islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,5077
EURO
36,4331
ALTIN
2.962,75
BIST
9.144,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

Sanal Şiddet Çok Tehlikeli Boyutlara Ulaştı

Sanal Şiddet Çok Tehlikeli Boyutlara Ulaştı

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Ulukol, siber zorbalığın son yıllarda arttığını söyleyerek, sanal şiddetin çok önemli bireysel ve toplumsal etkileri olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Betül Ulukol, çocuklarda görülen siber zorbalığın çeşitlerini ve sonuçlarını AA muhabirine anlattı.

Siber zorbalığın bir şiddet şekli olduğunu ve şiddetin de kişiye zarar verecek her türlü güç ve iktidar kullanımı olduğunu belirten Ulukol, bu durumun özellikle çocukların gelişimini, büyümesini ve onurunu zedeleyebildiğini söyledi.

Ulukol, zorbalıkta şiddetin bir erişkinden ziyade çocukların kendi yaşıtları tarafından uygulandığını paylaşarak, zorbalığın gerçek hayatı etkileyecek şekilde sanal ortamdan da kaynaklanabileceğini dile getirdi.

Sanal zorbalığın etkilerinin, gerçek hayattaki zorbalıktan çok daha fazla olabileceği uyarısında bulunan Ulukol, “Çünkü yayılması çok kolay. Gerçek hayatta daha sınırlı ve lokal kalabilen zorbalık, internet ya da sanal ortama geçtiği anda kontrol edemeyeceğiniz bir boyuta ulaşabilir.” dedi.

Ulukol, sanal zorbalığın çok farklı şekillerde uygulanabileceğini söyleyerek, “Çocuğun bilgilerinin, görüntülerinin, arkadaş ilişkilerinin, ders notlarının, özel yaşamının servis edilmesi, çocuğun internet üzerinde yalnızlaştırılması, hakarete uğraması, iftira atılması, bir şeyleri yapmaya zorlanması. Bütün bunların hepsi aslında sanal zorbalık kapsamında.” dedi.

Zorbalığın öncelikle duygusal ve ardından da fiziksel sonuçları olduğunu aktaran Ulukol, şunları söyledi:

“Duygusal hayat üzerinde yaşamın çok ileri dönemlerine kadar uzanan ciddi etkileri olabiliyor. Onuru ve kişiliği zedeleniyor, öz güvenini yitiriyor. Korkular yaşıyor, bu korkuları sınırlandıramıyor. Belki bu olaylar geçtikten sonra bile posttravmatik stres bozukluğu dediğimiz bunu zaman zaman tekrar tekrar yaşayarak o etkilenim devam ediyor.”

Ulukol, sanal ortamda yapılan zorbalıkta gerçek hayattakinden farklı olarak failin çoğu zaman anonim kaldığına ve bunun da sanal zorbalığın yayılmasına yol açtığına dikkati çekerek, “Sanal zorbalığa uğrayanların bir kısmı, bir zaman sonra sanal zorbalığı uygulayan bireyler haline gelebiliyor.” dedi.

Kovid-19 salgını döneminde okulların kapanmasıyla çocukların ekran karşısında ve internette geçirdiği sürenin arttığına işaret eden Ulukol, buna paralel olarak çocukların internet kullanımının yeteri kadar denetlenemediğini anlattı.

Ulukol, internet kullanımı konusunda ebeveynlerin çocuklarla bir sözleşme yapması gerektiğine dikkati çekerek, çocuğa kullanım süresi ve ziyaret edilecek siteler konusunda sınırlamalar konulmasının iyi olacağı ve eğer internet kaynaklı bir olumsuzluk yaşarlarsa mutlaka ailelerine haberdar etmeleri için teşvik edilmeleri gerektiğini ifade etti.

Zorbalığa uğrayan çocuğun birtakım ipuçları vereceğini söyleyen Ulukol, şunları ifade etti:

“Sanal zorbalıkla ya da gerçek hayatta birinden bir şiddetle karşılaşan çocuğun bütün olağan dengesi bozulabilir. Sakin, iyi veya yumuşak huylu dediğimiz çocuklarda ya daha fazla içine kapanma, kendisini izole etme ya daha saldırgan tavırlar görebiliriz ya da böyle keyifli neşeli, aktif eğlenceli bir çocuğun, yine içine kapandığını veya saldırganlaştığını, tamamen kişiliğinden farklı bir tavra büründüğünü görebiliriz. Bunlar neyi gösterir? Bu, çocuğun başına bir şey geldiğini anlatabilir. Başına gelen bu şey, sanal ortamda mı oldu, gerçek hayatta mı oldu? Bu, biraz da işte o çocukla konuşmak, iletişime geçmek, onun derdini tasasını dinlemekle mümkün olabilir. Bir başka ipucu; çocuk bunu, ‘arkadaşımın başına geldi’, ‘arkadaşım bana anlattı’ diye anlatabilir. Dolayısıyla ailelerin ve öğretmenlerin böyle bir durum karşısında biraz uyanık olması lazım. Ayrıca çocuğun cep telefonu, tablet veya bilgisayarı aşırı kullanıyor olması ve bu kullanım sırasında da kaygılı tavırlar göstermesi, öfkelenmesi ve bu kullanımı olabildiğince aileden uzak bir yerlerde yapmaya çalışması da önemli bir ipucudur.”

Ulukol, çocuğun zorbalığa uğradığının fark edilmesi halinde, ebeveynlerin çocuğa karşı suçlayıcı bir tavır takınmaması gerektiğinin altını çizerek, “Orada yapılması gereken çocuğa kendini yalnız hissettirmemek. Adı üzerinde çocuk. Korkabilir, kandırılabilir ya da bir şekilde yaptıklarının sonuçlarının ne olacağını tahmin bile edemeyebilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Sanal şiddet konusunda kurumlara da bazı roller düştüğünü söyleyen Ulukol, bunlardan ilkinin gereken tedbirleri alıp kullanıcıların internet deneyiminin güvenli bir ortamda gerçekleşmesini sağlamak, ikincisininse bir olay çıktığı andan itibaren en hızlı şekilde müdahale edip olayı sonlandırmaya çalışmak olduğunu bildirdi.

Ulukol, uygunsuz bir içeriğin kaldırılması ya da erişimin engellenmesi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun ihbar sitesi olan “https://www.ihbarweb.org.tr” adresine başvurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.