“Sanat sanat içindir” fikrini savunmuş, Namık kemal, İbrahim Şinasi, Ziya Paşa gibi Tanzimat sanatçıları. Sanatın, toplumun sorunlarını yansıtmasını gerektiğini savunan Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz gibi edebiyatçılar da “Sanat toplum içindir” fikrini savunmuşlar.
Biz bu tartışmadan sıyrılıp günümüze gelelim. Sanat yaptığını iddia eden ve kendini sanatçı zanneden bir topluluk var ki evlere şenlik. Onlara göre sanat, ne sanat için yapılır, ne de toplum için. Sanat, gerçekten sanatsa eğer, para için yapılır. Ara sıra da çıkarak birkaç afili söz söylemek, toplumun kafasını karıştırmak için yapılır.
Bu sözde sanatçılar bazen ekranlara çıkarak “İnsanları çok seviyorum” maskesinin ardına gizlenirler. Tabi yerseniz! İnsanları çok sevdiğini ileri süren bu sözde sanatçılar, her akşam başka bir gece kulübünde, o çok sevdiğini iddia etikleri insanların hayat tarzına tamamen ters bir yaşantı içinde sabahlarlar. Nasıl olsa(!) insanları çok seviyorum diyerek kandırdıkları o insanların paraları vardır ceplerinde. Kendi kültürünü tanımaktan aciz olan bu sanatçı topluluğunun, insanlar için ürettiği bir değer de yoktur aslında. Tamamen hazcılığa dayalı yaşantılarının, kendilerine verdiği zararın bile farkına varamayacak kadar gözleri kör, kulakları sağırdır.
Bazen bu sanatçıları gezi olaylarında olduğu gibi en önde görürsünüz, bazen de başörtüsü yasağının savunucuları olarak görürsünüz. Çok severler insanları! Kendileri çok matah bir hayat yaşıyorlarmış gibi, bir Cafe de oturan başı örtülü insanlara laf atarlar ve küçümserler, bazen de hakaret dolu sözler ile gözlerinden ateş püskürürler.
Herkes yapsın sanatını ve ya sanat zannettiği şeyi. Ama bu milletin manevi değerlerine dil uzatmasın. Ramazan ayı geldiği zaman, “benim kalbim temiz, oruç Allah ile benim aramda” diyerek, aşikâr bir şekilde oruç yiyenler, Kurban bayramı geldiğinde “Hayvan katliamı var” diye de bağırmasınlar. Ama yine de yapsınlar sanat zannettikleri şeyi. Özgürlükse eğer, başı açık gezmenin bir özgürlük olduğu gibi, başı kapalı gezmeninde bir özgürlük olduğunu unutmasınlar.
Şayet iddia ettikleri gibi seviyorlarsa bu insanları, insanların giyim kuşamlarına karışarak ve yasakları savunarak bu sevginin yok olmasına da izin vermesinler. Beren bir kişiliğe sahip olsunlar ve akıllı düşünerek, yasakçı bir zihniyeti bu topluma dayatmaya kalkmasınlar.
Sanat zannederek yaptıkları şeyin topluma ne gibi meziyetler kazandırdığına baksınlar da ondan sonra konuşsunlar.
Son söz;
Bazı horozlar vardır ki, kendileri öttüğü için güneş doğduğunu sanırlar. Oysa horozlar ötse de ötmese de, vakti geldiği zaman güneş doğacaktır. Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi