kabul görür. Böylece; toplum dinamikleriyle eşyaya yüklenen değer, para vasıtasıyla, finansal argümanlara transfer edilir.
Yani; mal ve hizmetlerin olmadığı bir evrende paraya ihtiyaç olmaz, denilebilir. Çünkü; mal ve hizmetlerin olmadığı bir evrende paranın da bir anlamı olmaz.
Toplumsal değerlerle, paranın değeri arasındaki etkileşim incelendiğinde, toplumun eşyayı nasıl kullandığının, nasıl tasarruf ettiğinin önemi ortaya çıkacaktır. Toplumun, eşyayı tasarruf etme şekli, değer fonksiyonları sonucu üzerinden bazı toplumsal prensiplerin oluşmasına neden olur. Eşyanın tasarruf edilmesi esnasında değişim ve dönüşüme olan ihtiyaç, finansal bir argüman olan paranın doğmasına neden olmuştur. İlk zamanlar, bireylerin ihtiyaçlarını karşılama biçimleri, finansal argümanların toplumsal değerlere uygun şekilde gerçekleşmesi ile kullanılır haldeyken; sonrasında finansal değer anlayışı, toplumsal değerler haline getirilerek, devlet örgütlenmesi temeline dayalı toplumsal yapıyı tahrip eder hale getirilmiştir.
Sanal Paralar nasıl üretilmeli?
Toplumlar; tarihsel olarak sahip oldukları değer anlayışlarını, mal ve hizmetlerin değişim ve dönüşüm ihtiyaçları üzerinden para denilen finansal argümanlara transfer ederler. Bu, bileşke fonksiyon şekilde kültürel birikim olarak gerçekleşir. Böylece; üretilen, üretilmekte olan parasal fonksiyonların genel kabul görmüş erdem ve değerlerle paralellik arz etmesi sosyolojinin temel bir gereksinimdir. Paranın toplum tarafından kazandığı değer üzerinden sosyo-kültürel zafiyetlere neden olmaması başlangıç süreci itibariyle çok önemlidir. Dolayısıyla oluşturulmakta olan para sistemlerinin rezerv aldıkları temel değerler toplumun birliği ve bütünlüğü açısından çok önemlidir.
Günümüzde Sanal Para, Dijital Para, Kripto Para, Kaydi Para gibi ifadeler sıkça zikredilmeye başlanmış, uygulama süreçleri her geçen gün daha da popüler bir hal almıştır. Her ne kadar, dünya konjonktüründe, iktisadi olarak sistemsel bir dönüşüm süreci yaşanmaktaysa da; Türkiyemiz’de henüz bu zafiyet tuzağına düşülmemiştir. Elbette; küresel iktisadi bir açılım olan Sanal Para Sistemleri her coğrafyada, kullanılabilir sınır ötesi operasyonel bir potansiyele sahiptir. Ancak; kanuni altyapısı bakımından ülkemizde bu yönde bir uygulamaya henüz geçilmemiştir. Bu süreç muhakkak gündem oluşturacak, uygulama adımları da muhtemelen atılacaktır. Ancak; yazının başında bahsettiğimiz değer yaklaşımının dikkate alınması, devlet-millet kaynaşması içerisindeki bileşiğin niteliği bakımından önemlidir. Toplumsal değerler öne çıkarılmalıdır. Sürekli borçlanma ve faiz gibi toplumun inanç ve değerlerine aykırı yaklaşımların paranın değer oluşum sürecine dahil edilmesi, toplumsal varlığımız ve birliğimiz gibi dinamiklerimize muhalif bir yapı sunacaktır. Yine karşılığı olmayan, tüketime dayalı, mal ve hizmetler üzerinde değeri koruyucu, reel ve bağlayıcı fonksiyonu olmayan bir rezerv unsur anlayışı da toplumumuzun değer yaklaşımı ile paralellik göstermeyecektir.
Parasal sistemlerin yapılan alış verişler sonrası muhasebe kayıt şekli ve bu kayıtların dinamikleri tarafından ulaşılabilir ve ıspatlanabilir olması önemli ve güvenli bir özelliktir. Bu anlamda “blok” ve “blok zincir” sistemleri olumlu mekanizmalardır. Günümüzde sanal paralar üzerinden gündem teşkil eden blockchain/blokzinciri sistemleri, bu güvenden hareketle bağlısı olduğu her çeşit sanal paranın kullanımını meşru göstermemeli, toplumsal değerlere aykırı bu tip parasal “coin” türevi yazılımlar kabul edilmemelidir. İnternet sitelerinde propoganda ve reklamları ile sıkça karşılaştığımız “coin” türevi sanal paraların dayandırıldığı temeller hiçbir toplumun değer anlayışıyla bütünleşik rezervlere de sahip değildir.
Nedir bu rezervler?
Öncelikle; sanal paraya ulaşım için neler gereklidir, ona bakmamız lazım.
Evet, bir bilgisayar, tablet, cep telefonu veya özel bir dijital cihazınızın olması gerekir. Dolar, TL, Euro gibi mevcut Borca Dayalı Para Sistemi ile belli bir takım odaklara borçlanma unsuru olmuş paralara ve kilowatlarca elektrik tüketimlerine ihtiyaç olduğu aşikar. Hiçbir delil, ıspat ve sahit gerektirmeyen bu unsurlardan yeteri kadar mevcutsa; kurgulanmış herhangi bir sanal “coin”in alıcısı olabilirsiniz. Tabi; sizin potansiyeliniz, kültürel değerleriniz, bu yönde devşirilerek şekillenecek zihin kodlarınız da öncesinden hazır haldedir, zaten.
Pekala; kurgulanmış ve kurgulanmakta olan bu sistemler için olumlu bir satır yazmamız, şu haliyle mümkün olabilir mi? Sizin hangi zihin kodunuz binlerce/milyonlarca kilowatt saat elektrik sarfiyatını doğal görebilir? Bir girişimci olarak; bu denli elektrik, insan ve borçla edinilen sermaye kaynak tüketimlerinin ekonomimize olumlu etkisinin olabileceğine nasıl inanırsınız? Ya da dünyayı trilyonlarca dolar borçlandırmış bir sistemin, borçlandırdığı para biriminin rezervine iyice körüklenerek kanalize olunması nasıl bir ruh halidir? Bu rezerv paralarla yıllardır finansal sistem üzerinden sömürülen toplumsal değerler, şimdi dijital ve yazılım teknolojisi marifetiyle, bir kez daha mı tuğyan edilecek?
Sanal para sahibi olmuş ya da olmakta olan her bireyin, bir dijital cihaz bulundurma mecburiyeti ne demektir? Bu mecburiyet hali, kurulmakta olan Sanal Para Sistemlerine nasıl etki edecek/eder? Bununla ilgili yeteri kadar fizibilite çalışması yapıldı mı? Sanal Para Sistemleri’ndeki coin’ler; Bankacılık Sistemi’ndeki Kaydi Paralar’dan çok farklıdır.
Dijital ve bilişim sektörü, sistemin çalışması için imal ettiği dijital cihazların, gerek maliyeti, gerekse ürün fiyat endeksleri üzerinden, kurulmakta olan bu yeni finans sistemini manipüle edebilir mi? Edebilir. Nitekim; kurulu Borca Dayalı Sistem üzerinden yapılan manipülasyonları hep birlikte yaşıyoruz.
Siz, ülke olarak dijital ve bilişim teknolojisinin neresindesiniz?
Teknolojinin hangi dev şirketi, Sanal Para Sistemleri’nin FEDi olacak?
Zaman, “trend” zamanı değil.
Sistem üzerinde ciddiyetle çalışmak lazım…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi